bit yeniği | " /> bit yeniği | "/>

En Sıcak Konular

Hizbullah’taki bit yeniği

16 Ocak 2011 21:40 tsi
Hizbullah’taki bit yeniği Yargıtay’ın alamadığı karar nedeniyle serbest kalan Hizbullah üyeleriyle ilgili tartışma nerede olduklarına ilişkin. Ancak şu soru çok sorulmadı: Neden şimdi serbest kaldılar? Aslında bu soru sorulmayabilirdi. Ancak öyle bir kişi topa girdi ki? Evet

17 Hizbullah üyesinin yılbaşında yürürlüğe giren CMK’nın 102. maddesiyle serbest kalması Ocak ayının en önemli tartışmalarından birisi. Üstelik bu isimler hergün gitmeleri gereken karakollara uğramayıp ortadan kaybolunca durum daha da kritik bir hal aldı. Yapılan tartışmalarda önce “suçlu kim” arayışı başladı. Önce gözler hükümete çevrildi ancak hükümet düzenlemenin 2005’te yapıldığını, bu süre zarfında Yargıtay’ın konuyu ele almadığını söyleyince, gözler yargıya çevrildi.

Açıkçası yargı bu noktada kendisini fazla savunamadı. Çünkü ortada çıplak bir gerçek var. Yargıtay, düzenlemenin yürürlüğe gireceği tarihi dikkate alsaydı ve Hizbullah ve diğer dosyaları öncelik olarak görseydi, sanıklarla ilgili karar alınır ve hapisten çıkmalarının önüne geçilmiş olurdu. Yargıtay başkanı Hasan Gerçeker kurumunu “iş yükünü” öne çıkararak savundu. Ancak şu da biliniyor ki kimi dosyalarda Yargıtay çok aceleci davrandı. Örneğin Savcı İlhan Cihaner’in dosyası kısa bir sürede karara bağlandı.

Peki, yargı Hizbullah dosyalarını neden öncelemedi? Hizbullahçılar neden serbest kaldı? Bu sorunun pek çok yanıtı var. Gerçeker’e kulak verirsek, yargı iş yükü altında ezildi, bu yüzden dosyalar yetişmedi. Bir başka neden, Hizbullah sanıklarının serbest kalacağının farkına varılamaması olabilir. Bir başka neden Hizbullah dosyasının önemsenmemesi olabilir. Nedenler bu şekilde sıralanabilir. Kimileri “Hizbullah üyelerinin kasten serbest bırakıldığı” şeklindeki komplolara inanıyor. Ancak bunu destekleyecek bir veri elimizde yok. 312 kararı, parti kapatmalar ya da başka konularda sabıkası biraz kabarık olsa da Türk yargısının böyle önemli bir konuda kasti davranacağına kimsenin inanası gelmiyor.

Bu yüzden farklı bir pencere açmak gerekiyor. Hizbullahçılar serbest kaldı, hatta ortadan kayboldu. Bu gerçek üzerine kimler, hangi planları yapıyor? Kimler oyuna dahil olmak istiyor? Biraz detaya inelim…

Dün insanın aklını bulandıran bir açıklama geldi. Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini inceleyen uzmanların daha önce ismini hiç bilmediği, ancak Ergenekon davasıyla ilgili yaptığı açıklamalarla belli kesimler tarafından medyatik hale getirilen bir isim var: İngiliz gazeteci Gareth Jenkins. Jenkins, Ergenekon davasıyla ilgili yaptığı “bu dava Türkiye’deki muhalefeti ezmek için kullanılıyor” şeklindeki açıklamalarıyla biliniyor. Bu konuda bir çalışma da yapmıştı. Çalışması Doğan grubu gazetelerinde sayfa sayfa yayınlanmıştı.

Ancak Jenkins uzun bir zamandır gazete sütunlarında görünmüyordu. Onun yerine daha çok Balyoz davasıyla ilgili çalışma yapan Rodrik ailesi gündemimizdeydi. Jenkins, uzun süren sessizliğini Hizbullah üyelerinin salıverilmesiyle bozdu ve çok ilginç bir röportaj verdi.

Röportajda verdiği “yol haritası” denebilecek mesajları özetleyelim:

*Örgüt içinde, bir iktidar savaşı demesek de, en azından liderlik düzeyinde bir yeniden yapılanma olmak zorunda.

*Kitle desteği için Kürt kimliği ve milliyetçilik alanında da PKK ile mücadele ediyorlar.

*Hizbullah bir yandan Said-i Nursi’yi kendisine maledip bir yandan da Gülen hareketinin devlete yakınlığını vurgularsa bu Gülen hareketinin güneydoğudaki desteğini de baltalayabilir.

*Şiddete başvurmaları durumunda, onları destekleyen kesimlerin bazılarını yabancılaştırabilir. Dolayısıyla, şiddete başvuracaklarsa bile bu çok titiz bir şekilde hesaplamaları gerekli. Ayrıca, ideolojik bakımdan, kuracakları İslam devletini şiddete başvurmadan kurmayı hedeflemeleri de pek olası değil. Bu nedenle de bir aşamada devlete karşı da silah kullanmaları gerekecek.

*PKK Hizbullah çatışması devlete ve Gülen hareketine yarayabilir.

Bu cümlelerden yola çıkarsak, birilerinin örgüt içinde ve yönetiminde “bir yapılanma” beklediğini söyleyebiliriz. Genellikle bu yeni yapılanmalarda her güç kendi istediği ya da birlikte çalışabileceği kişilerin başa gelmesini ister. Ayrıca Hizbullah’la ilgili düşüncelerde devletle “bir aşamada çatışması”, PKK’yla çatışmaması ve onu zayıflatmaması ve Gülen hareketini hedef alması beklentilerinin ya da öngörülerinin oluştuğu da gözlemlenebilir.

Elbette herkesin hesabı ayrıdır. Nitekim Öcalan da Hizbullah’ın devlet tarafından PKK’ya karşı yeniden öne sürüldüğüne inanıyor. Hizbullahçıların kasten bırakıldığını düşünmediğimiz için böyle bir planı kabullenmek güç. Ancak Hizbullahçıların serbest kalması bu sonuca yol açabilir. Elbette tersi de olabilir.

Şöyle ki… Eğer Hizbullahçılar ortadan kaybolmasaydı ve hergün karakola gidip imza verseydi bunu Hizbullah’ın normalleşmesi olarak okuyacaktık. Süreç normal birşekilde devam edecekti. 2001’den bu yana hızlı bir şekilde sivilleşen Hizbullah, belki de daha fazla siyasetin içine girecekti. Bir aktör olma yolunu seçecekti. Hizbullah silahı bırakmayan ancak dolaba kilitleyen bir örgüt. Dolayısıyla hala sivilleşme yolunda. Hala siyasi bir aktör olabilir. Bunun hesapları şüphesiz yapılıyordur. Bu halde Hizbullah, uluslar arası baskıyla silahsızlandırılmaya çalışılan, yani sivilleşmeye çalışan PKK’yla bölgede mücadele edecektir. Bölgede dengeleri değiştirecektir. Unutmayalım, Hizbullah Diyarbakır’da 100 bin kişiyi kutlu doğum haftası için toplayabilmiş bir örgüttür. Bu mücadele demokrasi içinde kaldığı sürece bölgeyi rahatlatır.

Ancak bunun tersi de geçerli. Zira Hizbullah üyeleri ortadan kayboldular ve bu yüzden örgüt üzerinde bir anda baskı oluşturuldu. Örgüte yönelik operasyonlar yapıldı. 2001’den bu yana sakin olan örgüt bu baskılar karşısında hırçınlaşabilir. “Uyuyan tehlike” uyandırılabilir. Bu yüzden güneydoğuda ciddi bir tabana sahip olan örgütle ilgili adım atarken çok dikkatli olmak gerekir. Hırçınlaşan ve devletle sorun yaşayan örgüt PKK’yla değil, güneydoğuda devletle mücadele etme yolunu tercih edebilir. Bu halde başlatılan demokratik açılım da zarar görebilir. Ayrıca güneydoğudaki muhafazakar kesimde bölünmelere yol açabilir. Bundan BDP/PKK çizgisi karlı çıkabilir. Bu da madalyonun bir diğer yüzü. Dikkatli olmakta fayda var. Ayrıca Hizbullah üyelerinin neden şimdi serbest kaldığını da işte bu veriler ışığında değerlendirmek gerekir.

www.iyibilgi.com



Bu haber 2,489 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,899 µs