Türk liderlerin içi dışı birmiş

30 Kasım 2010 09:46 tsi
İşin sevindirici yanı bizim liderlerin Amerikalılar ile konuşurken, Suudi Kralı veya Azerbaycan Cumhurbaşkanı gibi boşboğazlık yapmamış olmaları...

Sedat Laçiner / Star

ABD’nin telekulağı   

İnternet ilk ortaya çıktığında pek çoklarınca bir Amerikan istihbarat icadı olarak görüldü. Özellikle Hotmail ve Yahoo gibi ücretsiz e-posta hizmetlerinin ABD devleti tarafından finanse edildiği ve mesajların bir kopyasının da CIA’ya yönlendirildiği de kısa sürede şehir efsanesi halini aldı.

Aynı şekilde iPhone ve Blackberry gibi gelişmiş cep telefonlarının da Amerikan istihbaratınca kolayca izlendiği söylendi. Google yeryüzünde fotoğraflamadık detay bırakmayınca ABD önünde özel hayatımızın kalmadığını düşünmeye başladık.

Anlayacağınız teknoloji ilerledikçe, tepemizde uydular, etrafımızda frekanslar arttıkça ‘büyük birader bizi izliyor’ endişelerimiz de arttı. Böylece Amerika’dan habersiz dünyada hiçbir şeyin olmayacağı iddiaları güçlendi. İşte böyle bir ortamda Julian Assange diye bir adam çıktı ve Amerika’nın kirli çamaşırlarını bir bir ortaya döktü... Öyle bir iki de değil hani, Assange yayınladı mı en gizlisinden yüzbinlerce sayfa yayınlıyor. Nitekim Wikileaks’in en son 5 gazeteye servis ettiği 250.000’den fazla belge de Washington’ı tek kelimeyle sarstı.

ABD engelleyemedi

ABD önce belgeleri engellemeyi denedi, olmayınca belli başlı müttefikler arandı ve ilişkilerin olumsuz etkilenmemesi istendi. Belgelerin yayınlanacağı gün Wikileaks sitesi çok yoğun bir siber saldırı ile karşı karşıyaydı. Belli ki yıllarca internet korsanlarıyla savaşan ABD bu kez kendisi korsanlık yapıyordu ve dünyanın en popüler sitesini ‘hack’lıyordu. Yetmedi, The New York Times, The Guardian gibi gazetelerle temasa geçilerek belgelerden en azından bazılarının yayınlanmaması, yayınlananlarda ise bazı isimlerin yayına verilmemesi talep edildi. New York Times bu talebe kısmen de olsa olumlu karşılık verdi, bir tür sansürle belgeleri yayınladı.

***

Belgelere bakacak olursak öncelikle Amerikalı diplomatların ağızlarının bozuk olduğu görülüyor. Fakat belgeler elçilik diplomatlarınca düzenlenmiş, çok da üst düzey isimlerin görüşlerini yansıtmıyor. Bu nedenle bu kısmı belki kolay telafi edilebilir. Ancak asıl sorun Dışişleri Bakanlığı’nın ABD elçiliklerine casusluk görevleri vermiş olması. Belgelere göre büyükelçiler bulundukları ülkenin liderlerinin kredi kartı bilgilerinden sağlık durumlarına, kullandıkları arabalardan özel zevklerine kadar her konuda bilgi toplamakla yükümlüler. Diğer bir deyişle ABD büyükelçilerinden bir nevi ‘casus-elçi’lik beklenmiş. Bundan sonra Amerikalı elçilere herkesin ajan gözüyle bakacağı muhakkak. Bu arada sormadan edemeyeceğim, Başbakan Erdoğan’ın kredi kartı bilgileri de şu an Washington’da mı acaba?

Türkiye belgeleri

Ankara en çok belge geçilen yerlerden biri. Sızan belgeler arasında Türkiye’den merkeze geçilmiş tam 7.918 belge var. Bunların pek çoğu gizli belgeler. Anlaşılan o ki henüz belgelerin tamamını görmüş değiliz. Mevcutlara bakıldığında ise henüz Türk-Amerikan ilişkilerini temellerinden sarsacak bir bilgi olduğunu söyleyebilmek zor. Özellikle ABD’nin PKK’yı desteklediği yönündeki iddiaları şimdilik belgelerde görmüyoruz. Başbakan Erdoğan ve Davutoğlu hakkında bazı şık olmayan tespitler varsa da, bunların ilişkileri ciddi bir şekilde etkilemesi zor görünüyor. Aynı şekilde Türkiye’nin AB ve İran ile ilişkileri ile ilgili ifadelerde de henüz çok çarpıcı bir durum yok. Fakat Ankara’dan çıkan belge sayısının çok oluşu, ayrıca diğer başkentlerden giden belgelerde Türkiye adının geçme olasılığının yüksekliği önümüzdeki günlerde ilişkileri bozabilecek şok belgelerin ortaya çıkabileceğini de bizlere söylüyor. İlişkilerin zaten bıçak sırtı gittiği şu günlerde orta çıkabilecek skandal bir belgenin ilişkilere onlarca yılda tamir edilemeyecek zararlar verebileceği de unutulmamalı.

İşin sevindirici yanı ise bizim liderlerin Amerikalılar ile konuşurken, Suudi Kralı veya Azerbaycan Cumhurbaşkanı gibi boşboğazlık yapmamış olmaları. Başka bir deyişle bizimkilerin içi dışı bir. Tabii buradan hareketle liderlerimizin samimiyetine sevinebilirsiniz ya da “dünya işlerinde bu kadar saflık olur mu” deyip Türkiye diplomasisi için büyük kaygılar da besleyebilirsiniz.

Ebu Gureyb hapishanesindeki işkence görüntüleri ve daha pek çok ‘sır’ Amerikan medyası üzerinden tüm dünyaya saçılmıştı. Wikileaks ise bu konuda tarihi bir rekor kırdı, diplomasi tarihinde eşi benzeri olmayan bir skandala imza attı. Bir kez daha gördük ki teknoloji çağında izlenen sadece bizler değiliz. Elektronik gözlerden kaçmak için o teknolojiyi üretmek ve yönetmek de yetmiyor. Kayıt yapabilen küçük aletler ve bunların kayıtlarını tüm dünyaya yayabilen internet olduğu sürece tüm devletlerin gizli ve kirli sırları tehlikede. Kısacası teknoloji hayatı sadece bireyler için özel olmaktan çıkarmıyor, aynı zamanda devletlerin mahremiyetini de yerle bir ediyor.

Düne kadar ABD bizi izliyordu, şimdi eşitlendik. Biz de tüm dünya olarak ABD’nin kirli çamaşırlarını gördük. Şaşırdık mı derseniz, pek de şaşırmadık. Amerika, bildiğiniz Amerika.... Wikileaks sağ olsun tahmin ettiklerimizi bir de görmüş olduk.

Wikileaks dosyası daha yeni açıldı. Belgelerin içeriğinden, bunları kimin sızdırdığına kadar müthiş gelişmeler bizleri bekliyor. Assenge’a belgeleri kimin sızdırdığı ile ilgili pek çok tahmin var. En baştaki şüpheli ise Çin...

 

 

Bu haber 901 defa okundu.