En Sıcak Konular

"İsrail'den önce ABD lanetlenmelidir"

0 0 0000 00:00 tsi
Amerika'nın yılmaz muhalifi Amerikalı ünlü muhalif düşünür Noam Chomsky yine ülkesine çattı. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye'de de konferans veren Noam Chomsky ile Banghonk Post'tan Mcleod’un yaptığı önemli bir söyleşi...

Noam Chomsky ABD"nin gücünü eleştiren öncü bir aydındır. 20. yy.lın en önemli entelektüeli olarak seçildi ve pek çoğu bestseller olan 30"dan fazla öncü politik çalışma yayınladı. Bangkok Post ile yaptığı bu ilk röportajında Chomsky bölgesel ve ulusal meseleleri George Mcleod ile konuşuyor.

George McLeod: Sizin de bildiğiniz gibi Tayland'ın Thaksin hükümeti bir askeri darbeyle devrildi. Thaksin, demokratik olmayan âkimiyetinden ve yolsuzluktan dolayı eleştiriliyordu. Tayland darbesini yorumlayabilir misiniz? Bir darbenin demokratik değişimi erçekleştireceğine inanıyor musunuz?

Noam Chomsky: Prensipte cevap, evettir hemen hemen her şey mümkündür fakat bir hükümeti devirmek için güç kullanmanın meşruiyetini ispat etmenin külfeti çok yüksektir. Çok ağır bir ispat külfeti şarttır ve onlar güç kullanımının meşru olduğuyla ilgili ikna ediciliği yüksek argümanlar göstermek zorundadırlar.

rneğin Washington'da çok fazla yolsuzluk var—adam kayırma ve gün be gün ismi ön plana çıkanlar var—fakat bu bir askeri darbeyi haklı çıkarmaz.

Tayland meselesinde—hakkında ayrıntılı bir şekilde bilgi sahibi olmadığımı
belirtmeme izin verin—meşruiyeti ispat sorumluluğunun yeterince
doyurulduğunu düşünmüyorum.

Benim inancım ondan çıkarı olan küçük bir azınlık dışında bir askeri
darbenin kuracağı sistemin, devirdiğinden daha kötü bir sistem olacağı
şeklindedir.

McLeod: ABD Burma cuntasına ticari yaptırımlar uyguluyor. Burma rejiminin gaddarlığından hareketle ABD'nin bu yumuşak tavrının bölgede aldığı pozitif duruşun bir örneği olduğunu düşünüyor musunuz?

Chomsky: ABD bazen yaptığı gibi birçok şeyde yumuşak bir etkiye sahip
olabilir. Şimdi tam olarak sorulması gereken Burma cuntasıyla nasıl ilişki
kuracağıdır.

Burma bozuk ve sevimsiz bir hükümete sahiptir ve kesinlikle birileri
Burmalıların kendilerini ondan kurtarmaları için yardım etmeli fakat bunun
tam olarak nasıl yapılacağı sorusu basit bir soru değildir.

Yaptırımlar çoğunlukla ters tepiyor—onu yapmanın doğru araçlarını düşünmeniz
gerekiyor. Bazen çatışma çok daha etkilidir.

Bunu olayların içinde düşünmelisiniz sadece formüllerin olması yetmez.

McLeod: Çin'e dönersek siz Çin'in Asya'da ABD'ye karşı önemli bir rakibe dönüştüğünden hatta ABD'nin “Çin tarafından ürkütüldüğünden” söz ediyorsunuz. Çin, ABD'nin Asya"daki çıkarlarına nasıl bir tehdit
oluşturuyor?

Chomsky: Çin askeri bir tehdit oluşturmuyor. Aslında Çin muhtemelen askeri
güç oluşturma konusunda sınırlanıyor. Çin, ABD'nin gücü için ciddi bir
tehdittir çünkü ABD tarafından sindirilemiyor.

İran ve Irak örneğini ele alalım. ABD; dünyanın kendi politikalarını takip
ederek İran'ı boykot etmesini istedi. Avrupa buna önce direndi sonra geri
çekildi. Benzer şekilde ABD; ülkeleri İran'da yatırım yapmamaları için
uyardığından Avrupalı yatırımcılar—bankalar v.b—ayrılmaya eğilimli olmaya
başladılar.

Öte yandan Çin dikkat çekmiyor. Sadece yapmak istediğini yapmaya devam
ediyor… Kolayca sindirilemeyecek, potansiyel olarak güçlü bir devlet fikri
dünyaya hükmetmek isteyen insanlar için ciddi bir tehdittir.

(ABD) az biraz mafyaya benzemektedir. Vaftiz babası (The Godfather;
Türkiye'de Baba olarak bilinen filme atfen ç.n) küçük bir dükkânda bile
itaatsizliği affetmiyor, sorun olanları yani bir tehdit olanları engelliyor.

Yine de ABD—Çin ilişkileri karışıktır. Bir taraftan Çin; devlet gücü
açısından değerlendirdiğimizde bir tehdittir çünkü kendi programını takip
ediyor.

Öte yandan güçlü ABD iş çevreleri devlet politikalarını belirlemede çok
etkililer. Bu iş çevreleri Çin'de reel yatırımlara sahipler—Çin ucuz ihracat
ve potansiyel bir pazar olarak harika bir platform. Bunlar Çin ile
ilişkilerin güçlü olmasını istiyorlar yani ABD içinde Çin ile ilgili bir iç
çatışma var.

Çin'in Japonya'yı geride bırakan büyük finans rezervini hatırlayınız—bununla
Çin ABD ekonomisini ayakta tutuyor. Hâsılı bu ilişki epeyce hilekâr ve
karışık bir ilişkidir.

McLeod: Asya'nın, Çin'in artan gücünden ve etkisinden korkması için çok fazla nedeni var mı?

Chomsky: Ne zaman büyük bir güç yükselirse aralarından Çinlilerde olmak
kaydıyla herkes endişelenmelidir.

Güç temerküzleri tehlikelidir. Bununla ilgili tarihte yığınlarca örnek var.

Asya ne kadar korkmalıdır? Bu olayların nasıl geliştiğine bağlıdır, şu an
gelişmekte olan Hindistan ve Çin arasındaki ilişkiler Asya için karlı
olabilir. Bu; komşularına kas göstermelerinden daha iyidir.

McLeod: Yazı ve konuşmalarınızda Asya Enerji Güvenlik Ağı her ne kadar medyada yeterince ilgi çekmemişse de çok önemli bir meseledir diyorsunuz. Enerji ağının ne olduğunu ve neden önemli olduğunu anlatır mısınız?

Chomsky: Aslında iki paralel organizasyon var. Biri Asya Enerji Güvenlik Ağı
diğeri ise Şanghay İşbirliği Örgütü'dür. Her ikisi de Çin merkezlidir.

ABD, ŞİÖ'ye gözlemci statüsü için başvurdu ve reddedildi, bu bir saldırıydı.
Merkez Asya ülkeleri örgütün birer parçası, İran'ın gözlemci statüsü var,
Hindistan ve Pakistan muhtemelen katılacak ve Rusya da bir parçası.

ŞİÖ, NATO'nun mukabili şeklini aldı ve bu Ortadoğu"daki çatışmanın büyük bir
unsurudur. Ve siz haklısınız ABD'de bu yeterince tartışılmadı derken. (ABD
başkan yardımcısı Dick) Cheney, çok uzun süre önce değil, Litvanya'da,
enerji kaynaklarını kontrol; gözdağı ve rüşvetçiliğin araçları olamaz dediği
bir konuşma yaptı—ben bunun Cheney"in cümlesi olduğunu düşünüyorum. Burada o diğerlerinin elinde olan kaynak kontrolünden bahsediyor. Diğerleri de
ABD'nin elinde olan kaynaklarla ilgili tam olarak böyle düşünüyorlar…

Enerji kontrolü önemli bir meseledir. Çin, Rusya ve Hindistan birilerinin
isimlendirdiği gibi bir Asya yüzyılı olacaksa kendi kaynaklarını kontrol
etmeleri gerektiğini çok iyi anladılar.

Fakat Kuzey Kore problemi de bunun bir parçası… Kuzey Kore sözü edilmeye
değer ekonomik kaynaklara sahip değil fakat Sibirya enerji kaynaklarından
Güney Kore ve Japonya'dan geçecek olan boru hatlarının doğal güzergâhında
bulunuyor. Aynı zamanda Trans-Sibirya demir yolu da oradan geçmelidir.
Hâsılı çok dinamik Kuzeydoğu Asya ekonomik grubunun bir parçası olarak
jeostratejik öneme sahip.

McLeod: Asya Enerji Güvenlik Ağı'nın İran ihtilafında önemli bir faktör olduğunu düşünüyor musunuz?

Chomsky: İran'la ilgili temel iki mesele var. Biri sadece Irak gibi
İran'ında enerji üretim sisteminin merkezinde olmasıdır. Bununla birlikte
başka bir faktör var, sözünü ettiğim mafya faktörü. İran, ABD destekli
tiranı devirmede başarılı olduğu 1979'da ABD'ye karşı geldi ve bunun için
cezalandırılmak istendi.

1979'dan bu yana ABD politikalarına bir göz gezdiriniz. İlk olarak Carter
yönetiminde ABD İran'da bir askeri darbeyi teşvik etmeye çalıştı fakat
başaramadı. Aynı şekilde Reagan yönetiminde İran'a karşı basit bir şey
olmayan Saddam'ın saldırganlığını desteklemeye yöneldiler.

Yüz binlerce İranlı kimyasal silahlarla öldürüldü, ABD, İngiltere, diğer
batılı güçler ve hatta Rusya Saddam Hüseyin'i en korkunç canavarlıklarında
mutlak bir şekilde desteklediler… Sert ambargo ve boykotlardan sonra savaş
tehditleri ve diğer tehdit türleri.

Şimdi ise Körfez'de kazara bazı çatışmalara öncülük edeceği kesin olan büyük
bir deniz gücü tahkimi var.

Geçenlerde olan şeyi ele alalım. Tartışmalı şartlar altında bir İran donanma
teknesi bir çift küçük İngiliz donanma botuna el koydu. Bunlar büyük bir
savaşa götürecek türden şeyler.

Nükleer bir mesele var fakat bu çözümsüzdür. Aslında eğer ABD ve İran
işleyen demokrasiler olsalardı bu çözülebilirdi. ABD ve İran toplumlarnın
nükleer meseledeki yakaşımları birbirine çok yakındır. Her iki ülke halkının
büyük bir çoğunluğu, İran'nın kendi nükleer enerjisini üretme hakkına sahip
olmasını tasvip etmekle birlikte nükleer silah geliştirme hakkına sahip
olmaması gerektiğini düşünüyor. Hâsılı eğer her iki ülke demokratik olabilse
bu yaklaşım muhtemel bir çözüm olabilir.

McLeod: İsrail'e gelirsek İsrail politikalarını çok ciddi bir şekilde
eleştiriyorsunuz. Fakat Alan Dershowitz gibi yazarlar İsrail'in orantısız
bir şekilde eleştirildiğini söylüyorlar. Dershowitz, BM'nin herhangi bir
ülkeden daha fazla İsrail'i kınadığını söylüyor ve İsrail'in dünyanın en
kötü hak ihlalcisi ülkesinden çok çok uzağında olduğunu belirtiyor. Buna ne cevap vereceksiniz?

Chomsky: Alan Dershowitz'in İsrail şiddet ve canavarlıklarının fanatik bir
destekçisi olduğunu unutmayın lütfen dolayısıyla o tarafsız bir gözlemci
olamaz—o aşırılıkta çok tuhaftır. Bu 1950'lerde komünist parti üyelerine
şunu demeye benzer: “Bakın Rusya nasıl lanetleniyor, o dünyadaki en kötü
ülkedir.”

Bunun dışında İsrail'in lanetlenmesinin bir nedeni var. İç meselelerinde
kötü olan birçok ülke var. Fakat Filistin'in askeri işgali çok acıdır ve
potansiyel bir tasfiyedir—herkes tasfiyenin ne olduğunu çok iyi biliyor:
Uluslararası sınırlar üzerinde kurulmuş "ikili devlet" gerçeğinin tasfiyesi.
İsrail ve ABD bunu reddediyor.

Bununla birlikte bir açıdan Dershowitz'e katılıyorum. İsrail'i lanetlemek
yanlıştır—ABD'yi lanetlemelisiniz. İsrail ABD'nin izni olmadan hiçbir şey
yapamaz. Küçük bir ülke ve ABD'ye bağımlı olmayı bilinçli bir şekilde
seçiyor. Bu bağımlılığın tarihini 1971"de Mısır tarafından İsrail'e tam bir
barış anlaşmasının önerildiği tarih olarak belirleyebiliriz. İsrail bir
seçim yapmak zorundaydı ya yayılma ya da güvenlik. Yayılmayı seçti ve Henry
Kissinger onu destekledi böylece İsrail yayılmayı gerçekleştirebildi.

O tarihten sonra İsrail tercihlerini kaybetti. Eğer barış isterse bunu
yapabilir. Arap Birliği'nin 1976 öncesine dönmeyi öneren birçok şeyden
sadece biri olan 2002 önerisi; İsrail'le ilişkileri normalleştiriyordu ve
bölgeyle entegrasyonunu sağlıyordu. Fakat bu İsrail'in yayılmayı terk etmesi
anlamına geliyordu bu ve bunu yapmak istemiyor.

Bu durumda olan bir diğer ülke figürü Doğu Sahra'yı işgal eden fakat bir ABD
müttefiki olduğu için görmezden gelinen Fas'tır

McLeod: İsrail birkaç doğal kaynağa sahip ve ekonomik olarak çok önemli değil. Aynı zamanda ABD İsrail"i desteklediği için çok büyük bir politik bedel ödüyor, ABD İsrail ile olan özel ilişkilerinden ne kazanıyor?

Chomsky: Cevabı çok iyi biliyoruz. Şu andaki şekliyle ABD-İsrail ilişkileri
1967'de başladı.

1967'de İsrail, ABD'ye büyük bir hizmette bulundu. Önemli bir tehdit olarak
görülen bağımsız seküler Arap milliyetçiliğini yok etti.

ABD'nin en eski ve en kıymetli müttefiki Suudi Arabistandır—yani petrolün en
çok olduğu yerdir ve Suudi Arabistan dünyadaki en aşırı köktendinci İslami
tiranlıktır.

Arap milliyetçiliğinin ana merkezi; Nasır'ın Mısır'ıydı. İsrail, Nasır'ın
seküler milliyetçiliğini yok etti. Bu ABD gücüne büyük bir katkıydı. Nasır
büyük bir tehdit olarak görülüyordu bunun nedeni Nasır'ın bölgenin
kaynaklarını Batı'dan çok kendi halkının yararına kullanacağından
korkulmasıydı. İşte bu noktada İsrail ile ilişkiler sağlamlaştı.

1970"te başka önemli şeylerde oldu. Filistinliler (ABD'yi korkutan) organize
seküler milliyetçi bir harekete dönüştüler. Filistinliler bir ABD-İngiliz
müttefiki olan Ürdün ile çatışma halindelerdi.

Aslında Ürdün ordusu Filistinlileri öldürüyordu. Kısacası sanki Suriye
Filistinlileri korumak için müdahale ediyormuş gibi göründü ve bu Haşimi
monarşisine ve Suudi Arabistan'daki Körfez tiranlığına önemli bir tehdit
olarak algılandı… ABD o ara müdahale edemezdi çünkü Hindiçin'de (kabaca
Hindistan'ın doğusu ve Çin'in güneyinde kalan yarımada) meşguldü.

İsrail, Suriye'yi geri püskürtülmeliydi ve ABD ricası üzerine güçlerini
harekete geçirdi. ABD İsrail"e gücünü dörde katlayacak şekilde destek oldu.
Bu aslında Arap dünyasında seküler milliyetçiliğin sonuydu.

Ondan sonra İsrail ABD için en önemli stratejik varlığa dönüştü. O enerji
üretim bölgesinin kıyısında bulunan batılı yabancı bir hücredir. Örneğin ABD
ve İngiltere Güney Afrika'ya kaçamaklı yaptırımlar uygulamak istediklerinde,
bunun bir yolu; ırkçı devletle—kendilerini aynı durumda görüyorlardı—açık
bağları olmasından hoşnut olan İsrail üzerinden yapmaktı.

Hatta bu durum, halkın öldürülmesine neden olan Doğu Timor'daki Endonezya
saldırısı için ABD desteğini Carter arttırmak istediği zaman Güneydoğu
Asya"ya uzanıyordu. Kongre'nin engellemeleri vardı bunun için ABD
Endonezya'yı doğrudan destekleyemedi ve ABD jetlerini göndermek için
İsrail'i kullandılar…

Ve eğer İsrail'de ABD'nin ekonomik çıkarı yok derseniz bu tam olarak doğru
olmaz. İsrail, ABD ileri teknoloji endüstrisinin bir tür uzantısıdır…

Tercüme: Ali Karakuş

Kaynak: Dünya Bülteni



Bu haber 302 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,071 µs