En Sıcak Konular

Borçlar Kanunu'nu tamamlayacak yasa

12 Ocak 2011 21:44 tsi
''Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Tasarısı'', TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Adalet Bakanı Ergin, 'yargının yükünü neden hafifletmediniz' iddiasını cevaplandırdı.

Temel yasa olarak görüşülen tasarının tümü üzerindeki görüşmelerde CHP Grubu adına söz alan Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Adalet Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de 3 bin hakim açığı olduğunu, bu açığın bir türlü kapatılamadığını, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in ise bu durum karşısında, ''Sınav yapıyoruz, Danıştay iptal ediyor'' gerekçesini öne sürdüğünü söyledi.

Danıştayın görevinin, yürütmenin işlemlerinin yasalara uygunluğunu denetlemek olduğunu belirten Öztürk, ''Danıştay, sınavları iptal etti diye suçlanamaz. Siz de 'Ben istediğim gibi, istediğim kişileri hakim ve savcı olarak alırım'' deme hakkına sahip değilsiniz'' diye konuştu.

Hükümet adına söz alan Adalet Bakanı Ergin, Öztürk'ün eleştirilerini yanıtladı.

Türkiye'de hakim, savcı alımının yönteminin 1934 yılından bu yana Adalet Bakanlığı çatısı altında uygulandığını belirten Ergin, ancak burada hakim ve savcı alınmadığını, hakim ve savcı adayı alındığını vurguladı.

Hakim ve savcı adaylığına alınanların genel idari hizmetler sınıfında çalıştıklarını, özlüklerinin de buraya ait olduğunu anlatan Ergin, daha sonra staj süreleri biten adayların mesleğe kabulünün HSYK tarafından yapıldığını söyledi.

AK Parti hükümetinden önceki hükümetler döneminde yazılı sınavı da, mülakatı da Adalet Bakanlığının yaptığını anımsatan Ergin, yine 2002 yılından önce, yazılı sınavın ÖSYM'nin yapmasına yönelik düzenleme yapıldığını belirtti.

2006 yılına kadar, mülakat sınavlarına giren ve başarısız olan hakim ve savcı adaylarından bir kısmının, ''mülakatın subjektif olduğu, haksızlık yapıldığı'' iddiasıyla mülakat sınavının iptali ve yürütmesinin durdurulması için çok sayıda dava açtığını belirten Ergin, şöyle devam etti:

''Bu açılan davalarla ilgili, 2006 yılı dahil olmak üzere Danıştayın verdiği içtihat var, onlarca hüküm ve verilmiş yüksek mahkeme kararları var. 'Mülakat heyeti tertibi bu mülakatı yapmıştır. Ben bu mülakatın içerisine müdahale etmem, mülakat heyetinin yetkisindedir' diyerek, bütün bu müracaatları reddetmişti Danıştay.

2006 yılı sonlarına doğru, YARSAV kuruluyor ve ondan sonra bir müracaat yapılıyor. Deniliyor ki, 'Mülakatı Adalet Bakanlığı yapmaması lazım. Bu Anayasa'ya ve yargı bağımsızlığına aykırı.' Danıştay yürütmeyi durdurma kararı veriyor, Bakanlık itiraz ediyor. Bunun üzerine İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, 'Bakanlığın mülakatı yapması kanuna uygundur ama kanun Anayasa'ya aykırıdır' kararını veriyor. Danıştay da mülakatı düzenleyen bu maddeyi, Anayasa Mahkemesine iptal istemiyle taşıyor. Anayasa Mahkemesi konuyu inceliyor ve karar veriyor. 'Danıştayın açtığı dava haksızdır' diyor ve davayı reddediyor.

Gerekçede de 'Adalet Bakanlığının yaptığı alım, hakim, savcı alımı değil, aday alımıdır. Mesleğe kabulü HSYK yapıyor. Burada, aday alımlarının mülakatını Adalet Bakanlığı yapar' diyerek, Anayasa Mahkemesi noktayı koyuyor.''

-MÜLAKAT İÇİN KAMERA ŞARTI-

Adalet Bakanlığının sınavlarına devam ettiğini belirten Ergin, ancak ''mülakat subjektiftir'' diye yeni bir dava müracaatı daha yapıldığını ve Danıştayın hemen yürütmeyi durdurma kararı verdiğini söyledi. Ergin, Danıştayın söz konusu kararda, 'Bu mülakat subjektiftir, ne olduğu belirsizdir' dediğini ifade etti.

Bunun üzerine yeniden yasada değişiklik yapıldığını ve mülakatın tanımlandığını anlatan Ergin, Danıştayın belirlediği ''subjektif'' kavramının, detaylı olarak netleştirildiğini söyledi.

Ergin, bu engelin de kalktığını ancak hemen arkasından ''ÖSYM'nin yaptığı yazılı sınavda puanların hesabına ilişkin yöntem yanlıştır, adil değildir'' diye yeni bir dava açıldığını ve yürütmenin tekrar durdurulduğunu belirtti.

''Halbuki bu yöntem diğer sınavlarda da uygulana gelmiştir'' diyen Ergin, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ama madem ki Danıştay böyle dedi, ÖSYM ile görüşüldü ve puanların hesaplama yöntemi de Danıştayın istediği yere getirildi.

'Bu engel de kalktı' dedik, arkasından yeni bir dava açıldı. 'Mülakatta kamera konulması gerekir' denildi. Sonra, 'Sayın Bakan niye korkuyorsunuz mülakata kamera koymaktan? Siz yandaş mı kayıracaksınız?' denildi.

Danıştay, aynı dönem içinde 2008 yılının son aylarında ve 2009 yılının Şubat ayında bir karar verdi ve 'Adalet Bakanlığı yapmış olduğu mülakatları sesli ve görüntülü kayıt altına almak durumundadır' dedi.

Aynı Danıştay, 15 gün sonra bir karar daha verdi. Milli Savunma Bakanlığının sözleşmeli subay alımı sınavlarında adaylardan biri mülakatta kamera kaydı kullanılmadığı gerekçesiyle mülakatı iptal başvurusunda bulundu. Orayla ilgili 'Milli Savunma Bakanlığının yaptığı mülakatta sesli ve görüntülü kayda gerek yoktur' şeklinde karar verdi Danıştay.''

-''MÜLAKATIN ETKİSİ AZALTILDI''-

2006 yılından önceki dönemde, yazılı sınavda 70 ve üzerinde puan alanların tamamının mülakata çağrıldığını belirten Ergin, ancak 2007'de yapılan değişiklikle yürütme organının kendi inisiyatifini daraltan uygulamalar yapıldığını ifade etti.

Ergin, mülakat komisyonuna Yargıtay ve Danıştaydan birer üye alındığını, toplamda 7 yüksek yargıçtan bir komisyon oluşturulduğunu anlattı. Mülakata girenlerde sınırlama yapıldığını, alınacak aday sayısının iki katı fazla sayıda adayın mülakata davet edildiğini belirten Ergin, bunun yanında, yazılı sınavın etkisinin yüzde 70'e çıkarıldığını, mülakatın etkisinin de yüzde 30'a indirildiğini söyledi.

Mülakat sınavının objektif bir hale getirildiğini, ancak buna rağmen sınavda kamera kaydı istendiğini belirten Ergin, ''Diyelim 500 aday alacağız, doğal olarak 1000 kişi davet ettik. Mülakatta kazanamayan adaylardan biri, 'Komisyon benim hakkımı yedi' diye dava açtı. İdari yargı kamera kayıtlarına bakacak ve 'kazanması gerekirken kaybetti' diye hükmedecek. Peki siz, bir kişinin kaydına bakarak karar verebilecek misiniz? Biz burada başarılı olanları almıyoruz. Biz burada, bin kişi içindeki en başarılı 500 adayı alıyoruz'' diye konuştu.

-''KAMERA KAYDININ UYGULANABİLİRLİĞİ YOKTUR''-

Danıştayın verdiği karara karşı Adalet Bakanlığının yürütmeyi durdurma istemiyle temyiz talebinde bulunduğunu belirten Ergin, itirazlarını 2 yıl önce yapmalarına rağmen bir karar çıkmadığını söyledi.

Ergin, şöyle konuştu:

''2006 ile 2010 arasında yaşananları yan yana, üst üste koyun. Allah aşkına, dünyanın hangi coğrafyasına giderseniz gidin, buna bir şey derler. Biz burada, 'Aman bizim yandaşımız olsun diye bir çalışma içinde olmadık. AK Parti geldiği günden bu yana mülakat heyetinin yapısını değiştirmiştir. Yargıtay ve Danıştaydan üye koymuştur. Mülakatın etkisini azaltmıştır. Danıştayın istediği bütün hususları yerine getirmiştir ama kamera kaydına kadar. Bunun pratiği, uygulanabilirliği yoktur. Zaten Danıştay da Milli Savunma Bakanlığı ile ilgili kararında bunu açıkça belirtmiştir.

Bizim hakim ve savcı alım süreci budur. Bizde asla hakim, savcı adayı alımında herhangi bir subjektif değerlendirme arzusu olmamıştır, tam aksine AK Parti geldiği günden bugüne kadar tamamen mülakatın sınav şekli, subjektif tablodan objektif tabloya büyük gelişim kaydetmiştir.

Bir yandan yargının yükünü niye azaltmadınız diye hesap soruluyor, elbette sorulacak çünkü siyaseten sorumlu kurum Adalet Bakanlığıdır. Ama siyaseten sorumlu olan kurum bu sorumluluğun gereğini yapmak istediği zaman, 'Dur, yargıya karışma' diye bağırırsanız, bu olmaz.''

Hakim ve savcı adayı alımlarının bu şekilde akamete uğradığını belirten Ergin, ''Bugün itibarıyla Yargıtaya ilk derece mahkemelerden bir tek dosya gitmese bile 5 yıl süreyle el vurulamayacak kadar dosya var'' dedi.

-''MÜLAKATTA ŞİİR OKUTULUYOR''-

Ergin'in konuşmasının ardından söz alan CHP Grup Başkanvekili Muharem İnce, ''Kamera sisteminden bu kadar korkmanızın gerekçesini biliyorum. İdris Naim Şahin, bir torpil listesi hazırlamıştı basına yansıdı. Tetkik hakimine lojman istiyordu. Mehmet Ceylan adlı milletvekili, hakim savcı alımında, dönemin Sayın Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'e, torpil yapılması için not yazarken fotoğrafları çekildi ve basına yansıdı. Tabii ki, insanlar mülakatın kamerayla kaydedilmesini isteyecek. Mülakatta şiir okutulduğunu, abuk sabuk sorular sorulduğunu, herhalde siz de okudunuz, korkunuzun nedeni bunlardır'' diye konuştu.

CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç ise CMK değişikliği sonrasındaki tahliyeleri değerlendirirken, ''Hizbullah davasında tutuklu olanların seçim yatırımı için tahliye edildiğini'' iddia ederek, ''Onların oyunu bu şekilde alacaksınız'' dedi.

-''CİDDİ İTHAM''-

Tasarının ikinci bölümü üzerinde MHP Grubu adına söz alan Grup Başkanvekili Oktay Vural, Genç'in, Hizbullah tahliyelerine ilişkin ciddi bir ithamda bulunduğunu belirterek, ''Ben şahsen böyle bir konunun siyaset aracı olarak kullanılabileceğine ihtimal vermiyorum. Böyle bir şeyi yakıştıramam. Böyle bir değerlendirmeyi de doğru bulmam'' diye konuştu.

Adalet Bakanı Ergin'in değerlendirmelerine de değinen Vural, yargının hükümetin bilfiil baskısı altında olduğunu öne sürdü. Vural, ''Sayın Başbakan hakkında tazminat kararı veren hakim üzerine, soruşturma için müfettiş gönderiliyor, hakimler ve savcılar dinleniyor, dinlemeler internette yayınlanıyor. Adaletin bütün kurumları siyaset malzemesi yapılıyor. Bugün hangi hakim ve savcı yürütmenin ve Adalet Bakanlığının baskısı altında olmadığını hissediyor acaba? Bugüne kadar bununla ilgili birçok delili ortaya koymamız mümkün. HSYK üyeliği için nerelerde ne tür pazarlıklar yapıldığını bilmiyor muyuz? Şu partinin, bu partinin hakimi olmaz'' görüşünü dile getirdi.

Vatandaşın hakimin hak ve adaleti sağlamasını istediğini belirten Vural, şöyle konuştu:

''Yargının bu kadar siyasallaştığı bir ortam içerisinde ben hiçbir hakim ve savcının kendisini yürütmenin baskısından ari hissedeceğini düşünemiyorum. Lütfen siyasetçiler hakimlerden, savcılardan elini çeksin, hakimler ve savcılar üzerinden siyaset üretmekten elini çeksin. Sizin döneminizde alınanlar bugün karar veriyor, bunlar siyasidir mi diyeceğiz? Hakim ve savcıların sürekli olarak yıpratıldığı ve siyasileştirildiği bir ortam içerisinde maalesef hakim ve savcının tarafsız, bağımsız karar vermesi engellenmiş olmaktadır.''

Tasarının yasalaşmasının ardından oturuma ara veren Başkanvekili Güldal Mumcu, aradan sonra komisyonun yerini almaması üzerine yarın saat 13.00'de toplanmak üzere birleşimi kapattı.

aa



Bu haber 783 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,035 µs