En Sıcak Konular

Aleviler adına konuşmak...

27 Ağustos 2010 17:37 tsi
Aleviler adına konuşmak... "Türkiye’deki nüfusları için 10 milyondan 20 milyona kadar değişik sayılar telaffuz edilen Alevilerin tamamı adına söz söylemek yetkisini, bu açıklamayı yapanlar kendilerinde nasıl bulabilmektedirler?"

Cafer Solgun / Taraf

Kuruluş çalışmalarına katıldığı Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) ile ilişkisi, başkanlığını yürüttüğü Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) bünyesinde ciddi eleştiri ve protestolara neden olan Ali Balkız, geçtiğimiz günlerde gündemdeki referandum konusuyla ilgili “Aleviler hayır diyecek” şeklinde bir açıklama yaptı.

Kuruluş çalışmalarına katıldığı Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) ile ilişkisi, başkanlığını yürüttüğü Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) bünyesinde ciddi eleştiri ve protestolara neden olan Ali Balkız, geçtiğimiz günlerde gündemdeki referandum konusuyla ilgili “Aleviler hayır diyecek” şeklinde bir açıklama yaptı. Balkız benzer bir açıklamayı istifa etmekten vazgeçip yeniden ABF Genel Başkanı olduğu federasyonun genel kurul oturumunda da yapmıştı.

Bu “hayır”ın gerekçeleri, Alevilerin istemlerinin Anayasa Değişikliği Paketi’nde yer bulamaması ile izah ediliyor. Yanı sıra “Alevi açılımı”na da dikkat çekiliyor. Hemen belirtmeliyim ki bunlar anlaşılır eleştirilerdir ve aynı eleştirel yaklaşımı, Kürt sorunu başta olmak üzere bir bütün olarak da algılamak gerekmektedir. Fakat burada iki adet soru ve sorun var.

Birincisi, Kürt ve Alevi meselelerine ilişkin istemlerin doğrudan dikkate alınmamış olması, bu sınırlı reform paketine “hayır” demenin gerekçesi olabilir mi? Bunu bir “boykot” gerekçesi olarak deklare etmek daha anlaşılır bir tutum olabilirdi. Ama 12 Eylül zihniyet ve uygulamalarından, onun anayasasından doğrudan mustarip olan bir kesim, ilk defa 12 Eylül cunta anayasasına ciddi şekilde “dokunan” bu düzenlemelere neden “hayır” diyecek? Referandumda “hayır” demenin 12 Eylül anayasasına (hatırlayalım, Kenan Evren kendi düşüncesini “evet çıkarsa intihar edeceğim” şeklinde açıkladı) sahiplenmekten başka bir anlamı yok. 12 Eylül’ü savunma pozisyonuna düşmek hiçbir Alevi kişi ve kurumuna yakışmıyor diyeceğim, ama ortada Aleviler adına sergilenen o kadar çok “yakışıksız” tutum var ki... Mesela ölüm listelerinde adı yer aldığı halde “Ergenekon’un varlığına inanmıyorum” demek gibi... Bütün Alevilerin Atatürkçü olduğunu ilan etmek gibi... “Hz. Ali Atatürk donunda dünyaya geldi” türü haddini oldukça aşan hurafeleri ciddi ciddi dillendirmek gibi.

İkincisi ise, Türkiye’deki nüfusları için 10 milyondan 20 milyona kadar değişik sayılar telaffuz edilen Alevilerin tamamı adına söz söylemek yetkisini, bu açıklamayı yapanlar kendilerinde nasıl bulabilmektedirler? Bu, bir etik tartışmasını da beraberinde kaçınılmaz kılmaktadır. Referandum vesilesiyle ortaya çıkan taraflaşma tablosuna bakıp, önümüzdeki yıl da genel seçim olduğunu hatırlayarak malum “hayırcı” partiye göz kırpmak diye bir derdi olmayan, meseleye sadece Türkiye’nin demokratikleşme standartlarını ileriye mi götürüyor, geriye mi ölçüsüyle bakan çok sayıda Alevi de var. Haddinizi ve hududunuzu aşıp “onlar Alevi değil” mi diyeceksiniz yoksa?

Anayasa değişikliği referandumunda “hayır” cephesi oluşturanların son derece anlaşılır nedenleri var. Statükonun bozulmasını, Anayasa Mahkemesi ve HSYK gibi darbe ve cunta dönemlerinin “rejimin bekçisi” (hukukun ya da temel hak ve özgürlüklerin değil, kurulu statüko anlamında rejimin...) olarak konumlandırdığı kurumlara dokunulmasını istemiyorlar. Kürt sorununun çözülmesini, Alevilerin eşit yurttaşlık istemlerinin dikkate alınmasını da istemedikleri gibi... Çünkü varlık nedenlerini, sorun ve çözümsüzlükler üzerine kurulu olan mevcut statükonun sürüp gitmesine bağlamışlar. Ama artık Türkiye ciddi bir yol ayrımına girmiştir ve girdiği yolda da ilerleyecektir. Bu, denebilir ki iktidar partisine rağmen böyledir. Burada kabul edilemez olan, demokratik değişim ve dönüşümden yana olması gereken Alevilerden, kendilerinin varlıklarını dahi tanımayan mevcut statükonun muhafızı rolünü oynamayı sürdürmelerinin istenmesidir. Bazı Alevi kurumları ve bunların yöneticilerinin birtakım basit hesaplar uğruna bu rolü oynamaktaki ısrarlarını Alevi toplumu daha fazla taşımamalıdır.

Türkiye’nin içerisine sokulmak istendiği “laik-antilaik” kutuplaşmasında Alevilerden “laikçi” kesimin “kitlesi” olması istendi... “Rejim tehlikede” konseptlerinde kendilerine biçilen figüran rolünü oynamaları istendi... Bu “derin” konseptlerin deşifre olması ve Alevilerin kendi istemlerine sahiplik etmeye başlamalarıyla birlikte, öyle görünüyor ki, başka senaryolar devrededir ve bu senaryolarda Aleviler yine kendilerinden başka bir şey olmaya zorlanmaktadır.

Benim iddiam şudur: İnanç ve öğreti olarak Aleviliğinin, insanlığının bilinci içerisinde olan hiçbir Alevi, cuntacı, darbeci, 12 Eylülcü, ırkçı, faşist değildir; olamaz, olmamalıdır!

Ben bu iddiamı şu ya da bu kurumun yöneticisi, sözcüsü vb. gibi son tahlilde benim nezdimde hiçbir kıymet-i harbiyesi olmayan bazı payelerin sahibi olmakla değil, tümüyle Alevilerin acılı tarihlerinin bilinciyle gerekçelendiriyor ve ortaya koyuyorum. Peki “Aleviler hayır diyecek” diyerek Alevileri cunta anayasasını savunma pozisyonuna itenler bu tutumlarını nasıl gerekçelendirmektedirler? Aleviler her alanda kendilerine birilerinin biçtiği uğursuz rolleri sorgulamak ve reddetmek durumundadırlar. Kendi üzerlerinden yapılan ikbal hesaplarını görmek durumundadırlar. Her alanda demokrasi ve özgürlük değerlerinden, Türkiye’nin sorunlarının demokratik çözümünden ve bu uğurda atılan her türlü olumlu, yapıcı adıma destek vermek durumundadırlar.

Bu coğrafyada Alevi olmanın ne demek olduğunu bilerek hareket etmek zorundayız. Ve bunun için de özgürlükçü, demokrat Alevilerin sözlerini birarada, birlikte söylemeleri, her zamankinden daha büyük ve daha fazla ertelenemez bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bu ihtiyaç ve sorumluluğu sahiplenmek ve temsil etmek durumundayız... Kendilerini Alevi toplumu adına söz söylemekle yetkili görenler, bunun o kadar da kolay olmadığını anlayacaklardır. Çünkü Türkiye’nin geleceği daha fazla demokrasi ve özgürlüktedir; ve Alevilerin de bundan başka bir gelecek tasavvurları yoktur.



Bu haber 856 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,820 µs