En Sıcak Konular

'Kılıçdaroğlu'ndan sihirbazlık bekliyorlar'

27 Aralık 2010 11:21 tsi
'Kılıçdaroğlu'ndan sihirbazlık bekliyorlar' Prof. Dr. Cemil Koçak, CHP tabanın hem iktidarı hem de değişimi istemesinin 'mucize beklemeye' benzediğini iddia etti.

Tarihçi Prof. Dr. Cemil Koçak, yeni yönetimle seçimlere hazırlanan CHP'deki gelişmeleri değerlendirdi. Değişimin kolay olmadığına dikkat çeken Koçak'a göre, Kılıçdaroğlu'ndan sihirbazlık bekleniyor. Partililer, eski politikaları yeni liderin cilalayarak satmasını istiyor.

Ne CHP'nin ne de seçmeninin parti politikasını değiştirmeye hazır olduğunu düşünen Koçak, parti içinde eskiye ait olmayan her şeye itiraz edilmesini buna örnek gösteriyor. CHP'nin yaşadığı sarsıntıyı ise 'muz kabuğu teorisi'yle açıklıyor: "Liderin ayağının altına muz kabuğu koyuldu. Parti olağan seyrinden çıktı."

Tarihçi Prof. Dr. Cemil Koçak, Kılıçdaroğlu'nun sadece yoksulluk söylemini dile getirmesini parti tabanı açısından da mantıklı bulmuyor. Çünkü CHP, seçmen kitlesinin bu sloganlardan duygusal olarak en az etkilenecek kitle olduğunu düşünüyor.

Bu noktada 'havuzlu villa' polemiğini hatırlatarak, "Kılıçdaroğlu çıktı, 'Onlar havuzlu villada oturuyorlar.' dedi. Sosyalist bir partinin lideri bunu söylese anlarsınız ve bu söylem kısmen tutar. Ancak Halk Partisi'ne oy vermek için havuzlu villasını bir günlüğüne terk ederek gelen seçmen kitlesi için bu söylemin tutma ihtimali pek yok." tespitini yapıyor.

Koçak, CHP'de değişimin kolay olmadığını savunarak, "Tabiri caizse, partinin Kılıçdaroğlu'ndan beklediği, biraz sihirbazlık yapması." yorumunu yapıyor. Ne demek istediğini de şöyle açıklıyor: "Baykal'ın iyi satamadığı eski politikaları Kemal Kılıçdaroğlu'nun daha iyi satabilmesine yönelik bir beklenti var. Yani eski politikayı biraz ambalajlayarak, biraz cilalayarak, üzerine biraz değişik tatta soslar katarak pazarlamaya çalışması. Ancak CHP parti politikasını değiştirmeye hazır değil, seçmeni hiç hazır değil."

Tarihçi Koçak'ın CHP ile ilgili yaptığı dikkat çekici analizlerden biri de 'hendek politikası'. 2000'li yıllarda parti politikasının, 'derin hendekler içine' kazıldığını, seçmenlerin de çok derin bir şekilde o hendekler içerisine yerleştirildiğini belirtiyor. Şimdi bu siperlerden geriye çekilip başka bir sipere geçmenin zorluğuna işaret ederken, "O hendeğe yerleştirilen seçmen grubu açısından da büyük ölçüde bir ihanet gibi görülecektir." tezini işliyor.

"Nitekim parti içindeki tepkiler her türlü yeni slogana, eskiye ait olmayan her şeye itiraz yönünde. Seçmen kitlesi, eski politikadan rahatsız değil. Tam tersine bunu desteklemeye devam ediyor." sözleriyle de bu tezini destekliyor.

Prof. Cemil Koçak'ın değerlendirmesi, CHP'nin tarihindeki en büyük sarsıntıyı yaşadığı yönünde. Bu noktada, 'muz kabuğu teorisi' diye adlandırdığı bir görüşünü dillendiriyor: "Açılımı şu: Liderin ayağı altına bir muz kabuğu koyuldu, o andan sonra olanlar bununla ilgilidir. Eğer parti içinde bir liderlik ve politika tartışması oluşsaydı -1960'lardaki 'ortanın solu' tartışması gibi, 1970'lerde Ecevit'in politikasının tartışılması gibi- bu doğal karşılanırdı. Ancak parti olağan seyrinden çıktı."

CHP'nin geçmişte yaşadığı kırılmalardan örnekler veren Koçak, 1947 kongresini buna örnek gösteriyor. Bunun, CHP tarihinde büyük bir kırılma kongresi olduğunu vurgulayarak önemini şöyle anlatıyor:

"Parti, bu kongrede programını değiştirmiştir. O tek parti programından normal siyasi hayata geçebileceği bir programa intikal etmeye çalışmıştır. Bu, program ve tüzüğü değiştirme kongresi 15 gün sürmüştür. Yani parti delegesiyle, seçmeniyle, lideriyle ne yapacağını, ne yapmayacağını doğal siyasi mecrada tartışarak bir mutabakat sağlamıştır."

Aynı şekilde Bülent Ecevit'in de 1972'de genel başkan olduktan sonra "yeni CHP" terimini kullandığını hatırlatan Koçak, bu yüzden Ecevit hareketinin göreli olarak daha geniş bir destek sağladığını savunuyor. Buna karşılık Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'muz kabuğu' siyaseti ile göreve geldiğine dikkat çekiyor. Prof. Koçak, CHP liderinin son kurultay konuşmasını da tatmin edici bulmamış.

"Vasat diyeceğim ama vasat bile değildi." ifadesinin ardından, "Seçime altı ay kala bir sürede, Türkiye'nin kaç dönemden beri anamuhalefet partisi olmuş bir parti Türkiye'nin ana problemleri konusunda 'bakıyoruz', 'araştırıyoruz', 'rapor hazırlıyoruz' diyorsa, ana meseleler konusunda hiçbir fikri yoksa, olmaz. Toplum tarafından bu çok fena algılanır." eleştirisini yöneltiyor.

Yonca Poyraz Doğan / Zaman



Bu haber 705 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,338 µs