En Sıcak Konular

Abdullah Amca'nın kuşu yuvadan nasıl uçtu?

21 Aralık 2010 09:25 tsi
Abdullah Amca'nın kuşu yuvadan nasıl uçtu? "MİT, Ağca‘nın kaçırılacağını günler öncesinden bir telefon dinlemesinden öğreniyor. Kimin kaçıracağına kadar bildiriyor. Ancak yine de kaçırma önlenemiyor."

Osman Nuri Gündeş 85 yaşında bir eski istihbaratçı...
1964-1986 yılları arasında Milli İstihbarat Teşkilatı’nda çalışmış.
1977-1984 arası, yani 12 Eylül’e uzanan fırtınalı dönemde ve 12 Eylül sonrasında İstanbul’da MİT Bölge Başkanı olarak görev yapmış.
Tansu Çiller döneminin Başbakanlık İstihbarat Başdanışmanı olarak tanıyoruz kendisini...
Gündeş, teşkilatın en çok tartışılan isimlerinden biri...
Adı, Hiram Abas-Mehmet Eymür’le çekişmeleri ve yeraltı dünyasıyla ilişkili olduğu iddialarıyla sık sık gündeme gelmişti.
Gündeş, 1950’li yıllardan başlayan anılarını “İhtilallerin ve Anarşinin Yakın Tanığı“ adıyla kitaba döktü.

Kitaptan Mehmet Ali Ağca'nın tutuklu bulunduğu cezaevinden kaçırılışı ile ilgili kısım:

Abdi İpekçi‘nin katili Mehmet Ali Ağca‘nın Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçırılışı, aradan 31 yıl geçtiği halde hâlâ tartışılıyor. Hâlâ yeni tanıklıklar ortaya çıkıyor.
Gündeş‘in anılarında da bu konuda önemli bir ayrıntı var. Kitaptaki anlatımdan, MİT’in bir kuşku üzerine Maltepe’de görevli bir astsubayı dinlemeye aldığı anlaşılıyor.
Kitapta ismi verilmeyen bu astsubay, Ağca‘nın kaçırıldığı gece nöbetçi olan Yusuf Hududi...
Hududi’nin bir telefon konuşmasının değerlendirmesinden Ağca’nın hapishaneden kaçırılacağı anlaşılıyor. Sonrasını Gündeş şöyle anlatıyor:
“Telefon görüşmesinin metni ve başkanlık değerlendirmesini içeren bilgi raporu, Bölge Başkan Yardımcısı emekli Albay Cevat tarafından ivedilikle İstanbul Sıkıyönetim Savcısı Hava Hâkim Albay Nevzat Beygo’ya bizzat teslim edildi.”
Gündeş bu uyarı üzerine Sıkıyönetim Komutanı Org. Necdet Üruğ’un “çok üstün güvenlik önlemleri” aldırdığını söylüyor.
Ancak bir süre sonra Maltepe Askeri Cezaevi’nde aynı astsubaya gelen bir telefon görüşmesinde şu cümleler kaydediliyor:
“Abdullah Amca’nın kuşu yuvadan uçtu; yarın sabah meydana çıkacak.”
MİT, bu konuşmadan “kaçan kuş”un Ağca olduğunu anlıyor.
Nitekim sabah yoklamasında Ağca’nın kaçtığı anlaşılıyor.

Şeytani bir plan yapıyorlar
Akıl alır gibi değil:
MİT, Ağca‘nın kaçırılacağını günler öncesinden bir telefon dinlemesinden öğreniyor. Kimin kaçıracağına kadar bildiriyor.
Ancak yine de kaçırma önlenemiyor.
Kitabı okuduktan sonra Nuri Gündeş‘i aradım.
“Bu nasıl mümkün olabilir? Siz kimi sorumlu tutuyorsunuz” diye sordum.
“Samimi olarak söyleyeyim; ortada bir sorumlu veya hata yok, şeytani bir plan var. Üruğ Paşa çok önlem aldı, ama o kadar güzel bir plan yapılmış ki, engellenemedi” dedi.
“Güzel plan”dan kasıt, orada askerliğini yapan Bünyamin Yılmaz adlı erin Ağca‘ya er üniforması giydirip nöbetçilere parolayı söyleyerek kaçırmasıydı.
Telefonda bahsi geçen “Abdullah Amca“ ise, ülkücülerin avukatıydı.

MİT, ‘kuş’un peşinde
Gündeş sonrasını şöyle anlatıyor:
“Org. Üruğ telefonla Başkan’ı aradı. Çok üzgündü. Ağca’nın cezaevinden kaçtığını söyledi. Bu, onun için bir onur meselesiydi. Mutlaka Ağca’yı bulmak gerektiğini belirtiyordu. MİT merkezine iki hâkim yüzbaşı göndereceğini, bunlarla işbirliği yaparak bu işin mutlaka çözülmesini istiyordu.
“12 Mart döneminde bu kabil faaliyetlerde sorguların Bölge Başkanlığı bünyesinde yapılmasının MİT içinde yarattığı yıpratıcı etkilerden sıyrılabilmek için Üruğ Paşa’dan tensip edildiği takdirde karargâh dışında bir yerde sorgulama yapılması ricasında bulunuldu.
“Paşa hemen emir verdi. Sorgulama 66. Tümen’de yapılacaktı. Konuyu en iyi bilen şube elemanı ile sorgu tekniğine sahip iki memur, iki hâkim yüzbaşı ile 66. Tümen’e gönderildi.”

Askeri başsavcının itirazı
Gündeş, kitapta bu ekibin Bünyamin Yılmaz’ı sorguya aldığını, fakat Yılmaz çözülmeye başladığı sırada 1. Ordu Sıkıyönetim Komutanlığı Başsavcısı Hâkim Albay Refik Kara’nın sorgu yerine gelip MİT’ten iki kişiyi görünce “Benim hukuk anlayışım MİT ile birlikte sorgu yapılmasına engeldir“ diyerek tepki gösterdiğini anlatıyor.
MİT sorgucularının bu uyarı üzerine odayı terk ettiklerini, bunun da zaman kaybına yol açtığını, Ağca’nın bu arada bölge dışına kaçtığını söylüyor.
Böylece “Ağca muamması”nda söz sırası yeniden dönemin askeri savcılarına geçiyor.

Can Dündar / Milliyet



Bu haber 847 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,810 µs