Oyun içinde oyun | " /> Oyun içinde oyun | "/>

En Sıcak Konular

Oyun içinde oyun

23 Ağustos 2010 09:33 tsi
Oyun içinde oyun 
Sebep-sonuç ilişkisi doğru kurulamazsa ve yaşananların kime yaradığı doğru hesaplanamazsa oyuna gelmek an meselesidir...

Ekrem Dumanlı'nın Zaman Gazetesi'ndeki yazısından ilgili bölüm:

  
Referandum öncesi her türlü bilgi kirlenmesine, provokasyona vs. hazır olmak şart. Sebep-sonuç ilişkisi doğru kurulamazsa ve yaşananların kime yaradığı doğru hesaplanamazsa oyuna gelmek an meselesidir. Ama Türkiye de eski Türkiye değil. Kirletilmiş bilgilere teslim olmuyor; olmayacak da! Maskeler düşecek, kimin nerede hangi tezgâhla kendi ayıbını kapatmak için telaşa kapıldığı ve tebdil-i kıyafetten vazgeçerek neler yaptığını artık daha net göreceğiz.

Öyle anlaşılıyor ki referandum yaklaştıkça anlaşılması güç, karmaşık hadiseler yaşanacak. Sağ gösterip sol vuranlar, bin bir çeşit kılığa bürünerek etrafı maskeli baloya çevirecek. Böyle sisli puslu günlerde kimin ne yaptığına bakmak kadar, niçin yaptığına ve kime hizmet ettiğine bakmak da gerekiyor. Sebep-sonuç ilişkisi doğru kurulamazsa ve yaşananların kime yaradığı doğru hesaplanamazsa oyuna gelmek an meselesidir. Oysa bu ülkede oyun içinde oyun oynayan usta(!) oyuncular bulunmakta. Piyonlara takılıp kalmamak için oyunu doğru okumak gerekiyor.

Mesela PKK... Referandum ufukta görünür görünmez sandığı boykot edeceğini, terörü yeniden hortlatacağını duyurmuştu. Sebep?.. Tabii ki makul bir gerekçe yok. Referandum paketinin içeriğine 'Hayır' demek için aslında hiç kimsenin makul bir gerekçesi bulunmuyor. O yüzden de paket dışı tartışmalar çıkarılıyor ki referandumun aslı unutulsun, partizanlık devreye girsin. PKK'ya dönecek olursam şunu söylemem lazım ki; bu örgüt zannetti ki, boykot çağrısı yaptığında Güneydoğu'da halk, örgütün bu isteğine hemen boyun eğecek ve referandumda katılım düşük çıkacak. Öyle olmayacağını anlamış durumdalar şimdi. Halk artık soruyor: Neden boykot? Üstelik referanduma karşı çıkarak ortaya bir tablo kondu. MHP, CHP ve PKK ittifakı gibi bir görüntü oluştu. Bu durumdan, CHP ve MHP mutlu değil. BDP ve PKK da bu duruma düştüğü için büyük bir sarsıntı yaşıyor, durumu kurtarmak için arayışlar içinde kıvranıyor.

Hatırlanacağı üzere PKK, mayıs ayının bitimiyle terör olaylarını tırmandırmaya başladı. Çok sayıda şehit verilince, Türk milliyetçiliği üzerinden siyaset yapmaya çabalayan parti ve kitleler devreye girecek, açılım aleyhtarlığı yapılacak ve oluşan gergin hava ile iktidar partisi yıpratılacaktı. Plan devreye sokuldu ama hiç beklenmedik bazı olaylar yaşandı. Mesela Hatay'ın Dörtyol ilçesinde yaşanan ve dört polisin şehit olması ile sonuçlanan olayda PKK, JİTEM, MHP gibi birbirinden ayrı düşünülen yapıların iç içe geçtiğine dair somut kuşkular uyandı. MHP ilçe meclis üyesi, karıştığı olaydan dolayı partiden istifa etmek zorunda kaldı. Şehit cenazelerindeki kışkırtma ve halkı galeyana getirme eylemlerinde de bazı somut bulgulara rastlandı ve anlaşıldı ki kitleleri birbirine düşürmek için çalışan yapılarla karşı karşıyayız. Bu yapılar birbirine düşman gibi görünüyordu oysa. Perde gerisinde aynı amaca hizmet eden ekiplerin bir maksadı da şehit cenazeleri üzerinden siyaset üretmekti. Oyun bozuldu. Çünkü suçüstü yakalananlar, kuşkulara yol açtı. Üstelik toplum da eski toplum değildi; yani her provokatif eylem sonrası artık şu soru yöneltiliyordu: Biz bu filmi daha önce de görmedik mi?

PKK yetkilileri, yeni bir açıklama yaparak, 'çatışmasızlık' kararı aldıklarını duyurdu. Buna 'ateşkes' diyenler de var. Sebebini açıklarken, "Devletle görüştük, anlaştık." gibi laflar sarf ettiler. Devletten maksatları kimdir, devletin hangi birimiyle temas halindedirler; bunlar muğlak. Ancak söylenen sözlerin iktidar partisini yıpratacağını, ilk akla gelenin siyasî otorite olacağını bilip hince bir yol tercih ediyorlar. Nitekim bazı muhalefet partileri bu demeçlerin üzerine hemen atladı ve AK Parti'yi PKK ile ortak hareket etmekle suçladı. Doğru mu bu iddia? Tabii ki hayır. Ancak örgüt, böyle bir hava oluşturmaya ve kafaları karıştırmaya niyetli. Boykot kararının halkın içine sinmediğini şimdilerde çok daha net fark ediyorlar. Sandığa gidecek yöre halkının ekseriyetle 'Evet' diyeceğini de biliyorlar. Yeni bir poz vermeye gayret ederek Türkiye'nin pek çok yerinde tepkiye sebebiyet verecek bir ittifak görüntüsü oluşturmaya çalışıyorlar.

Bu tavrı çok net gören Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Açık söylüyorum, bu alçakça bir iftiradır. Referandum sürecini etkilemeye yönelik uydurulmuş bir yalandır." dedi. Bu kadar keskin konuşmakta haklı; çünkü referanduma kökten karşı çıkan örgüt 'Evet' diyormuş gibi yaparak 'Hayır' sayısını artırmak istiyor. Bu ucuz numarayı bu ülkenin insanı yutar mı? Sanmam. Çünkü bu örgütün foyası ortaya çıktı artık. Nasıl derin ilişkiler içinde olduklarını Heron tartışmalarında, Reşadiye ve Dörtyol saldırılarında herkes gördü. Maskelerin düştüğü bu saatten sonra oyun içinde oyun tezgâhlamak çok da kolay olmayacak.

Referandum öncesi her türlü bilgi kirlenmesine, provokasyona vs. hazır olmak şart. Baksanıza, uzun zaman çetelerle mücadele ediyor diye baş tacı edilen bir emniyet müdürü çıkıyor, Ergenekon'u aklamaya, devletin adlî ve güvenlik kurumlarını zan altında bırakmaya, bütün bunları yaparken de bir cemaat fobisi oluşturmaya yelteniyor. Tam oyun içinde oyun. O kadar ki, adam belgeli bütün örgüt suçlarını bile görmezden gelerek ve onları aklamaya kalkışarak kendi mazisini de inkâr ediyor. Ekipçiliğin, kıskançlığın ve intikam duygusunun nasıl korkunç bir işbirliğine dönüşeceğini gözler önüne seriyor...

Türkiye, eski Türkiye değil. Kirletilmiş bilgilere teslim olmuyor; olmayacak da! Maskeler düşecek, kimin nerede hangi tezgâhla kendi ayıbını kapatmak için telaşa kapıldığı ve tebdil-i kıyafetten vazgeçerek neler yaptığını artık daha net göreceğiz.

 

 



Bu haber 1,234 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,826 µs