En Sıcak Konular

Bak sen şu Yankee'ye...

0 0 0000 00:00 tsi
Bak sen şu Yankee'ye... Irak ve daha sonra İran krizi patlamadan önce -ABD'ye göre- şer ekseninin üçüncü ayağı olan Kuzey Kore'nin Etiyopya'yı silahlandırdığı ortaya çıktı. Bunda ne var demeyin! Sıradışı olan ABD'nin bu silah transferindeki etkin rolü...

Amerika Birleşik Devletleri yaptığı nükleer test yüzünden Kuzey Kore’ye katı yaptırımlar getirilmesi konusunda başarılı bir biçimde Birleşmiş Milletler’e baskı yaptıktan üç ay sonra, Bush yönetimi Etiyopya’ya Kuzey Kore’den gizli silah alımının tamamlamasına izin verdi ki bu Amerikan üst makamlarına göre müeyyidelerin ihlali manasına geliyor.

Birleşik Devletler silah sevkiyatının kısmen Ocak ayı içerisinde yürümesine izin verdi çünkü Etiyopya, Somali içlerindeki İslamî milislere karşı askerî bir saldırının, ki bu kampanya Amerika’nın Afrika Boynuzu’nda aşırı dincilerle mücadele politikasına yardım eden bir seferberlikti, tam ortasında bulunuyordu.

Amerikalı yetkililer, Etiyopya’yı, silahlı kuvvetlerini desteklemek maksadıyla uzun süreden beri Sovyet döneminden kalma ucuz silahlar için Kuzey Kore’ye olan bağımlılığından vazgeçirmeye teşvik ettiklerini ve Etiyopyalı yetkililerin de bunu kabule istekli göründüğünü belirtiyorlar. Fakat silah anlaşması, iki temel dış politikanın çatışmasından kaynaklanan uzlaşmaların bir örneği aslında: Bush yönetiminin İslamî radikalizmle savaşa olan bağlılığı ve Kuzey Kore hükümetinin nükleer silah programı için ciddi manada paraya ihtiyaç duyması.

11 Eylül saldırılarından sonra temel dış politikasını terörle mücadele olarak oluşturan Beyaz Saray yönetimi, Orta Asya’daki insan hakları ihlalleri ve bir takım Arap ülkelerindeki antidemokratik yasaklar gibi bazen müttefikleri tarafından yapılan ve aslında eleştirebileceği kabahatleri tolere etme konusunda oldukça esneklik gösterdi.

Ayrıca bu, Bush yönetiminin müttefikleri için Kuzey Kore ile ilişkileri konusunda ilk istisnai uygulaması değil. 2002’de İspanya, Kuzey Kore’den Yemen’e Scud füzeleri taşıyan bir gemiyi durdurmuştu ki bu arada Yemen El-Kaide üyelerinin yakalanması için sınırları dahilinde yapılan operasyonlarda Amerika ile birlikte çalışıyordu. Hemen ardından Yemen hükümeti silah gemisinin durdurulmasına itiraz etti ve Amerika geminin serbest bırakılmasını istedi. Bu arada Yemen, bunun önceki dönemlere ait füze alımlarına ait son sevkiyat olduğunu ve bu durumun bir daha tekrar edilmeyeceğini açıkladı.

Değişik resmi makamlarda çalışan pek çok Amerikalı yetkili Bush yönetimi müzakereleri kendi içlerinde halen tartışılmakta olduğundan, isimlerinin saklı tutulması şartıyla Etiyopya hadisesinin ayrıntılarını açıklamayı kabul etti.

Bazı yetkililer, öncelikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 14 Ekim’de tedbir yaptırımlarının kabul edilmesinden hemen sonra ülke hükümetinin Etiyopya’nın başkenti Adis Ababa’daki Amerikan büyük elçiliğini ikaz etmesi ile Etiyopya’nın Kuzey Kore’den askeri bir sevkiyat almayı planladıklarını öğrendiklerini belirttiler.

Amerikalı bir yetkili “Etiyopyalılar geri geldiler ve bize: ‘bakın, hepimiz biliyoruz ki farklı müşterilere ulaşmamız gerek ancak bunu bir gecede yapamayız’” dediklerini aktarıyor ve meselenin gereği gibi takip edildiğini ekliyor: “Onlar bizimle en üst düzeyde işbirliği yapacakları sözünü verdiler.”

Amerikan istihbarat servisleri Ocak ayı sonlarında, muhtemelen tank parçaları ve diğer bazı askeri mühimmatlar taşıyan Etiyopyalı bir kargo gemisinin Kuzey Kore limanından ayrıldığını rapor ettiler.

Sevkiyatın değeri tam olarak bilinememekle birlikte Amerika’nın tahminlerine göre 2001’de Etiyopya’nın Kuzey Kore’den 20 milyon dolar değerinde silah satın aldığı ve satın almaların da sürdüğü belirtiliyor. Amerika’nın Etiyopya’ya milyonlarca dolarlık dış yardım ve öldürücü olmayan bazı askeri mühimmatlar verdiği biliniyor.

Washington’da kısa bir tartışmanın ardından silah sözleşmesinin önünün tıkanmaması ve Etiyopya’ya gelecekte alımlar yapmaması yönünde baskı yapılması kararı alındı.

Birleşmiş Milletler büyükelçiliğinden istifa etmeden önce, Ekim’de Güvenlik Konseyi vasıtasıyla Kuzey Kore’ye yaptırım uygulanması teklifinin işlerlik kazanması için çabalayan John R. Bolton, Etiyopyalıların, Washington’un onların Kuzey Kore’den silah alımları ile ilgili endişelerinin olduğunun uzun süreden beri farkında olduğunu ve Bush yönetimin Ocak sevkiyatına tolerans göstermemesi gerektiğini söyledi.

“Bu konudaki hassasiyetimizi herkese göstermek için Etiyopyalılara gitmeli ve malları geri yollamalarını söylemeliydik,” diyen Bolton, bu makale için kontak kurulmadan önce sözleşmeden haberi olmadığını belirtti ve ekledi: “Somali’de oldukça faydalılar, biliyorum; fakat Kuzey Kore’de de dünya çapında herkes için pek de yararlı olmayan bir nükleer program var.”

Bolton, Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin diplomasi yürüttükleri ülkelere karşı aşırı sempatik olduğunu ima eden bir Washington jargonu kullanarak, “kollamacılığın Dışişleri Bakanlığı’ndaki etkinliğini asla küçümsemeyin,” diyor.

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Sean McCormack silah sevkiyatı konusunda yorum yapmaktan kaçındı; fakat Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının desteklenmesi ve uygulatılması konusunda Amerika’nın kendini içtenlikle sorumlu hissettiğini belirtti. Konuyla ilgili olarak Etiyopya Büyükelçiliği ile iletişim kurma girişimleri ise sonuçsuz kaldı.

Diğer taraftan Amerika Güvenlik Konseyi kararlarını uygulatmada oldukça sıkı davrandı. Örneğin geçen yılın sonlarında, Amerikan istihbarat servisleri kaçak silah taşımasından şüphelenilen Kuzey Koreli bir gemiyi takip altına aldılar ve iskeleye yanaşmasına izin vermemeleri konusunda bir kaç devlete baskı yaptılar. Eskiden adı Burma olan Myanmar ise geminin demirlemesine izin vermiş ve herhangi bir ihlal olmadığı konusunda da ısrar etmişti.

Kuzey Kore, Güvenlik Konseyi’nin, başkan Bush tarafından “etkili ve sert” ve “Kuzey Kore liderine silah programı ile ilgili olarak açık bir mesaj” diye ifade edilen yaptırım kararlarını kabul etmesinin üzerinden bir hafta bile geçmeden, 9 Ocak’ta ilk nükleer denemesini gerçekleştirmişti.

Müzakereler boyunca en büyük tıkanma noktaları, Çin ve Rusya’nın Kuzey Kore’den ayrılan gemilerin dil gerektiren teftişlerine itiraz etmesiydi. Amerika, Kuzey Kore’nin balistik füze gibi tehlikeli silahları satışının üzerine ambargoyu uygulatmak için denetimlerin şart olduğu konusunda Çin ve Rusya’ya ısrarla baskı yapmıştı. Kuzey Kore’den silah alımına getirilen yasağa ek olarak, karar Kore’ye lüks malların satışı için de yasak getirilmesini ve dünya üzerindeki bankalarda bulunan mali varlıklarının da dondurulması çağrısını dile getirmişti.

Tedbir, Kuzey Kore’den uzun süreli ve düşük maliyetli askeri mühimmat alan bir kaç Afrika ülkesi için ayrıca anlamlıydı. Etiyopya, yıllar önce Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa ülkelerinden ele geçirdiği T-55 tanklarından oluşan bir silah deposuna sahip ve yıllardan beri silahlanma yarışını sürdürebilmek amacıyla tank parçaları ve diğer donanım için Kuzey Kore’ye başvuruyordu.

Kuzey Korelilerin acil paraya sıkışık olmalarından dolayı Etiyopyalılar donanımı indirimli fiyattan aldılar. 2005’de Bush yönetimi, Etiyopya ve diğer Afrika ülkelerine Kuzey Kore’den alımların kademe kademe sona erdirilmesini söylemişti. Güvenlik konseyi kararı, Amerika’nın ilk talebine uluslar arası kabul niteliğinde idi ve Amerikan yönetimi bu mesajı pekiştirmeye çalıştı.

Amerikan yetkililer, Afrikalıların Kuzey Kore’nin geleneksel silah müşterileri olduğunu ve onlara çok büyük bir baskı uyguladıklarını ve ‘artık bu işten vazgeçin’ dediklerini belirtiyorlar.

Afrika politikası ile alakalı bir başka yetkili de Kuzey Kore’nin başkentine referansla şöyle diyor: “Bunlar doldurma-boşaltma işlemleri(barrel transactions) üzerinden nakit çalışıyorlar. Etiyopyalılar en iyi miktarı Pyongyang’da alabileceklerini bilirler.”

Ocak ayı sonlarına doğru, Merkezi Haber Alma Teşkilatı (CIA), Etiyopya bandıralı bir teknenin Kuzey Kore limanından ayrıldığını ve yükünün diğer askerî mühimmat içerisinde muhtemelen tank parçaları da olduğunu rapor etmişti.

Amerikan yetkililer, Etiyopya’daki bir nehrin adının verildiği Tekeze adlı modern teknenin Montenegro’daki bir firmadan alındığını ve daha sonra, Amerika’nın özel harekat birliklerini ve diğer askeri güçlerini konuşlandırdığı eski bir Fransız sömürgesi olan Cibuti’de yükünün boşaltıldığını ve malzemenin oradan da karayoluyla Etiyopya’ya nakledildiğini belirtiyorlar.

Güvenlik Konseyi kararlarının yasak maddeler listesi yedek parçaları da içeriyordu; çünkü kargo hiç denetlenmemişti. Diğer taraftan bazı resmi yetkililer, Amerika’nın mutlak olarak, nakliyatın konsey kararını ihlal ettiğini söyleyemeyeceğini belirtmekteler.

Amerika’nın silah sevkiyatını Güvenlik Konseyi’ne rapor edip etmediği tam netlik kazanmış değil. Fakat istihbarat raporlarının, kargonun muhtemelen tank parçaları içerdiğini işaret etmesi yüzünden, bazı Pentagon yetkilileri sevkiyatı Güvenlik Konseyi kararının açık bir biçimde ihlali olarak gördüler.

Amerikan yetkililer, Etiyopyalıların geminin yolda olduğunu doğruladıklarını ve Sovyet döneminden kalma ordularının güçlendirilmesi için ekipmana ihtiyaç duyduklarını söylediklerini belirttiler. Etiyopya ile Eritre arasında uzunca bir süredir bir sınır tartışması var fakat Washington’un daha çok ilgisini çeken şey, Etiyopya’nın, altı ay önce İslami kuvvetlerin başkent Mogadişu’yu ele geçirdiği ve görece daha zayıf olan ve Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen geçiş hükümetinin merkezi Baidoa’ya saldırdığı komşu Somali’ye odaklanmış olması.

Sevkiyatın zamanlaması olabildiğince uygunsuzdu; zira Etiyopya ordusu Somali ile meşguldü ve Amerika ile tam bir iş birliği halindeydi. Etiyopya, geçtiğimiz yılın sonlarında İslami güçleri püskürtmek ve geçiş hükümetini Mogadişu’da yeniden iş başına getirmek için Somali’ye karşı bir saldırı başlatmıştı. Amerika saldırıyı, İslami güçlerin konumları ile ilgili ayrıntılı istihbarat raporları vermiş ve deniz yoluyla kaçmaya çalışanları yakalamak için Somali kıyı şeridi boyunca savaş gemilerini konuşlandırmıştı.

Her ne kadar, ölü ve yaralılar arasında Amerikalı yetkililerin Somali’de saklandıklarından şüphelendiği, en etkin El-Kaide üyelerinin hiç biri olmasa da 7 Ocak’ta Amerikan AC-130 bombardıman uçakları Etiyopya içlerindeki küçük bir hava alanından terörist hedeflere de iki hava saldırısı düzenlemişti.

Tüm bu süreçte bazı hükümet içi tartışmalardan sonra, Bush yönetimi kargo gemilerine müdahale etmeme kararı almayı uygun gördü.

Amerikan yetkililer Etiyopya’ya uyguladıkları baskıyı devam ettirme konusunda ısrar ediyorlar. Etiyopya, Kuzey Kore’den sevkiyat kabul etmeyeceğine dair sağlam bir garanti vermezken, Amerika’ya başka silah satıcıları bulacağını söylüyor.

Amerikalı üst düzey bir yetkili “Sevkiyat zamanı çok karışık bir devirdi ve çok şey oluyordu. Onlar (şimdi)doğru olanı yapmaya istekli gibi görünüyorlar” diyor.

(NYT, 7 Nisan 2007, Michael R. Gordon ve Mark Mazetti)
ADAM Çeviri Grubu iyibilgi.com için çevirdi



Bu haber 279 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    3,481 µs