PKK'yı kim ikna etti?

19 Ağustos 2010 15:02 tsi
Kandil’deki Murat Karayılan ‘devletle oturup anlaştık, ateşkes ilan ettik’ dedi. Bunu söylerken CHP’nin dile getirdiği İmralı ziyaretini işaret etti. Bu gerçek mi? PKK’yı aslında kim ikna etti? PKK’nın ardındaki iki dev

PKK’nın Kandil’deki bir numaralı ismi Murat Karayılan, 13 Ağustos’ta ilan edilen tek taraflı ateşkesle ilgili olarak “devletle oturduk anlaştık” açıklaması yaptı. Buna göre Ramazan ayı boyunca, referandum öncesi silahların susmasını CHP’nin devletin istihbarat örgütünün 20 Temmuz’da İmralı’ya yaptığı ziyareti ima etti. Karayılan’a göre devlet PKK’dan ateşkes ilan etmesini istedi, bir çerçeve konuşuldu ve bu anlaşma çerçevesinde PKK ateşkes ilan etti.

Ancak durum Karayılan’ın sunduğu gibi değil. Taraf gazetesinin 11 Ağustos’ta yaptığı manşet de gerçeği yansıtmıyor. Taraf 12 Ağustos’ta İmralı’ya giden kosterlerin bozulduğu gerekçesiyle Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmediğini bu yüzden de ateşkes talimatının Kandil’e gitmediğini yazmıştı.

Şimdi gerçekleri açıklayalım:

20 Temmuz’da o görüşme gerçekleşti mi bilinmez... Ancak iddiaların aksine Öcalan PKK’nın ateşkes yapması gerektiği mesajını 23 Temmuz’da Kandil’e gönderdi. Ancak Kandil Öcalan’ın bu talimatına uymadı. Uymadığını çatışmaların 13 Ağustos’a kadar devam etmesinden anlıyoruz.

20 günlük bu süre içinde Kuzey ırak’ta ilginç trafik yürüdü.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin bu süreçte PKK’nın arkasında İsrail’in olmadığını söyleyerek “aslında kimlerin olduğunu bildikleri” mesajını yerine ulaştırdı. İsim vermedi ama bu iki devletin Avrupa’da olduğunu belirterek adres gösterdi. Biz o iki devleti açıklayalım. İsrihbarat raporlarına göre o iki devlet Almanya ve Fransa.

Ankara’daki izlenimlere göre bu iki devlet PKK’yı Kuzey Irak’ta bir manivela gibi kullanıyor. Ancak mücadele çok taraflı ve ulsulararası bir hüviyette olduğu için bu süreçte karşı aktörler de bulunuyor. Ve son haftalarda Kuzey Irak’ta yaşanan istihbarat trafiği daha çok gazeteciler üzerinden yürütüldü.

Başat aktörlerden birisi ABD... Aynı günlerde Diyarbakır’da bir Amerikalı gazetecinin tutuklanması, ABD’nin bu konuda ses çıkarmaması ve bu olayın adeta unutturulması dikkatlerden kaçmadı.

Yine aynı günlerde Kuzey Irak’a pek çok İngiliz gazeteci gitti. Bu gazeteciler izlenimlerini çeşitli İngiliz gazetelerinde yayınladı. Ancak edinilen bilgilere göre bu gazeteciler sadece görevlerini yapmadılar. Özellikle İngiliz gazeteciler PKK’ya önemli mesajlar götürdüler.

Yine aynı günlerde ABD Başkanı Barack Obama Başbakan Tayip Erdoğan’la sürpriz bir telefon görüşmesi yaptı. Bu telefon görüşmesi sanki hiç olmamış gibi davranıldı. İçeriği açıklanmadı. Sadece Irak’taki hükümetin durumu ele alındı dendi. Oysa aynı günlerde ABD’nin Irak’taki muharip güçlerini çektiği ve son askerin de ülkesine döndüğü biliniyordu. Obama, Erdoğan’dan hemen sonra da İngiltere Başbakanı David Cameron’u aradı. Yine Türkiye, ABD ve İngiltere...

Yani önümüze şöyle bir tablo çıkıyor: ABD’nin Irak’tan son muharip askerini çektiği günlerde ABD, İngiltere ve Türkiye’nin yakın çalıştığı gözlemleniyor. Bunun karşısında ise Sadullah Ergin’in işaret etme gereği duyduğu gibi Almanya ve Fransa bloğundaki Avrupa ülkeleri garip bir şekilde yer alıyor.

PKK, Öcalan’ın talimatına 20 gün uymuyor, ardından ateşkes ilan etmek zorunda kalıyor.

Yani yaşananlar Karayılan’ın bize anlattığı gibi değil.

www.iyibilgi.com özel

Bu haber 1,911 defa okundu.