En Sıcak Konular

Büyükelçilerle görüşenler 'Beyaz Türkler'

6 Aralık 2010 15:33 tsi
Büyükelçilerle görüşenler 'Beyaz Türkler' "Amerika’nın Ankara büyükelçilerinin temas ve bağlantı noktaları, Türkiye’deki yüzde 42’lerdi. Yüzde 58’lerle bağ kuramadılar ve..."

Taraf gazetesinden Neşe Düzel'in Emekli Büyükelçi Temel İskit ile röportajından ilgili kısım:

Amerika’nın gizli diplomatik yazışmalarının, WikiLeaks tarafından yayınlanması, dünyayı ve uluslararası ilişkileri nasıl etkileyecek?
TEMEL İSKİT: Hemen etkilemeyecek. Mesela WikiLeaks sızıntıları, Azerbaycan-Türkiye, Amerika-Rusya ilişkilerini sarsmayacak, koparmayacak. Ama bu gizli bilgiler tabii ki bir yere not edilecek ve zamanı geldiğinde ikili ilişkilerde kullanılacak.

Nasıl kullanılacak?
Eğer o ülke hasmane davranırsa, “Bak sen bana vaktiyle böyle demiştin, yapmıştın. Şimdi de ben bunun karşılığını veriyorum” gibisinden, ödenmesi gereken bir fatura olarak ortaya çıkarılabilecek. Ama asıl önemli olan, bu sızıntılar, uluslararası ilişkiler ve diplomasinin yürütülüş tarzını etkileyecek.

Hangi yönden etkileyecek?
Bundan sonra ülkeler birbirleriyle ilişkilerinde biraz daha dürüst olmak ve dedikodudan kaçınmak ihtiyacını hissedecekler, Büyükelçiler iki, üç kere kontrol etmeden bir şey yazamayacaklar. Zaten insanlar da onlarla kolay kolay konuşmayacaklar. Neticede bu, uluslararası ilişkilerin demokratikleşmesidir. Nasıl ülkeler demokratikleşiyorsa, günümüzde uluslararası toplum da demokratikleşiyor. WikiLeaks uluslararası ilişkilerde saydamlık ve demokratikleşme sürecini hızlandıracak.

Diplomatik yazışmalar, hep Amerikalı diplomatların yazdıkları gibi midir?
Diplomaside iki gelenek var: Anglosakson ve Kara Avrupası geleneği. Amerika ve İngiltere’nin Anglosakson geleneğinde, büyükelçiler ne bilgi alırlarsa Merkez’e aktarma eğilimindedirler. Bilgileri daha az süzgeçten geçirirler. Bu bilgi benim için değerli olmayabilir ama, Merkez, başka kanaldan gelen bir bilgiyle bunu birleştirip farklı bir sonuca ulaşabilir. “Ben yollayayım, Merkez değerlendirsin” yaklaşımıdır bu. Buna mukabil Fransa, Almanya gibi Kara Avrupası’nda ve bizde, büyükelçi bilgileri filtreler. Aldığı bir haberi iki, üç kere çek ettikten sonra Merkez’e yazar. Çünkü yazdıkları doğru çıkmazsa, güvenilirliği azalır o büyükelçinin.

Bizim diplomatlarımız da Ankara’ya aynı tür bilgiler mi gönderir?
Tabiatıyla... Bir büyükelçinin en temel görevi, bulunduğu ülkenin siyasi, ekonomik, askerî sistemi ve gücüyle toplumun sosyolojisiyle, psikolojisiyle ilgili bilgi toplamak ve rapor etmektir. Mesela ben Brüksel’den günde en az on kapalı zarf gönderirdim.

Büyükelçi o bilgileri nasıl elde eder?
Büyükelçi, bulunduğu ülkenin sadece devlet yetkilileri ve siyasileriyle değil, işadamları, gazeteciler, sanat ve kültür dünyasının insanları gibi o toplumun bütün kesimleriyle görüşür.

Diplomatlar, konuştukları herkese dair bir rapor yazarlar mı merkezlerine?
Önemli gördüklerini yazarlar.

Bir diplomatla konuşurken, konuştuklarımızın rapor edileceğini bilmeli miyiz?
Kural olarak evet. Bunda hiç şüphe yok. Bir de şu noktayı tamamlayayım... WikiLeaks’in bugüne dek açıkladığı Amerikan belgeleri içerik açısından iki kategoriden ibaret. Büyük kısmını, büyükelçiliklerin çeşitli kaynaklardan edindikleri bilgiler üzerine yaptıkları yorumlar, tahminler oluşturuyor. İkinci kategori ise yorumlardan değil vakalardan, olaylardan oluşuyor. İkinci kategoriye giren yazışmalar çok daha ciddi!

Buna sızıntılardan örnek verir misiniz?
Mesela Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev’in Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcısı Burns’a Türkiye hakkında söyledikleri... O buluşmada Amerikan büyükelçisi de hazır bulunuyor ve bu görüşmeyi rapor haline getiriyor. Bu yazışma artık büyükelçinin yorumu falan değildir. O raporda kayda geçen konuşmaların yalanlanması da mümkün değildir.

WikiLeaks sızıntılarında, Türkiye’deki Amerikalı diplomatların Türkiye ve hükümet hakkında yazdıklarını okuduğunuzda ne düşündünüz?
Edelman başta olmak üzere görev yapan dört Amerikan büyükelçisi de, Türkiye’deki siyasi hayatı ve gelişmeleri yanlış değerlendirmişler. Saçmalamalarının iki nedeni vardı. Bir, Türkiye’nin 28 Şubat sonrasında kimsenin beklemediği bir sürece girmesi ve AK Parti gibi İslami hüviyete sahip bir partinin iktidara gelmesi. Bu konuda şanssızlar çünkü çok yeni bir şeydi bu. İkincisi, gene Edelman başta olmak üzere, dört büyükelçi de AK Parti konusunda peşin hükümlüydü. Kırılma noktası da 1 Mart tezkeresinin Meclis’ten geçmemesi oldu. Amerikan devleti büyük bir şok geçirdi.

En fazla Edelman’ın ön yargılı olduğunu söylediniz. Büyükelçi Edelman zaten bir neocon değil miydi?
Evet. O da, “Ortadoğu’da Amerikan hâkimiyetini kuracağım, Irak’ı işgal edeceğim, petrole hâkim olacağım” diyen bir neocondu. İslami referansları olan AK Parti’nin reformlar yapabileceğini, AB yolunda ilerleyebileceğini, İslam’la demokrasiyi barıştırabileceğini kesinlikle göremedi, olayları değerlendiremedi. Sonuçta dört Amerikan büyükelçisi de Washington’u yanıltıcı mahiyette mesajlar geçtiler. Zaten Washington da onlardan öyle raporlar bekliyordu, çünkü orada da o sırada neoconlar iktidardaydı. Bush iktidarı, büyükelçilerinden duymak istediğini duydu ve politikasını da ona göre oluşturdu. Kaynakları yanlıştı bu büyükelçilerin...

Kimdi kaynakları?
Benim gördüğüm kadarıyla “laik” denen kesimdi. Bunu açıkça söylemek lazım. O dönemde Amerikan büyükelçisiyle görüşenler daha ziyade “beyaz Türkler”di...

Kim bu beyaz Türkler?
İstanbullu işadamları, Cumhuriyet gazetesi çizgisi düşünürleri, yazarlar, bazılarının adında stratejik kelimesi olan, ulusalcılara bağımlı birtakım sivil toplum kuruluşları... Amerikan büyükelçileri onlarla konuşarak yanıldılar. Kısacası...

Evet...
Amerika’nın Ankara büyükelçilerinin temas ve bağlantı noktaları, Türkiye’deki yüzde 42’lerdi. Yüzde 58’lerle bağ kuramadılar ve Türkiye’nin büyük bir değişim geçirdiğini göremediler. Sonuncusu ayılmaya ve gerçekleri görmeye başlamıştı ki o da Bağdat’a tayin oldu. Şaka değil! AK Parti sekiz yıldır tek başına iktidarda. Dört yıl yanılırsın ama sekiz yıl boyunca yanılmak olmaz.



Bu haber 972 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,828 µs