"Şimdiki aklımız olsaydı adımızı Moğollar koymazdık"

0 0 0000 00:00 tsi
Türkiye’nin en önemli müzik gruplarından Moğollar’ın kurucusu Cahit Berkay, “Şimdiki aklımız olsaydı grubumuzun adını Moğollar koymazdık" diyor. Nedenine gelince...

Türkiye’nin en önemli müzik gruplarından Moğollar’ın kurucusu Cahit Berkay, “Şimdiki aklımız olsaydı grubumuzun adını Moğollar koymazdık. O zamanlar grup isimleri ne kadar “gaddar, haşin” olursa o kadar ilginç oluyordu. Yani Moğollar, dünyanın canına okumuşlar, ortalığı dağıtmışlar, duman etmişler, biz de o ismi almışız.” diyor.
42 yıllık müzik geçmişi, imzasını attığı 200’ü aşkın film müziği ile Anadolu rock’ın öncülerinden Cahit Berkay, Toprak adını verdiği solo bir albüm yaptı. Albümde Kardak Zeybeği adlı eser dikkat çekiyor. Meğerse Moğollar’ın öncüsü Berkay’ın amacı Türk ve Yunan halkını Kardak kayalıklarında zeybek oynamaya davet etmekmiş. Aslında onu yalnız başına bir albümde görünce hem şaşırdık hem de sevindik. Sevindik; çünkü yeni bir üretimle karşı karşıyaydık. Üzüldük; çünkü Moğollar’a bir şey mi olmuştu?

Toprak’ı, diğer albümlerinize nazaran nasıl bir yere koyuyorsunuz?

Bu topraklarda binlerce yıllık bir kültür birikimi var, zaman da bir yandan akıyor, üzerine yenileri ekleniyor. 2007 senesinde zamanı bir an durdurduk, o ana kadar oluşan bendeki birikimleri bugünün türkülerine, şarkılarına uydurduk. Çünkü ben biraz bugünün şarkılarını yapan bir adamım, kendi bestelerini çalıp söyleyen bir insanım... Gelecek kuşaklara bir şeyler aktarabildiysem dünyanın en mutlu insanı olacağım. Ticari bir kaygının olmadığı, tamamen naif, samimi bir noktadan yola çıkan bir albüm bu. Stüdyo ve aranjman aşamalarında Grup ZaN var. Zafer, Aydın, Nevzat isimlerinin baş harflerinden oluşan bir isim. Yoksa öyle “zanlılar” filan değil.

Toprak, bir sentez albümü mü?

“Sentez” daha çok müzik eleştirmenlerinin kullandığı bir kelime. Ben nasıl kullanacağımı bilmiyorum. Çünkü sentez deyince laboratuvar çalışması akla geliyor. Ama bir yandan da öyle sayabiliriz; çünkü ben yaşadığı coğrafyayı hâlâ tanımaya çalışan, oradan beslendiğini düşünen biriyim. Bu albümün çıkış öyküsüne de yine sentez açısından bakabiliriz. Semah ritmini kullanarak bir beste yaptım; ama icrasında bağlama yerine gitar kullandım. Enteresan bir sound çıktı ortaya. Bu memlekette roman ritmi var, 9-8’likler, zeybek ritmi, horon var... Niye bunların üzerinde de aynı yöntemi denemeyeyim? Bunu niye çoğaltmayayım, genişletmeyeyim derken bu çıktı ortaya...

Albümde bir esere Kardak Zeybeği adını vermişsiniz... Neden?

İşte bu anafikrin etrafında çıktı her şey. Örneğin bir zeybek var. Onu yapınca, buna bir isim bulayım dedim. Nedir? Zeybek, Ege yani. Ege deyince işin içinde karşı kıyı, Yunanlılar da var. İki kültürde de ortak olan bir ritim. Burada bir muziplik geldi aklıma; çünkü ben barış yanlısıyım. Böyle bir gerilimin olduğu bir mevzu var. Kardak kayalıklarında sürekli bir sorun çıkıyor. O halde iki toplumun insanları beraber zeybek oynasınlar; ama nerede oynasınlar? Kardak kayalıklarında! Bu nedenle Kardak Zeybeği.

“Anadolu rock” müziğinin öncüsü sayılıyorsunuz.

Daha ortada Anadolu rock sözü geçmezken, bu müziğe “Anadolu pop” ismini ilk kez Taner Öngür verdi. 1967’de Moğollar’ı kurduk. Moğollar’ın kuruluş amacı, yurtdışına gidip orada meşhur olmak, para kazanmaktı! 20’li yaşlarımızın hayali işte. O zamanlar grup isimleri ne kadar “gaddar, haşin” olursa o kadar ilginç oluyordu. Yani Moğollar, dünyanın canına okumuşlar, ortalığı dağıtmışlar, duman etmişler, biz de o ismi almışız. Şimdiki aklımız olsa kullanmayız tabii. Altın Mikrofon Yarışması, Balkanlar’daki şarkı yarışmaları, Erol Büyükburç’lar, Tülay German’lar, bunlardan oluşan bir ortam vardı önümüzde. “Müzikal bir kimliğin, bir özgünlüğün olsun, yani kimseye benzeme!” düşüncesinden yola çıktık. Batı müziği enstrümanlarının arasına bağlamayı, yaylı tanburu soktuk. Kabak kemane hiç tanınmayan bir enstrümandı, sadece yöresel olarak kullanılmaktaydı. Darbuka yoktu, yasaktı.

Neden?

Bilemiyorum, artık volümü yüksek diye mi, nedense, birilerinin aklının işi işte.

Taner Öngür’ün Anadolu pop deyişi nasıl gündeme geldi?

Bu özgünleşme ile birlikte. O zaman çünkü pop diye bir tanımlama vardı, bir “beat” müzik vardı. Daha doğaçlamalı yönü olan müzikler ya da kulak tırmalayıcı gitarların kullanıldığı “underground” müzikler vardı. Tüm bunların içinde bir ayrım olsun diye, “Anadolu pop” dedik. Ne tarz müzik yapıyorsun diye sorulduğunda verebileceğimiz bir cevap oluştu. Moğollar bugün bu özgün tarzını hâlâ yaşatıyor.

Sizi böyle solo bir projede görünce merak ettim. Moğollar’a ne oldu?

Moğollar da devam ediyor. Bu ayrı bir proje, benim özel olarak yaptığım bir çalışma. Moğollar’la da önümüzdeki hafta kayda giriyoruz, bir albüm de orada yapıyoruz.

Anadolu rock konulu bir belgesel çekildi, hatta bugünlerde festivalde gösterimde. Sizin de katkınız oldu mu bu belgesele?

Evet, çok röportajlar yaptık, bayağı bizim de görüşlerimizi aldılar.

Görebildiniz mi peki belgeseli?

Yok, çok merak ediyorum; henüz göremedim. 

Zaman

Bu haber 433 defa okundu.