En Sıcak Konular

Barzani Nakşi hücreleri canlandırıyor

0 0 0000 00:00 tsi
Barzani Nakşi hücreleri canlandırıyor Mesut Barzani’nin gerginliği arttıran açıklamaları, KDP’nin Türkiye’deki nüfuzunun ne olduğu sorusunu da beraberinde getirdi. Nakşibendiliğin Halidi kolundan olan Barzani’nin popülaritesinin artması, 20 yıldır uyuyan Türkiye’

Türkiye’de henüz PKK’nın ortaya çıkmadığı 1960’lı yıllarda gizlice örgütlenmiş etkili bir yasadışı parti vardı: Türkiye - Kürdistan Demokratik Parti (T-KDP). 1961 yılında Bağdat’a karşı ayaklanan Mustafa Barzani’nin etkisinde gelişen bu illegal hareket, 1980’lerin başlarından itibaren PKK silah zoruyla Doğu ve Güneydoğu’da güçlenince popülaritesini yitirdi. Hatta Barzani yanlılarının 1983 yılında Türkiye’deki tabanını, gizli görüşmeler sonucunda Apoculara devrettiği ileri sürüldü.

T-KDP adı ya da daha açık bir ifadeyle Türkiye’deki Barzani sempatizanlığı, 1980’lerden itibaren yirmi yıllığına âdeta unutuldu. Ancak durum, ABD’nin Irak operasyonunun başladığı 2003 yılında değişti. Kürtler üzerindeki etkisini arttıran Barzani, sık sık Türkiye’yi kızdıran açıklamalar yapıyor. Son olarak El Arabiya Televizyonu’na verdiği demeçte, “Türkiye Kerkük’e müdahale ederse biz de Diyarbakır’a karışırız” diyen Barzani’nin açıklamaları büyük tepki topladı. Gerginliği körükleyici bu açıklamalar, Habur Sınır Kapısı’nın kapatılması başta olmak üzere bir dizi tedbiri gündeme getirdi.

Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin sözleri bütün bu siyasi tartışmaların ötesinde, ayrı bir anlam da taşıyor. Türkiye’deki Kürt nüfusunu kullanarak Güneydoğu’yu karıştıracaklarını ima eden Barzani’nin bu tehdidi, “etnik ve siyasi nüfuz” konusunu gündeme getiriyor. Barzani’nin önümüzdeki dönemde Türkiye’de siyasi nüfuzunu artırıp artırmayacağını araştırdık ve ilginç sonuçlara ulaştık. Buna göre Barzani, “milliyetçi” ve “Kürdi” denebilecek açıklamalarıyla İran, Suriye ve Türkiye’deki kimi Kürtler’in sempatisini topluyor. Ancak bu sempati, Türkiye’deki Kürtler üzerinde siyasi etkinlik sağlamak için yeterli değil. Bununla birlikte Barzani’nin, genel seçimde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde nüfuz alanı oluşturmaya çalışacağı belirtiliyor. İddialara göre bu etkinliğin sağlanmasında tarikat ve aşiret ilişkilerinin önemli rolü olacak! Zira sosyolog Müfit Yüksel’in verdiği bilgilere göre Barzani Nakşiliğin Halidi kolundan bir aileye mensup. AKP gibi güçlü sağ partilerin içinde de Nakşi geleneğe bağlı milletvekili, hatta bakanların bulunduğu biliniyor.

Barzani yanlısı Hak-Par’da politika yapan bir yetkili -adının açıklanmaması kaydıyla- artık Demokratik Toplum Partisi (DTP) yandaşları arasında bile Mesut Barzani’ye duyulan sempatinin arttığını söylüyor. Aynı yetkiliye göre Barzani’ye sempati duyanların oy vereceği parti, AKP (Adalet ve Kalkınma Partisi) olacak. Zira Barzani’nin, kendi yandaşı olan partileri desteklemek yerine güçlü bir partiye yandaşlarını yerleştirmek gibi bir tercihi var. Barzani’nin Türkiye’nin iç işlerine karışmamak için hiçbir zaman açık bir şekilde seçime yönelik bir mesaj vermeyeceği, ancak AKP’ye sıcak mesajlar gönderebileceği ileri sürülüyor.

Kürt aydın Ümit Fırat, Kürtler’in büyük çoğunluğunun ille de bir Kürt partisi kurmak peşinde olmadığı ve bunun da AKP’nin oyunu arttırdığı görüşünde. Fırat “Barzani Türkiye’deki Kürtler’e ‘Gidin şu partiye oy verin’ dediği zaman bütün Kürtler buna riayet etmeyebilir ama Barzani’nin çok üzerine gidilirse ‘Hepimiz Barzaniyiz’ gibi bir tepki gelişebilir” görüşünü ileri sürüyor.

Barzani ailesine yakınlığıyla bilinen eski milletvekili Haşim Haşimi ise PKK’nın Türkiye’de KDP’nin siyasi mirasına konduğu görüşünde. Haşimi, özellikle muhafazakâr Kürtler’in 1960’lı yıllardan başlayarak Barzani grubuna sempati duyduklarını söylüyor. Haşimi, KDP’nin tabanının son üç yıldır yaşanan gelişmelere bağlı olarak yeniden genişleyeceği yorumunu yapıyor. Haşimi’ye göre bunda, 2003’ten bu yana -Öcalan’ın resmi teze yakın duruşuna karşın- Barzani’nin “milliyetçi” ve “Kürdi” söylemi benimsemesi etkili olacak. 

Apo boşuna “Nakşilik” demiyor

PKK Lideri Abdullah Öcalan ise Barzani yanlılığından duyduğu rahatsızlığı, avukatlarıyla İmralı Cezaevi’nde yaptığı görüşmelerde dolaylı olarak ifade ediyor. Öcalan’ın bu görüşmelerde Kürtler’e “Sakın tarikatları kullananlara oy vermeyin” çağrısında bulunması da bu noktada önem kazanıyor. Daha önce de AKP’nin bazı önemli isimlerini Nakşi tarikatlarına yakın politikacılar olarak nitelendiren Öcalan’ın bu açıklamaları, Nakşi bir aileden gelen Mesut Barzani’nin Türkiye’deki etkinliğini kırma çabası olarak değerlendiriliyor.
Kürt aydın Ümit Fırat, Abdullah Öcalan’ın Nakşilikle ilgili iddiaları, Türkiye’deki “zinde” güçlere PKK’nın siyasi çizgisinin laik ve modern olduğu yönünde bir mesaj vermek için ortaya attığını söylüyor. Öcalan, bu yolla hem Kürt oylarının Barzani’ye yakın olduğu ileri sürülen isimlere gitmesini önlemeye çalışıyor hem de Türk kamuoyuna, tarikat ilişkilerine prim vermedikleri mesajını veriyor. Fırat’a göre Nakşibendilik günlük hayatta Kürtler için belirleyici bir unsur değil, ancak medreselere bağlı eğitim, bölgede ister istemez şeyh-mürit ilişkisi yaratıyor ve bu nedenle de en güçlü tarikat olan Nakşibendilik öne çıkıyor. Fırat, Nakşilik faktörüne rağmen Barzani’nin laik politikalar izlemekten yana olduğunu söylüyor.
Barzani ailesine yakınlığıyla bilinen bir başka isim olan eski Bayındırlık Bakanı Şerafettin Elçi de Abdullah Öcalan’ın Nakşibendilikle ilgili sözlerinin kişisel kaygılardan beslendiğini belirtiyor ve PKK liderinin, Barzani’nin güçlenmesinden endişe duyduğunu savunuyor. Elçi de tıpkı Ümit Fırat gibi Barzani’nin Nakşi olmakla birlikte laik bir çizgiyi benimsediğini vurguluyor. Şerafettin Elçi, PKK’nın Soğuk Savaş döneminin anlayışıyla hareket ettiğini ve zamanla Doğu/Güneydoğu’daki etkisini kaybedeceğini ileri sürüyor.

Elçi’nin sözünü ettiği etkinin azalması biraz da Türkiye’deki Kürtler’in kendi içlerinden “karizmatik siyasi lider” çıkarabilmesine bağlı. Abdullah Öcalan’ın gölgesinde kalan tüm Kürt partilerinin bir liderlik sorununun bulunduğu sır değil. Barzani yanlısı Abdülmelik Fırat’ın etkili olduğu Hak ve Özgürlükler Partisi (Hak-Par) ile Şerafettin Elçi’nin etkisinde bulunan Demokratik Kitle Partisi’nin (DKP) seçmen tabanları kuvvetli değil. Doğu ve Güneydoğu’da güçlü bir seçmen tabanına sahip sadece iki parti var: DTP ve AKP.

AKP seçim politikasını Kürt illerindeki oy potansiyelini hesaba katarak yürütüyor. Partinin seçimlerde, bölgedeki sandalye sayısını kaybetmemeyi umduğu belirtiliyor. AKP, şu anda Doğu ve Güneydoğu illerinden 70 civarında milletvekiline sahip. Bu milletvekillerinin, Amerikan askerlerinin Türkiye topraklarından Irak’a geçişine olanak veren 1 Mart tezkeresinin kabul edilmemesinde etkili oldukları belirtilmişti. Tezkerenin reddinden sonra Kuzey Irak’ta Kürtler lehine bir durum ortaya çıkınca Mesut Barzani’nin Meclis’teki oylamayı etkilediğini ileri sürenler bile olmuştu.

 “Barzani Kürtleşmiş bir Arap ailesinden”

Mesut Barzani’nin Türkiye’deki nüfuz alanını anlamak için Barzani ailesinin tarihine de bakmak gerekiyor. Tanınmış bir Kürt Nakşibendi Şeyhi Sadrettin Yüksel’in oğlu olan Sosyolog Müfit Yüksel bu konuda önemli bilgiler veriyor. Buna göre 1830’lu yıllara kadar Kürtler’in yoğun olduğu iller “Hanedan aileleri” denen yarı bağımsız Kürt beylerince yönetiliyordu. Babanlar, Eşref Hanlar ve Bedirhanlar bu bey ailelerine örnek gösterilebilir. 19. yüzyılın başından itibaren bölgede Nakşibendiliğin Halidi kolu etkili olmaya başladı. Şeyhlerin gücü zamanla iyice arttı. Bu şeyhler, bulundukları yerlerin liderleri konumuna geldikleri gibi, istediklerinde 2, 3 bin kişilik silahlı gücü harekete geçirebilecek hale gelmişlerdi. Nakşibendiliğin bölgede yayılmasında ise aslen Süleymaniyeli bir Kürt olan Mevlana Halidi Bağdadi’nin etkisi oldu. O dönemde Nakşibendiliğe kayanlar arasında Siirt’in Şirvan ilçesinde yaşayan Barzani’nin dedeleri de vardı. Yüksel’e göre aslen Arap olan aile zaman içinde Kürtleşmişti. Bu aile, bilinmeyen bir nedenle 19’uncu yüzyılın başlarında, yaşadığı yöreden ayrılıp, bugün Kuzey Irak içlerinde bulunan Barzan bölgesine yerleşti. Zamanla yerleştikleri yerin adıyla anılır oldular. Ailenin gücü, Barzan ve Hakkâri yörelerinde Nakşibendiliğin egemenlik sağlamasında etkili oldu. Nakşibendiliğin çok yaygın olduğu Barzan bölgesi halkı, Şemdinli’nin Nehri köyünde Seyid Taha El Nehri adlı Nakşibendi Şeyhi’ne sıkı sıkı bağlıydı. Barzani’nin büyük dedelerinden olan Şeyh Tacettin Barzani de Nehri’ye biat etmiş daha düşük seviyede bir Nakşi şeyhiydi. 1848 yılında ölen Nehri’nin yerine posta Tacettin Barzani oturunca aile, bölgede önemli bir güç haline geldi.

Cumhuriyet’in kurulmasından sonra Hakkâri’nin Türkiye’de, Barzan bölgesinin de Irak’ta kalması bile aile, aşiret ve tarikat bağlarını koparmadı. 1907’de Barzani ailesinin büyüğü Abdulselam Barzani (Mesut Barzani’nin büyük amcası) IKDP’nin (Irak Kürdistan Demokrasi Partisi) temellerini atan mücadeleyi başlattı. Onun ölümü üzerine 1914’te Ahmet Barzani ailenin liderliğini üstlendi. Ondan sonra da Mesut Barzani’nin babası Mustafa Barzani yönetime geçti. (Barzani ailesi, 2007’yi mücadelede 100. yıl olarak görüyor.) Mesut Barzani’nin babası Mustafa Barzani, ailenin liderliğini üstlenince de Nakşi gelenek devam etti. Mustafa Barzani’nin, 1961’de Irak’ta ayaklandığı dönemde Türkiye’de de çok sayıda sempatizanı bulunuyordu. Hatta o dönemde Türkiye’den Barzani’nin yanında çarpışmak üzere Irak’a gidenler olmuştu. Sonraları PKK bile, Hakkâri ve Şırnak’ın bazı bölgelerinde, Barzani sempatisi yüzünden taban bulamadı.

 “KDP karşıtları şimdi Barzani’yi destekliyor” 

Barzani ailesi Nakşi geleneğe bağlıyken Irak Devlet Başkanı Celal Talabani Kadiri gelenekten geliyor. Şerafettin Elçi, Nakşiliğin Halidi kolu bölgede yayılmadan önce Kadiriliğin âdeta Kürtler’in “milli tarikatı” olduğu bilgisini veriyor. 18. yüzyılın sonlarından itibaren Mevlana Halidi ile birlikte Nakşiliğin Kürtler arasında en yaygın tarikat haline geldiğini belirten Elçi, günümüzde ise tarikatların Doğu ve Güneydoğu’da başat öge olmadıklarını söylüyor. PKK’ya yönelik sert eleştirileriyle tanınan Elçi, Barzani sempatisinin arttığı şu dönemde Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP) adıyla yeni bir parti kurdu. Partinin adının ilk harflerinin  Barzani’nin partisi KDP’yle eşleşmesi de dikkat çekici. Elçi’ye göre içinde bulunduğumuz dönem yeni partinin siyasi gelişimi için çok verimli. Şerafettin Elçi, halkın üzerindeki PKK baskısının azalmasının ve devletin de Kürt sorunuyla ilgili kimi korkuları aşmaya başlamasının kendileri için bir avantaj olduğunu düşünüyor. Kürt siyasetinde en “kıdemli” isimlerden biri olan Elçi, Kürtler arasında KDP’nin yaşlılarca, PKK’nın ise gençler ve kadınlarca daha çok tutulduğu değerlendirmesinde bulunuyor. Elçi, “İlk çıktığında PKK’ya yakın duran gençlerin çoğu KDP’lilerin çocukları idi” diyor. Elçi’ye göre, KDP’ye geçmişte sert tavır alanlar şimdi Kuzey Irak’taki durumdan dolayı Barzani’yi destekliyor.

Genel seçimde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da oyların kime verileceği tartışmalarının muhataplarından biri de DTP. Gerginliği artırıcı bir politika izlemekle suçlanan DTP’nin İstanbul İl Başkanı ve Öcalan’ın eski avukatı Doğan Erbaş’a göre Barzani’nin son dönemde Türkiye’deki Kürt sorununun çözümü için geçmiştekinden farklı açıklamalar yapması Türkiye Kürtleri arasında Barzani’ye karşı bir sempati yarattı. Bununla birlikte Erbaş, “Türkiye Kürtleri kendi geleceklerine kendileri karar verecek” düşüncesinde olan Barzani’nin Türkiye’deki seçimi etkilemek gibi bir çaba içine gireceğini sanmadığını belirtiyor.

Türkiye’deki Barzani yanlılığının genel seçimde sandığa nasıl yansıyacağı bir tarafa Irak’ta 2003’ten sonra ortaya çıkan durumun Türkiye Kürtleri’ni de etkilediği aşikâr. Güneydoğu’nun yükselen yıldızı Barzani, dini, ailevi ve siyasi ilişkileri sayesinde Türkiye’deki nüfuzunu arttırıyor. Ancak “Türkiye Kerkük’e karışırsa biz de Diyarbakır’a karışırız” gibi tehlikeli söylemlerin yarattığı gerginliğin etkisiyle bu rüzgârın tersine dönmesi de mümkün. 


Barzani’ye yakın aşiretler
Jirkanlar, Ertaşiler, Pinyanişiler

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Barzani ailesine yakın pek çok aşiret bulunuyor. Şu anda Barzani ile geleneksel ilişkilerden ötürü temas içinde olan yirminin üzerinde aşiret var. Daha çok Hakkâri bölgesinde yaşayan bu aşiretlerin Van’ın Başkale ve Şırnak’ın Silopi ilçesi, Ağrı, Bitlis ve Muş’un bir kısmında kolları mevcut. Bu aşiretlerden bazıları şunlar:
Jirkanlar, Ertaşiler, Pinyanişiler, Dostkiler, Guyanlar, Hertuşiler, Herkiler, Gerdiler, Batuyanlar, Tayanlar, Keçanlar, Dudeyranlar, Sipertiyanlar, Surçiler, Mizuriler, Belicaniler, Muskanlar, Haniler, Miranlar, Mahmudiler, Cibranlar.


Nakşilerin yarısı AKP’ye oy verdi

Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Bölümü öğretim görevlisi Dr. Muhammet Çakmak’ın geçen yıllarda yaptığı çalışma Doğu ve Güneydoğulu Nakşi seçmenin bu yıl hangi partiye oy verebileceği konusunda ipuçları sunuyor. “Nakşibendiliğin Sosyolojik Evreni-Elazığ ve Siirt Örneği” başlıklı bu ilginç çalışmada Siirt’teki Nakşi-Halidi müritlerin siyasal eğilimleri yer alıyor. Buna göre 1999’daki genel seçimde müritlerin yüzde 38.2’si FP (Fazilet Partisi) , yüzde 16.8’i MHP (Milliyetçi Hareket Partisi), yüzde 13.7’si ANAP (Anavatan Partisi), yüzde 11.9’u DYP (Doğru Yol Partisi), yüzde 3.9’u DSP (Demokratik Sol Parti), yüzde 4.2’si BBP (Büyük Birlik Partisi), yüzde 2.17’si HADEP’e (Halkın Demokrasi Partisi) oy verdiler. Elazığ’da MHP’ye verilen oy Siirt’e göre çok daha fazlayken Siirt’te FP’ye oy verenler daha fazlaydı. Aynı şekilde müritlerin yüzde 50.9’u 2002 seçimlerinde AKP’ye, yüzde 7.4’ü Saadet Partisi’ne, yüzde 5.3’ü DYP’ye, yüzde 1.8’i MHP’ye, yüzde 1.4’ü BBP’ye, yüzde 0.4’ü DSP’ye oy vereceklerini söylemişler. 2002 seçimlerinde AKP’nin Elazığ ve Siirt’te aldığı toplam yüzde 40’lık oy bu verileri doğruluyor. Araştırmaya göre DTP Nakşibendiler arasında ilgi görmüyor.

Ferhat ÜNLÜ
Ali Kemal ERDEM
AKTÜEL



Bu haber 4,344 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,360 µs