Suriye ile ilişkimiz başarılı bir model

29 Aralık 2010 13:03 tsi
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye-Türkiye ilişkilerinin uluslararası ilişkilerde başarılı ve pratik bir modele dönüştüğünü vurguladı.

Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye-Türkiye ilişkilerinin uluslararası ilişkilerde başarılı ve pratik bir modele dönüştüğünü vurgulayarak,ikili ilişkiler ve bölge davalarına ilişkin konularda iki ülkenin sahip olduğu ortak bakış açısına dikkat çekti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu SANA’ya verdiği röportajda, Suriye'nin Türkiye'nin Orta Doğu ve Arap dünyasına açılan kapısı olmasının yanı sıra,komşu ve kardeş bir ülke olduğunu ifade etti. Suriye'nin bölgenin en önemli ülkelerinden biri olduğunu belirten Davutoğlu, Suriye'nin katkıları olmadan Orta doğu'da barış, istikrar ve güven sağlamanın imkânsız olduğunu söyledi.

Davutoğlu, Suriye-Türkiye ilişkilerindeki başarının, başta Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, iki ülke yönetimleri arasındaki karşılıklı güven ve şeffaflıktan kaynaklandığını belirtti. Davutoğlu bu güvenin, bölge konularında Suriye ve Türkiye'nin bakış açılarında mutabakat sağlamalarına katkıda bulunduğunu ifade etti.

Suriye-Türkiye ilişkilerinin bölgeye yansımaları konusunda Davutoğlu, birinci ve önemli yansımanın Suriye, Türkiye, Lübnan ve Ürdün arasındaki serbest ticaret anlaşması olduğunu söyledi. Aynı zamanda bu yeni bölgesel iş birliğinin birçok bölge ülkesinin ilgisini çektiğine ve Irak’ın bu iş birliğine katılma arzusunu dile getirdiğine işaret etti.

--Türkiye-Suriye İlişkileri Bölgedeki Gelişmelere Aktif Bir Şekilde Yansıyor--

Davutoğlu, söz konusu dört ülke arasındaki iş birliğinin, Türkiye'nin AB ile ilişkileri ve genel olarak AB’nin Orta Doğu'ya yönelik ilgisinde oldukça önemli olduğunu belirtirken, Suriye-Türkiye ilişkilerinin Lübnan, Filistin, Irak, İran ve daha başka bölgelerdeki gelişmelere olumlu yansımalarda bulunduğunu belirtti.

Irak konusunda ise Davutoğlu, Türkiye için önemli olanın, Irak'ın bütünlüğünün politik ve coğrafi açılardan garantiye alınması olduğunu vurguladı ve ülkesinin Irak'taki bütün taraflarla temas hâlinde olduğunu söyledi. Davutoğlu, Irak'ın istikrarını ve güvenliğini muhafaza etmek amacıyla bütün siyasi güçlerin hükûmete katılması için çabaladığını da sözlerine ekledi.

Ülkesinin devlet, hükûmet ve halk olarak her zaman Filistin davasını desteklediğini ve desteklemeye devam edeceğini ifade eden Davutoğlu, İsrail'in Gazze'yi hedef alan savaşla birlikte barışı reddeden tutumunun, Suriye sürecinde barışı sağlama çabalarını başarısızlığa uğrattığına işaret etti.

Davutoğlu, Filistin halkının, özellikle de Gazzelilerin maruz kaldıkları durumu kimsenin göz ardı edemeyeceğini ifade ederek, Gazze meselesinin sadece Filistinlilerin, Arapların veya Müslümanların meselesi olmadığını, aynı zamanda üstüne düşen sorumluluk ve taahhütleri yerine getirmeyen uluslararası toplumun da önemli bir meselesi olduğunun altını çizdi.

Türkiye-İsrail ilişkileriyle ilgili olarak da Davutoğlu, ülkesinin bölge ülkelerine yönelik açılım çabalarında hiç kimseyi ayrı tutmadığını söyledi ve ilişkilerin normale dönmesi yönündeki temennilerini dile getirdi. Bununla beraber İsrail'in uluslararası sularda Mavi Marmara gemisine yapılan saldırının ve dokuz Türk vatandaşının katledilmesinin unutulmayacağını belirterek, Türkiye'nin, yardım gemilerinin hareketleri ve rotaları hakkında İsrail'e daha önceden bilgi verdiğini kaydetti.

Türkiye Dışişleri Bakanı, İsrail'in Ankara ile ilişkilerin normale dönmesinin ancak ve ancak Türkiye'den resmî bir şekilde özür dilemesiyle ve hayatlarını kaybedenlerin ailelerine gereken tazminatı ödemesiyle mümkün olabileceğini iyice idrak etmesi gerektiğinin altını çizdi.

İran'la ilişkiler ve Batı'daki tartışmalar konusundaysa Davutoğlu, ülkesinin her türlü nükleer silaha karşı olduğunu, ancak aynı zamanda her ülkenin barışçı amaçlı nükleer teknolojiye sahip olma hakkının bulunduğunu söyledi. Davutoğlu, "Batı'nın İran konusunu suistimal ederek ülkelerin nükleer teknolojiye sahip olma haklarını sınırlamasını kabul edemeyiz. Bu konuda çifte standart da uygulayamaz. İran'ı yargılayan ve hesap soran Batı, nükleer tesislerini müfettişlere açması gereken İsrail'e karşı da aynı tavrı sergilemeli." ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, Türkiye'nin Tahran'ı uranyum takası anlaşmasına imza atmaya ikna edebilmesinin, uluslararası politikada Türkiye'nin rolünü desteklediğini söyledi. Herkesin Türkiye'nin haklı olduğuna ve bütün sözlerinde dürüst ve şeffaf olduğuna ikna olduğunu ifade eden Davutoğlu, nükleer kapasitesine dair net veriler olmadıkça İran'a yaptırım uygulanmasına karşı olduklarını söyledi.

Batı'nın Türkiye'nin İran'la ilgili tutumunu görmezden gelmesi konusunda ise Davutoğlu şunları söyledi: "Tavrımızı Batı'daki bütün taraflara en ince ayrıntısına kadar anlattık. Ama buna rağmen Batı ülkeleri İran'a karşı yeni yaptırım kararları aldı." Türkiye'nin bu kararlara bağlı kalmayacağını sözlerine ekleyen Davutoğlu, İran'la varolan büyük ekonomik çıkarlara işaret etti. NATO'nun füze savunma kalkanına da karşı durduklarını belirten Davutoğlu, kendi ulusal çıkarlarının ve komşularının çıkarlarının aleyhine Batı'yı savunacak bir ön cepheye dönüşmeyi kabul etmediklerini söyledi.

Davutoğlu, Türkiye-ABD ilişkilerine dair soruyu da şöyle yanıtladı: "Bu ilişkilerin ilerlemesinin önünde duran bazı sorunlar var. Nedeni belki de İran ve İsrail politikamızdır. Buna rağmen Amerikalı yetkililerle şeffaf ve doğrudan bir diyaloğumuz var."

Türkiye-AB ilişkileri konusunda ise ülkesinin çok şey gerçekleştirdiğine, Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili pek çok dosyada özel müzakereleri bitirdiklerine dikkat çekti. AB'nin, Türkiye'nin dış politikasının boyutlarını ve komşu ülkelere açılmasını anlamak istemediğini söyleyen Davutoğlu, Türkiye'nin AB'yle ilgili seçiminin stratejik olduğuna ve Türkiye'nin katılımının AB'nin yararına olacağına işaret etti.

Avrupa ve Amerika'daki bazı çevrelerin, Türkiye'nin yeni Osmanlıcılıkla ilgili yeni fikirler pazarladığı izlenimi vermeye çalıştıklarına dikkat çeken Davutoğlu, Türk dış politikasının böyle bir anlam veya amaç taşımadığının ve asla taşımayacağının altını çizdi. Davutoğlu, "Türkiye'nin komşularıyla kurduğu ilişkilerden kuşku duyanlar ve onu yeni Osmanlıcılıkla itham edenler, aslında sağladığı başarıdan endişe duyuyorlar." dedi.

Türkiye'nin bölgeyle ilgili herhangi bir gizli ajandasının olmadığını yineleyen Davutoğlu, bütün amaçlarının ortak stratejik çıkarlar konusunda, başkalarının müdahalesi olmadan minimum uzlaşma sağlamak olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: "Osmanlı tarihine Emevilerin, Abbasilerin hatta Bizanslıların tarihine verdiğimiz önemi veriyoruz."

Türk diplomasisinin geçen yıllardaki sonuçlarına da değinen Davutoğlu, ülkesinin şu ana dek gerçekleşenlerden memnun olduğunu ve henüz önünde dış politikada yapması gereken çok şey olduğunu kaydetti. Davutoğlu, "Dünya değişiyor ve Türkiye de geçmişte olduğu gibi kalamaz. Bu nedenle de Türkiye, uluslararası ve bölgesel denklemlerde etkili bir devlet olmalı. Biz, barış, istikrar ve güvenlik için sadece çevremizde değil, bütün dünyada üzerimize düşen sorumluluğu almış durumdayız. 2012 yılında Güvenlik Konseyine yeniden adaylığımızı koyacağız." dedi.

Türkiye'nin politikasının iktidarın değişmesiyle birlikte değişeceği iddialarına ise Davutoğlu şu yanıtı verdi: "Dış politika şu an olduğu gibi devam edecek. Şundan eminim ki AK Parti dışındaki her hükûmet, başarısı kanıtlanan ve hem Türkiye'ye hem de bölgeye maddi ve manevi kazanımlar sağlayan bu politikadan geri çekilmeyecektir."

BYEGM

Bu haber 519 defa okundu.