En Sıcak Konular

'AKP tek başına Kürt ve Alevi sorununu çözemez'

20 Kasım 2010 10:54 tsi
'AKP tek başına Kürt ve Alevi sorununu çözemez' Reha Çamuroğlu: Ak Parti yüzde 60’la iktidar olsa bile tek başına Kürt ve Alevi sorununu çözemez!

Vatan gazetesinde Deniz Güçer'in röportajından ilgili kısım:

Ak Parti İstanbul milletvekili Reha Çamuroğlu, 1980 öncesiyle ilgili tartışılacak bir açıklamada bulundu ve “1980 öncesinde hepimiz birbirimize zulmettik. Kimse suçu sadece generallere atmasın” dedi. CHP’nin son dönem yüzde 58’i anlama çabası içinde olduğunu söyleyen Çamuroğlu, VATAN’ın, yeni anayasadan hükümetin Alevi açılımına kadar güncel konulardaki sorularını yanıtladı.

Bu kadar zaman sonra Alevi açılımının geldiği son nokta nedir?

Aslında bu konuların perakende ele alınmasından yana değilim. Alevi, Kürt açılımının bu bakışla ele alınarak, her birinden kendi dar sınırları içinde ilerleme beklenmesini doğru buluyorum. 2007 yılında yüzde 47 gibi bir oyla, büyük ümitlerle parlamentoya geldik. 367 tartışmalarının ortasına geldik. Üç cumhurbaşkanının seçildiği sistem birden bire yasa dışı ilan edildi.

Arkasından bir kapatma davası açıldı. Yani icraat yapılmaması için her şey yapıldı. Bu noktada bana göre yeni dönem için bir şeyler söylemek gerekir.

Yeni dönemde bu açılımın nasıl ilerleyeceğini düşünüyorsunuz?

Muhalefet uzun zamandır, ‘İktidar ne yaparsa kötüdür’ anlayışındaydı. Ülkede öyle bir kutuplaşma meydana geldi ki, bu farklı görüşler birbirini düşman olarak algılamaya başladı. Bu çok tehlikeli. Bunun gerçek durumu yansıtan bir şey olduğu kanaatinde de değilim. Başörtülü ile başörtüsüz, dindarlar ile dindar olmayan abartılan gerilimleri yaşamıyor. Kürdün Türkle, Alevinin Sunniyle ilişkisinde sıkıntı olmadığını gözlüyorum. Bizim her şeyden önce bir sükunete ihtiyacımız var. Ne iktidar olarak bizim çoğunluğumuzu abartma lüksümüz var, ne muhalefetin çoğunluğumuzu küçümseme lüksü var. Sayın Başbakan’ın söylediği çok önemliydi: Biz yüzde 42’yi anlamaya çalışıyoruz onlar da yüzde 58’i anlamaya çalışsınlar.

CHP’nin son dönemde yüzde 58’i anlama yönünde bir çabası var. Bunu olumlu görüyorum.

Tüm partiler bu meselelerde ortak ses olmalı mı diyorsunuz?

CHP, MHP ve BDP, Kürt ve Alevi açılımında tribünlere oynayan muhalefetlerini sürdürdükleri, yükselttikleri sürece, bunun gerçekleşmesi mümkün olmaz. Ne Kürt açılımı, ne Alevi açılımı, AK Parti’nin -isterse yüzde 60’la parlamentoya gelsin- tek başına sonuçlandıracağı süreçler değildir. Mesela Sayın Beşir Atalay Kürt sorunu için, ‘BDP doğal muhataptır’ diyor. Bu bir realitedir.

BDP “tribünlere oynamayı” bırakacak mı?

Alevi meselesinde de geçerli ki kimsenin tribünlere oynamaması gerekiyor. Biz değil CHP-MHP iktidar olsa, sorunları demokrasi içinde değil, başka şekilde mi çözeceklerdi? Elbette demokrasi içinde çözmek isteyeceklerdir. Peki demokrasi içinde çözmeleri, biz tribünlere oynarsak mümkün olur mu? Kültürel ve etnik bir meselede birileri aşırı milliyetçilik kartını ileri sürerken halletmek kolay mıdır? Bakın Türkiye’nin Yugoslavya’dan farklı bir deneyim ve geleneği vardır.

TÜRKLERDEN MİLOŞEVİÇ ÇIKMAZ

En büyük korku “Yugoslavya oluruz” zaten..

Türkiye, büyük bir imparatorluğun mirasçısı ve Türkler, Sırplardan çok farklı bir deneyime sahipler. Türklerden Miloşeviç çıkmaz, çıkmayacaktır da. Bu büyük şansımızdır. Çünkü biz, millet kavramını, ırk veya etnisite kavramı üzerine inşa etmedik. Türkiye’de 40 bin, 50 bin kişinin öldüğü, 30 seneden sonra bile Miloşeviç çıkmadı. Gurur duyacağımız bir tablodur bu. Yani özetle “Alevi açılımı ne durumda, cemevleri, Kürtçe eğitim ne olacak”tan önce başka bir şey sormamız gerekiyor: Türkiye’de nasıl bir demokrasi, nasıl bir demokratik gelecek istiyoruz?

‘Toptancı yaklaşım’la bunu mu kast ediyorsunuz?

Evet. Ve bu soruya verdiğimiz cevabın altına başlıkları yeniden yerleştirmemiz gerekiyor. 2007 seçimlerinden sonraki dönemde bunu başaramadık. 12 Eylül anayasasında yapılan kısmi değişikliğin bile ne kadar zor ve yıpratıcı olduğunu gördük. Bütün bir anayasa değişikliğinde çok çok geniş bir konsensüs olması gerektiğini partimiz ve herkes gördü. Sıfırdan bir anayasa yapılacaksa, uzlaşmaya, farklı kesimlerin rızasını almaya dayanmalı. Ancak böyle bir tabloda Alevilerin, Kürtlerin, Sunnilerin problemlerinin çözüleceğini görüyoruz.

Uzlaşma olmazsa geriye gerilim kalıyor galiba?

Laikçilerin sert muhalefeti altında başörtüsü meselesi çözülemiyor Türkiye’de. Türkçülerin sert muhalefeti altında Kürt meselesi, Sünnilerin sert muhalefeti altında da Alevi meselesi çözülmez. Dolasıyla bütün kesimlerin rızasını alacak bir süreci başlatmamız gerekiyor. Bizim derken sadece siyasi liderleri değil kanaat, inanç liderlerinin bir araya gelip bir çalışma yapması gerektiğini söylüyorum.

BAŞBAKAN’IN ŞERİAT DEVLETİ KURMA NİYETİ YOK!

İktidara yönelik endişeler var...

Şunu söylüyorsanız, bizim, “Bunlar şeriat devleti kuracaklar” korkularını ciddiye almamız gerekiyor. Vatandaşlarımızda böyle bir korku varsa bunu gidermemiz gerekiyor. Benim şeriat devleti kurma niyetimin olmadığını siz gayet iyi biliyorsunuz. Ben Sayın Başbakan’ın böyle bir niyeti olmadığını çok iyi biliyorum. Ama bizi tanıyan CHP’lilerin, MHP ve BDP’lilerin de tabanlarına bizi anlatmaları gerekiyor. Onlar bizi kendi tabanlarına düşman olarak, biz tabanımıza onları düşman olarak anlatırsak, demokratikleşme sürecini ileri götüremeyiz. Kilitlenir kalır. Birbirimizin de çok canını yakarız.

1980 öncesi birbirimize zulmettik, kimse suçu paşalara atmasın!

Yeni anayasa diyoruz ama eskisiyle ilgili tartışmayı 30 senede hâlâ bitiremedik?

Burada altını çizmek istiyorum. Referandumda propaganda 12 Eylül’den hesap sormak üzerine kuruldu. Bu hesap sormanın 90 yaşındaki bir adamı yargılamakla ilgisi olduğunu zannetmiyorum. Onu hem siyasi hem ahlaki olarak toplum mahkum etti zaten. Ama bir daha kimsenin darbeye kalkışmasını önlemek bir kazançtır. Yine de iki de bir geçmişle hesaplaşmaya çalışmanın bizim geleceğe yönelik yürüyüşümüzü aksatacağı kanaatindeyim. 1979’da bin küsur dolar civarında milli geliri olan çok fakir bir ülkeydik. Blue jean’lileri durdurup kaçak olup olmadığı bakılıyordu. Çok fakirdik ve birbirimize zulmettik. Bugün kimse “Efendim Ordu zulmetti, ülkücüler, solcular zulmetti”nin arkasına saklanmasın.

Herkes “sorumlu” muydu sizce?

Hepimiz ortaktık o işte. Biz birbirimize zulmettik. Bugün belli yaşta olan insanların hepsi vardı. Benim kuşağımın hepsi o süreçte aktifti. Kimse suçu başkasının üzerine atmaya çalışmasın, generallerin üzerine atmaya da çalışmasın. Generaller kadar biz de ortaktık. Süleyman Bey’in, rahmetli Ecevit’in hiç mi hatası yoktu? Bizler genç olabiliriz ama 18’in üzerindeki insanlar reşittir. Bizlerin hiç mi hatası yok? Biz o sürece ortaktık. Kalkıp geçmişle hesaplaşma gibi bir mantığın kendimizi geçmişte masum ilan etmek gibi bir lükse dayandığını görüyorum ki, böyle bir lüksümüz yok.

Fakirlik mi etkendi diyorsunuz?

Çok önemli olduğunu düşünüyorum. 1200 dolara demokrasi kuramazsınız. Bugün 9 bin dolarlarda bunları konuşmak kolay. Geçmişte 70 cente muhtaç bir Hazine ile milli gururdan söz etmek biraz komik olurdu. Bugün Türkiye dünyada milyarlarca dolar yardım ve yatırım yapan bir ülke. Bugün bile çağdaş batı standartlarının altında rakamlardan bahsediyoruz. Dolasıyla da altında bir demokrasiden söz ediyoruz. Diyorum ki 2011’den sonra kimse tribünlere oynamasın. Yeni bir döneme bakma ihtiyacımız var. Sıfırdan anayasa yapma konusunda bütün partilerin anlaştığını görüyoruz. Demek ki ön yargısız bu işe girişebiliriz. Böyle baktığımızda bütün açılımlar bunun içinde yeniden anlamlanacaktır.



Bu haber 974 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,895 µs