En Sıcak Konular

Kaynak gelişmekte olan ülkeler

30 Aralık 2010 16:53 tsi
Kaynak gelişmekte olan ülkeler Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, 2010’un dünyada büyük krizden çıkış yılı olurken büyümenin yüzde 70’i gelişmekte olan ülkelerden geldiğini belirterek, Türkiye ekonomisinin 2010’da beklenenden çok daha güçlü büyüdüğü

Sabancı, "Türkiye’deki işsizlik yüzde 9’lara inebilir ama bu sorun yapısaldır, sadece büyüme ile çözülmez" dedi. Sabancı, 2011’in seçim yılı olduğuna işaret ederek, "Pazar ekonomisinin prensiplerinden hiçbir zaman taviz vermemektir. Sağlıklı bir piyasa ekonomisinin gereklerinin sürdürüleceğine inanıyoruz" dedi.

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı yaptığı yazılı açıklamada, Sabancı Topluluğu çalışanlarına yönelik olarak yeni yıl mesajına yer verdi. Buna göre, 2010 yılının dünya için büyük bir krizden "çıkışın başladığı" yıl olduğunu belirterek, "Dünya, tahminlerden daha iyi bir toparlanma gösterdi ve büyüme yüzde 4.8 olacak gibi gözüküyor.

Bu büyüme, yüzde 70’le başta Asya olmak üzere içlerinde Türkiye’nin de olduğu, gelişmekte olan ülkelerden geldi. Dolayısıyla bu büyüme trendi, 1980’lerin sonunda başlayan ve son 10 yılda daha kesin ve kalıcı olarak görülen yapısal değişim ve ayrışmadan kaynaklanmaktadır. Gelişmekte olan ekonomilerin milli gelirleri, gelişmiş ekonomilere göre 2 ile 3 kat daha hızlı artmaktadır" ifadelerini kullandı. Sabancı, her ne kadar uzun vadeli büyüme eğilimlerinde ayrışma varsa da, karşılıklı bağımlılık, özellikle dış ticaret kanalıyla devam ettiğini belirterek, gelişmiş ülkelerin hala, dünya ekonomisinin piyasa fiyatları ile yüzde 60’tan daha fazlasını temsil ettiğini kaydetti. 2010 yılında, Türkiye’nin de dahil olmak üzere dünyanın hemen her yerindeki büyüme rakamları olağan üstü genişletici ekonomi politikaları sayesinde gerçekleştiğini belirterek, para politikasının da buna müsaade edecek şekilde ‘gevşek’ tutulduğu, faizlerin hemen her yerde düştüğünü ve özellikle gelişmiş ekonomilerde rekor seviyelere indiğini kaydetti.

Bu gelişmelerin iyi sonuç verebilmesi için Türkiye’nin de üyesi olduğu G-20’nin ortak politikalar üretmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Sabancı, "Gelişmiş ekonomilerde kamu borçları endişe verici seviyelere yükselmiş, reel ekonomi ise kriz öncesi seviyelerine halen ulaşamamıştır. Teşviklere bağlı olmayan özel tüketim, büyümeye sürdürülebilirlik kazandıracak bir seviyeye hala gelmemiştir" dedi.

-"GELİŞMİŞ EKONOMİLER HENÜZ ATLATAMADI"-

Sabancı, tüm bunların gelişmiş ekonomilerin, krizin etkilerinden tam olarak kurtulamadıklarını ve iyileşmenin daha uzun zaman alacağını gösterdiğini belirterek, tüm dünyada önlenemeyen işsizlik sorunun da bunun en açık göstergesi olduğunun altını çizdi. 2010 yılında sürekli gündemde kalan diğer iki konun da enerji güvenliği ve iklim değişikliğiyle olan mücadele olduğunu belirten Sabancı, "Dünyanın geleceği için bunlara sürdürülebilir çözümler bulunması şarttır. Bu konuların daha yıllarca gündemde kalacağı gözükmektedir. Burada da yine G-20’ye çok iş düşmektedir. Avrupa da 2010 yılını çok sancılı geçirmiştir. Bazılarına göre, Avrupa Birliği kuruluşundan beri en zor dönemini yaşamaktadır. Her ne kadar Euro Bölgesi için dile getirilen korkular fazla abartılmışsa da bir gerçeği ortaya koymuştur; maliye politikalarında belli bir eşgüdüm olmadan, ortak bir para birimine sahip olmanın ne kadar zor olduğu kanıtlanmıştır" ifadelerini kullandı.

-AB KRİZDEN GÜÇLÜ BİÇİMDE ÇIKABİLİR-

2011 yılının Avrupa Birliği için ve özellikle Euro Bölgesi için bir yol ayrımı olacağını kaydeden Sabancı, güçlü ortak mali politikaları gerçekleştirebilir ise Avrupa Birliği’nin krizden güçlenerek çıkacağını vurguladı. Sabancı, şu noktalara değindi: "Aksi halde, daha büyük bir politik kriz ihtimali az da olsa mevcuttur. Böyle bir olası krizi de, ancak bundan en çok etkilenecek olan Almanya gibi, Avrupa’nın büyük devletleri çözebilir.

Gelişmekte olan ülkelerin çoğunlukta olduğu Asya’ya gelince, 2010 yılı, çok başarılı büyümelerin ve beraberinde yüksek oranda yatırımların yaşandığı bir yıl olmuştur. Çin ve Hindistan başta olmak üzere bu ülkeler, büyümelerini büyük ölçüde kendi ulusal kaynaklarından finanse etmektedirler. Milli gelirlerinde yatırım payı ortalama yüzde 35’in üstüne çıkarken, tasarruf oranları daha da artmıştır. Bu ülkeler cari açık değil fazla verdikleri için dünyadaki çok değişken ve kısa vadeli sermaye hareketlerine bağımlı değildirler. 2009’da yüzde 4.7 daralmış olan Türkiye ekonomisi, 2010’da beklenenden çok daha güçlü bir yükseliş gösterdi. Bu güçlü yükselişte baz etkisi yanında uygulanan gevşek para politikası, rekor düzeyde düşen reel faizler de rol oynadı. Ayrıca şirketlerin ve hane halkının artan kredi kullanımı ve stok artışları desteğiyle iç talepte yaşanan güçlü büyüme de, bu iyileşmede etkili oldu ve bu yıl büyümenin yüzde 8’i geçeceği tahmin ediliyor.

Bu tahmin gerçekleşirse Türkiye kriz öncesi GSMH rakamlarına varmış ve hatta rahatça geçmiş olacak. Böylelikle de Avrupa’da bunu yapabilen nadir ülkelerin arasında yer alacak."

-İÇ TALEBE DAYALI BÜYÜME-

Güler Babancı, Türkiye’nin iç talebe dayalı bir büyüme sergilediğini kaydederek, dünya biraz daha sürdürülebilir büyümeyi yakaladığı vakit, bunun Türkiye’ye ilave katkısının büyük olacağını belirtti. Sabancı, "İç talep destekli güçlü büyüme, 2009 yılında yüzde 16.1’e kadar yükselmiş olan işsizlik oranını 2010’da yüzde 11 civarına geriletti. Sıklıkla belirttiğim gibi, Türkiye’de işsizlik sadece büyümeye bağlı değildir, büyük oranda yapısaldır. Yüzde 9?9.5 civarına inme olasılığının bulunmasına rağmen, Türkiye’de işsizlik sırf büyümeyle çözülecek bir sorun değildir. Türkiye, yatırım ve tasarruf oranları bakımından Asya’ya değil, Latin Amerika’ya benzer durumdadır. Ülke olarak hızlı büyüme potansiyelimiz var, hızlı büyümeye ihtiyacımız var.

Ancak hızlı büyümeyi istikrarlı biçimde gerçekleştirebilmemiz için, milli gelir içindeki yatırım payını ve ulusal tasarruf oranımızı da artırmamız lazım. Gelecek için öngörüler, her iki konuda da artış sağlanabileceği yönündedir. Özel sektör olarak, daha fazla iç kaynak yaratıp, karlarımızı uzun vadeli yatırımlara yöneltmemiz, hem şirketlerimizin gücünü artıracak, hem de Türkiye’nin sürekli olarak hızlı büyümesini sağlayacaktır" ifadelerini kullandı.

-CARİ AÇIK DOĞALDIR, AMA...-

Türkiye’nin ihtiyacı olan yatırımları gerçekleştirmesi için bir miktar dış kaynağa ihtiyacı olduğunu belirten Güler Sabancı, Türkiye’nin net sermaye ithal eden ve dolayısıyla cari açık veren bir ülke olmasının doğal olduğunu kaydetti. Hedefin, bu açığın makul düzeyde tutulması ve uzun vadeli dış yatırımlarla finanse edilmesi olması gerektiğini vurgulayan Sabancı, "Başta ABD’de olmak üzere, gelişmiş ekonomilerde sürdürülen para politikası sonucu olarak, çok düşük faizlerden ‘kaçan’ sermaye, gelişmekte olan ülkelere hızla ve aşırı bicimde akmaktadır. Bu aşırı ve çoğu kısa vadeli sermaye akımlarının hem frenlenmesi, hem de yönetilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, kur, rekabet gücümüz, istihdam ve fiyat istikrarı üzerinde olumsuz etkiler gerçekleşebilir. Bu bağlamda Merkez Bankası’nın son haftalarda aldığı kararlar, faiz oranlarındaki düşüşler dâhil, olumlu yönde atılmış adımlardır" dedi.

-"İŞLER İYİ GİDERKEN SIKI TUTMAK LAZIM"-

Dünyadaki deneyimlerin, ekonomide işler iyi giderken, sıkı bir maliye politikasının devam etmesi doğurduğunu işaret eden Sabancı, "Sıkı bir maliye politikasının önemi, para politikasının dünya konjonktürüne bağlı olarak bir miktar gevşemek zorunda olduğu zamanlarda daha da artar. Uzun vadeli, istikrarlı büyüme de ancak böyle sağlanır. İşte 2011 yılına girerken Türkiye’de maliye politikası böyle önemli bir görevle karşı karşıyadır.

2011 Türkiye için genel seçimlerin yaşanacağı yıl olacak. Bunun yanında, baz etkisi ve stok artışının yavaşlayacak olması, dünya petrol ve emtia fiyatlarında yaşanan yükseliş büyüme hızını yavaşlatacak faktörler olarak görünmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken belki de en önemli konu, pazar ekonomisinin prensiplerinden hiçbir zaman taviz vermemektir. Sağlıklı bir piyasa ekonomisinin gereklerinin sürdürüleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullandı. Buna rağmen, 2011 yılında ekonomide büyümenin yüzde 5’ler seviyesinde gerçekleşmesinin beklendiğini belirten Sabancı, enflasyonun ise yüzde 6?6.5 civarında olmasını beklediklerini aktardı.

-"TÜRKİYE’NİN UZUN VADEDE YATIRIM CAZİBESİ ARTTI"-

Güler Sabancı, Türk ekonomisindeki bu olumlu gelişmelerin yatırımcılar açısından bir anlamının, "risklerin" azalmış ve azalmakta olduğunu belirterek, "Türkiye’nin, orta ve uzun vadede yatırım cazibesi artmıştır. Bu durumda 2011 yılında kredi reyting kurumlarının bunu Türkiye’ye verdikleri notta ifade etmelerini ve reytingimizi kısa sürede artırmalarını bekliyoruz. 2010’daki referandumun ertesinde birbirimizi daha iyi dinleyip, farklılıklara hoşgörüyle bakıp, birbirimizin kıymetini daha çok bilerek, hep beraber el ele vererek daha çok çalışmamız gerektiğini belirtmiştim.

Bu değerler, bir genel seçim yaşayacağımız 2011 yılında çok daha büyük önem arz edecektir. Bir demokrasi şöleni olması gereken seçimleri, yaşanacak rekabeti, toplumsal barış ve huzuru elden bırakmadan geçirmemiz hepimiz için büyük önem taşımaktadır" dedi. 2010 yılında, Türkiye’nin, sadece bölgesinde değil tüm dünyada, önemli konularda söz sahibi olduğunu vurgulayan Sabancı, 2011 yılında da Türkiye’nin, bir G-20 ülkesi olarak dünya meselelerinde masaya oturmaya devam edeceğinin altını çizdi. Sabancı, Sabancı Holding olarak Türkiye’nin en öne çıkan, en itibarlı grubu olduklarını vurgulayarak, "122.5 milyar TL’yle, Türkiye’nin net varlık değeri en büyük grubuyuz" dedi.



Bu haber 1,356 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    21,435 µs