En Sıcak Konular

''Evet''in altında yatan gerçek

26 Ağustos 2010 08:06 tsi
''Evet''in altında yatan gerçek
Gerçek Ülkücülerin referandumda "Evet" diyecek olmalarının altında yatan bir gerçek var. O da...

Darbe sonrası tutuklanan ülkücüler Seyfi Oktay yüzünden hâlâ cezaevinde
 
Anayasa değişikliği referandumunun muhataplarının önemli bir kısmını 12 Eylül darbe mağdurları teşkil ediyor.

Yaşadıkları işkenceleri hatırlatan ülkücüler, pakete 'evet' diyeceklerini her fırsatta dile getiriyor. Ülkücülerin referanduma neden bu şekilde baktıklarını izah eden bir başka gerçek daha var. O da cezaevlerinde hiç solcu kalmadığı halde, 20 civarında ülkücünün hâlâ içeride yatıyor olması. Kamuoyunda fazla bilinmeyen bu gerçeğin sebebi ise çok ilginç. Şöyle ki, 1980 darbesinin ardından idamla yargılanan ancak cezaları müebbete çevrilen çok sayıda tutuklu, 1991'de çıkarılan ve 'Özal affı' olarak bilinen 3713 sayılı kanunla tahliye edilmişti. Fakat dönemin SHP'li Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın itirazıyla ülkücülere özel bir hesaplama yapıldı ve hapis süreleri uzatıldı. Üstelik tahliye edilen bazı isimler yeniden tutuklanarak içeri atıldı. 28 yıldır cezaevinde olan Muhsin Kehya'nın ağabeyi Tahsin Kehya, "Dünya âlem hapisten çıktı, bizim cezamız dahi belli değil." diyor. Av. İrfan Sönmez ise MHP'nin hükümet ortağı olduğu 2000 yılında çıkarılan 'Rahşan affı'nın neden ülkücülere uygulanmadığını soruyor.

Halen 'içeride' olan ülkücülerden bazıları şunlar: Muhsin Kehya, Bünyamin Adanalı, Ünal Osmanağaoğlu, Kemalettin Koca, İsmail Bandırmalı ve Caner Erdinç.

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın çıkardığı afta, "12 Eylül'de idam cezası alanlar, 10 yıl cezaevinde kalmışsa iyi hallerine bakılmaksızın tahliye edilir." hükmü yer alıyordu. Fakat kanundan sonra kurulan DYP-SHP koalisyon hükümetinin Adalet Bakanı Seyfi Oktay, bu maddeyi, ülkücüler için, "Her idam cezası için 10 yıl cezaevinde kalması gerekir." diye yorumlayarak tahliyelere karşı çıktı. Halbuki sol görüşlüler, işledikleri suç sayısı ne olursa olsun tek ceza aldıkları için bir afla hürriyetlerine kavuştu. Ülkücüler için ise her suç için ayrı ceza ve ayrı infaz uygulaması getirildi. Muhsin Kehya; Elbistan, Bünyamin Adanalı; Çanakkale, Ünal Osmanağaoğlu; Bandırma, Kemalettin Koca; Adana-Yüreğir ve Caner Erdinç; Eskişehir hapishanelerinde cezalarının bitmesini ve aynı kanunun kendilerine de uygulanmasını bekliyor. İsmail Bandırmalı'nınsa hangi cezaevinde yattığını kimse bilmiyor. Kehya, 28 yılı aşkın bir zamandır cezaevinde. Ağabeyi Tahsin Kehya, "Dünya âlem cezaevinden çıktı, bunca yıl geçmesine rağmen bizim cezamız dahi belli değil. Toplam kaç yıl ceza aldığımız kesinleşmedi." diyor. Kehya, kardeşini bir süre önce cezaevinde ziyaret ettiğini, görüşmede kendilerine, "Referandumda mutlaka 'evet' deyin." telkininde bulunduğunu anlatıyor. MHP'ninse kendilerine hiç sahip çıkmamasına sitem ediyor. Muhsin Kehya ile birlikte bir dönem cezaevinde yatan ülkücülerden Av. İrfan Sönmez, "Muhsin'in geçen şubat ayında çıkmış olması gerekiyordu. Fakat savcılık tahliye etmedi." bilgisini veriyor.

MHP'nin hükümet ortağı olduğu 2000 yılında çıkarılan ve "Rahşan affı" olarak bilinen 4616 sayılı kanun da cezaevindeki ülkücülere uygulanmadı. Av. İrfan Sönmez, Rahşan affı çıktığında içeride sol görüşlü kimse kalmadığı için 'Bir kişi, bir defa aftan yararlanır' şeklinde bir hüküm getirildiğini, böylece içeride kalan ülkücülerin tahliyesinin önünün kesildiğini söylüyor. Sönmez, "MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de imzası bulunan bu aftan, Eşber Yağmurdereli gibi isimler ve PKK'ya yardım ve yataklık yapan 500 kişi de yararlanmasına rağmen sadece ülkücüler yararlanamadı." tepkisini gösteriyor.

Sağcılarla solcular farklı maddelerden yargılandı

12 Eylül askeri darbesinden önceki dönemde sağcı ve solcular aynı suçu işlemelerine rağmen darbeden sonra farklı suçlardan yargılandılar. Ülkücüler, TCK'nın 313, 314 ve 315. madelerinden, solcular ise 146'dan yargılandı. "Eşit suça eşit ceza" ilkesi ihlâl edilerek ülkücüler, işledikleri her suçtan ayrı ayrı idam cezasına çarptırıldı. Solcular ise tek suç işlemiş gibi yargılandı. 19 Eylül 1979 tarihinde Adana Sanat Okulu'nda altı ülkücü öğretmeni öldüren Dev-Yol militanları, Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi'nden TCK'nın 146. maddesine göre tek idam cezası aldı. Yine 21 Şubat 1980 tarihinde İstanbul'da Kerkenez kardeşleri öldürenlerle 19 Mart 1978'de İstanbul Ümraniye'de ülkücü işçileri kurşunlayan TİKKO militanları, tek idam cezası aldıkları için 1991 yılında çıkan İnfaz Kanunu'na binaen tahliye edildi.

Ergenekon'da gözaltına alındı

Seyfi Oktay, 1993-95 yılları arasında görev yapan DYP-SHP koalisyonunda adalet bakanlığı yaptı. Geçtiğimiz günlerde telefon dinlemelerine takılan Oktay, Ergenekon soruşturması çerçevesinde gözaltına alınmıştı.

zaman



Bu haber 1,396 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,963 µs