En Sıcak Konular

Hanefi Avcı Bu Soruya Cevap Ver!

21 Ağustos 2010 12:59 tsi
"Hanefi Avcı, Susurluk Skandalı sonrasında gazetecilere anlattığın, servis ettiğin sözleri, yazıları ne zaman inkar edeceksin. 2003 – 2004’te yaşananları herkesten iyi bildiğin halde bugün tam tersini söylüyorsan senden her şey beklenir…

Yasin Oğuz / LİBERALSES

Hiç kuşkusuz bugünün en flaş haberi, Hanefi Avcı’nın yazdığı kitap; “Haliç’te Yaşayan Simonlar – Dün Devlet, Bugün Cemaat”. Kitapta neler yazdığını günlük gazetelerin internet sitelerinde okumuşsunuzdur.

Avcı’ya göre devleti bir cemaat ele geçirmiş durumda, astığı astık kestiği kestik, her istediğini yapıyor. Ergenekon, Balyoz, Kafes, Erzincan hepsi boş, hepsi iddia. Bunları Hanefi Avcı söylüyor. Bizim de Avcı’nın Susurluk Skandalı sonrasında, 28 Şubat Dönemi’nde gösterdiği performansa bakarak inanmamızı istiyor. Ama buraya bir ünlem işareti koyarak durmak istiyorum.

Öncelikle Hanefi Avcı’ya bu kitabı yazdıran saik kader birliği ettiği arkadaşlarına yapılan muamele. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun ve Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın kader arkadaşı ve ekip oldukları herkesin bildiği bir gerçek.

Emin Arslan’ın tutuklanmasıyla sonuçlanan süreçte Avcı’nın durduğu yer de Arslan’ın yanıydı. Şimdi bu ekip harekete geçti ve Arslan’ın tutuklanmasından sorumlu gördükleri herkesin üzerine en klişe iddialarla gidiyorlar. Avcı’nın kuyruk acısı tabii ki bununla sınırlı değil. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’ndan alınmasının ardında da Avcı cemaati görüyor. En azından cemaati görevden alınmasını engellememekle suçluyor. Avcı’nın inancına göre dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu cemaate yakın bir isimdi. Cemaat istese Avcı’nın görevden alınmasını engelleyebilirdi. Engellemediğine göre Avcı’yı o makamda asıl istemeyen cemaatti.

Avcı tüm bunları düşünüp, dillendirirken İçişleri Bakanı Aksu’nun oğlu Murat Aksu’yu gözaltına aldırmayı düşündüğünü ise hiç aklına getirmiyor. Avcı – Uzun ve Arslan’ın içinde bulunduğu ekip, uzun süredir önlerinin kapandığı görüşünde. O yüzden de bir çıkış yolu bulmaya çalışıyor. Bunun ilk işaretlerini veren de Sabri Uzun olmuştu. Uzun kendisi ile birlikte görev yapan meslektaşlarını suçlamış, onların Hrant Dink’in öldürülmesinde ihmallerinin olduğunu dile getirmişti.

Oysa Uzun bunu yaparken tüm gerçeği bütün çıplaklığıyla biliyordu. Kendisi dönemin İstihbarat Daire Başkanı’ydı. Çalışma arkadaşlarının çalışma usul ve yöntemlerini en iyi bilecek isimdi. Dolayısıyla isimlerini vererek suçladığı arkadaşlarının suçsuz olduğunu bir önceki ifadesinde kendisi anlatmıştı. Buna rağmen isim vererek suçlamada bulunması o zaman da dikkatimi çekmişti.

Birkaç hafta sonra konuşan ise Emin Arslan oldu. O da tutuklu yargılandığı mahkemede Hrant Dink’in gerçek katilleri yakalamak üzere olduğunu, bu yüzden tutuklandığını iddia etti. Ben bu açıklamaya da mim koyup beklemeye başladım. Tüm bu gelişmelerden çok kısa bir süre sonra Kafes Eylem Planı ile ilgili dava görülmeye başlandı. Bu eylem planı çerçevesinde görülen davada Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Kadir Sağdıç ve Em. Kora. Feyyaz Ögütçü, Uzun ve Arslan’ın ifadelerini delil olarak gösterdiler. Bu iki isim Hrant Dink davasına müdahil olup, gerçek katilleri afişe edeceklerdi.

Sabri Uzun ve Emin Arslan’ın mahkemede verdikleri ifadelerin neye ve kime hizmet ettiği ortaya çıkıyordu; Onlar Kafes Eylem Planı’nda adı geçen isimleri kurtarmak için delil oluşturuyorlardı. Bu Uzun ve Arslan’ın durduğu noktayı, Avcı’yı çekmek istedikleri yeri gayet güzel işaretliyordu.

Şimdi aynı şeyi Hanefi Avcı yapıyor. Düne kadar kendisinin bizzat anlattığı, varlığı kabul ettiği iddiaları şimdi cemaat üzerinden yok etmeye çalışıyor. Bu oyunu 1997’den beri çok oynayan oldu. Kısaca hatırlatayım; Cevdet Saral – Osman Ak, Adil Serdar Saçan. Şimdi bu isimlere kendini inkar ederek Hanefi Avcı eklendi.

Dürüstlük kişinin sadece parayla olan ilişkisi değildir. Kişinin kişiyle, kişinin kendiyle ilişkisinde de dürüst olması gerekir. Avcı kesinlikle akçeli ilişkileri olmayan, çalışkan bir polistir. Ama sırf arkadaş ya da ekip dayanışmasıyla yine diğer çalışma arkadaşlarını karalamaması gerekirdi. Çünkü Avcı’nın iddiaları isim, yer, zaman içermiyor. Sadece söylenti, zan ve tahmine dayanıyor. Kaldı ki Avcı pek çok yerde bugün söylediklerinin tam tersini anlattı.

İsterseniz yine başlıktaki sorumuza dönelim; Hanefi Avcı, Susurluk Skandalı sonrasında gazetecilere anlattığın, servis ettiğin sözleri, yazıları ne zaman inkar edeceksin. 2003 – 2004’te yaşananları herkesten iyi bildiğin halde bugün tam tersini söylüyorsan senden her şey beklenir…



Bu haber 914 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,493 µs