En Sıcak Konular

Türkiye'nin en zor altı ayı

28 Aralık 2010 14:49 tsi
Türkiye'nin en zor altı ayı BDP/DTK’nın başlattığı özerklik tartışması Erdoğan’ın TBMM’de yaptığı konuşmayla bıçak gibi kesildi. Ama şimdilik... Çünkü başlatılan tartışma biraz da ürkütücü bir senaryonun ilk ayağıydı. Türkiye zor bir altı aya giriyor.

Haziran 2011’de Türkiye seçimlere gidiyor. Yapılacak genel seçimlerde Türkiye’nin önümüzdeki beş yılına –olağan şartlar altında- yön verecek isimler seçilecek. Şu andaki göstergeler bu isimlerin çok fazla değişmeyeceğini işaret ediyor. Yapılacak seçimlerde sonuçlar şimdiden belli gibi. Olağanüstü gelişmeler yaşanmazsa AK parti’nin yüzde 40 bandında tutunduğu, yüzde artı ya da eksi 2 puan oynamayla ipi göğüsleyeceği öngörüsü yapılıyor.

Yeni isimlerle yola çıkan CHP’nin seçimlerde ne yapacağı henüz belirsiz. Şu anlamda: Kılıçdaroğlu etkisinin sandığa nasıl yansıyacağı tam olarak kestirilemiyor. Kılıçdaroğlu’lu CHP yüzde 26 tavan sınırını geçerek yüzde 30’a merdiven de dayayabilir. CHP’nin yüzde 22’lerde dolaşan oylarında beklenen kadar bir yükselme de yaşanmayabilir.

Seçimlerde gerçek sürpriz ve belirsizlik MHP üzerinde yaşanacak. MHP yönetiminde oluşan baraj altında kalma korkusu diğer siyasi partilerin de hesapları içinde yer alıyor. Yapılan manevralar MHP’yi baraj altına itme ya da baraj üstünde tutma stratejisi çerçevesinde gelişiyor. “MHP, son altı ayın kilit partisi olacak” denirse yanlış olmaz.

Yaşanan gelişmeleri bu tablo çerçevesinde değerlendirmek gerekiyor. AK Parti’nin oylarını düşürmek ya da oyları aynı seviyede tutmak, MHP’nin oylarını düşürmek ya da baraj üstünde tutmak, BDP’nin oylarını kemikleştirmek ya da BDP’yi marjinalleştirmek için stratejiler geliştirilecek. Yapılacak hesaplamalarda Türkiye’nin siyasi satranç tahtasında siyasi partilerin yanısıra yer alan aktörleri de hatırlamak gerekiyor. Öcalan artık bir aktör. Hukuk dışı yapılanmalar da... Yumurtalı eylemleri, karışan üniversiteleri bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.

Seçimler öncesinde ilk hareketlenme BDP cephesinden geldi. BDP/DTK, özerklik ve iki dil tartışmasını başlattı. Bu tartışma bir hafta boyunca sürdü. Erdoğan uzun bir süre sürece müdahil olmadı. Ta ki tartışma oy kaybına neden olacak boyuta varana kadar.

BDP özerklik ve iki dil tartışmasını başlattı, çünkü seçimler öncesinde -referandumdaki sürece çok benzer bi rşekilde- oluşacak gerilimle sahnede yer almak istiyor. BDP’nin gerilim siyasetinden üç beklentisi var: 1. Düşman yaratarak tabanını kemikleştirmek, oylarını sabitlemek. 2. Öcalan siyasetiyle, İmralıyı siyasetin etkin bir aktörü haline getirmek. 3. Kabul edilemez taleplerle demokratik açılımın ve PKK’nın tasfiyesinin önüne geçmek. Ya da tasfiyeyi kendi kontrolü altında gerçekleştirmek.

BDP/DTK bununla kalmıyor. Tıpkı referandum öncesinde olduğu gibi sokaklar da karışıyor. Araç yakma eylemleri uzun bir süre sonra yeniden devreye girdi. Bir cemevine yapılan saldırı önümüzdeki altı ayda gerçekleşeceklerle ilgili önemli ipuçları veriyor.

BDP’nin bu tutumunun siyasete etkisi, talepleriyle sınırlı kalmıyor elbette. Siyasi ortamın gerilmesi, “öteki”nin yaşama şansı bulmasına yarıyor. Örneğin BDP’nin gerilim siyaseti baraj altında kalma endişesi yaşayan MHP’yi bir sonraki seçimlerde yeniden meclise sokabilir. Bahçeli’nin elini rahatlatabilir.

Bunlar sandık hesapları. İşin bir de güvenlikle ilgili boyutu var. Kendisini dünyanın merkezinde gören Öcalan için atılması istenen adımlar var. Son altı ay oldukça kritik. Türkiye genelinde, şehirlerde yapılacak saldırılar, kitlesel eylemlerin istihbarat raporları Ankara’ya ulaşıyor. Seçimler öncesinde Ankara teyakkuzda dersek yanlış olmaz. Başbakan Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde İstanbul’dan Ankara’ya gelerek sürpriz bir güvenlik zirvesi düzenlemesini bu çerçevede değerlendirmeliyiz. Öcalan’ı kurtarmak isteyen ve tasfiye olmak istemeyenlerle, Türkiye’nin koalisyon hükümetleri tarafından yönetilmesini isteyenlerin stratejileri Haziran 2011 öncesinde örtüşüyor.

Önümüzdeki altı ayı dikkatle izlemekte fayda var. Çünkü önümüzdeki altı ay, Türkiye’nin birliğine de hizmet edebilir, demokratik açılımın sonlandırılmasına yol açarak Türkiye’nin Kürtk kökenli vatandaşlarında hayal kırıklığına da neden olabilir. Erdoğan’ın TBMM’de söylediklerinin arkasında MHP’yi safdışı bırakma çabasının yanısıra demokratik açılıma “ara verme” arayışının da olduğu ifade ediliyor. Seçim öncesinde Kürt meselesinin sandığı belirleyecek tek etken olduğu, bunun Erdoğan’ı sertleşmeye itebileceği belirtiliyor.

Anlayacağınız bu 6 ay zor geçecek. Ha bu arada Erdoğan’ın Ocak ayında Irak’a yapacağı geziyi de bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Nihayet Irak’ta hükümet kuruldu. Bu 3’lü terör mekanizmasının yeniden çalışmaya başlayabileceği anlamına geliyor. Bu demek oluyor ki uzun bir süredir kullanılamayan PKK üzerindeki dış baskı yeniden harekete geçecek. Bu da iyi haber...

www.iyibilgi.com özel



Bu haber 1,320 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    3,125 µs