Perdenin arkasına bakın!

3 Kasım 2010 18:22 tsi
Türk siyasi arenası çalkalanıyor. Medya şaşkınlık içersinde. Sav-Kılıçdaroğlu çekişmesi ne manaya geliyor? iyibilgi özel

Önce (eski) CHP Genel Sekreteri Önder Sav açıklama yaptı. Ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan açıklama geldi. İş o kadar çetrefilli ki, yüzlerce sayfada açıklanabilecek hukuki bir süreç sonucunda ancak neyin ne olduğu ortaya çıkabilecek. İyibilgi burada devreye giriyor ve  bundan önce ne oldu ve bundan sonra ne olur, kısa kısa parçaları birleştiriyor.

Kronolojik olarak gidelim.

26 Ekim 2010: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP'nin 22 - 23 Mayıs tarihinde yapılan kurultayına ilişkin incelemesini tamamladı. Saat 17.00'de CHP Genel Sekreteri Önder Sav'a özel kuryeyle iletilen karar Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'yla üç saat sonra paylaşıldı.

31 Ekim 2010: Tam PKK'nın eylemsizlik kararının açıklanmasından önce İstanbul Taksim'de Çevik Kuvvet ekibine yönelik bombalı saldırı düzenlendi.

01 Kasım 2010: CIA ile dirsek teması olan, Türkiye uzmanı Henry J. Barkey, Akşam gazetesine bir mülakat verdi. Barkey, Türk iç politikasına dair şunu söyledi:
 
"Baykal geri dönecek diye düşünüyorum. 'AKP bu referandumda büyük fark atarsa, Baykal geri dönmek isteyecek' diye söylemiştim zaten. Kılıçdaroğlu çok acemi, akılalmaz şeyler söyledi."

03 Kasım 2010: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yeni yönetimini belirledi. Sav, yeni yönetimde yer almadı.

Uzun zamandır, CHP'de Baykal sonrası bir değişimin daha gerektiği söyleniyordu. Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök'ün bundan aylarca önce üstünü çizdiği gibi, CHP içindeki kemikleşmiş, "statükocu" fraksiyon, Kılıçdaroğlu'nun 'kendisinden beklenen', 'gerekli' atılımı yapmasını engelliyordu. Fakat bu işin sadece fraksiyon işi olmadığı, liderlik mayası yeterli görülmeyen Kılıçdaroğlu'nun da eksik kaldığı, yavaş yavaş dile getirilmeye başlandı. Ki ay başında Barkey'in verdiği mülakattaki sözlerine, bu yüzden dikkat çektik.

Yani kısaca, birileri CHP'deki değişimi yeterli bulmamıştı. Bu olan biten, Sav-Kılıçdaroğlu kapışması, bu "hayal kırıklığının" son semptomuydu. Esas hamleler bundan sonra gelebilir. Çünkü yeni yönetimde yer alan isimler, gösterildiği kadar "statüko" karşıtı çıkmayabilir.

Nasıl ABD'de neo-conlar, bugün sonuçlanan ara seçimlerde Başkan Obama'dan rövanş aldılarsa, son üç senedir kendilerine karşı başlatılan temizlik harekatından muzdarip Türkiye'deki "statükocular" ( bunların içine ergene-CONcular da dahil) da rövanş peşindeler. Ve bunun için yeni yöntemler denemek zorunda olduklarını biliyorlar. CHP içindeki "değişimi" analiz ederken, bu gerçeği gözden kaçırmamak gerekiyor. Keza Kılıçdaroğlu'nun yeni yönetimde açıkladığı isimlerin bir kaçı, "değişimin" pek de öyle kökten olmadığını gösteriyor.

Peki bundan sonra ne olur?

Eski Genel Başkan Deniz Baykal, bu kavgada yer alır mı? Barkey'in sözlerine itafen...
Sanmıyoruz. Yılların politikacısı, bu toz bulutu içersinde kaybolup gideceğinin farkındadır.
Onun çok daha yüksek mevkiler için planları olabilir, o ayrı. Örneğin Çankaya gibi...
Keza, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül için dillendirilmeye başlanan Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği pozisyonu, öylesine edilmiş bir laf değil.

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,462 defa okundu.