iyibilgi özel" /> iyibilgi özel"/>

En Sıcak Konular

'Gizemli toplantı'nın sırrı çözüldü

13 Ağustos 2010 14:50 tsi
'Gizemli toplantı'nın sırrı çözüldü Washington-Ankara fay hattı hareketlendi. Bir isim yüzünden fırtına kopmak üzere...iyibilgi özel

Bu sabah ABD-Türkiye ilişkileri açısından dikkat çekici bir gelişmeden haberdar olduk. Dış kaynaklı habere göre ABD Dışişleri Bakanlığı'nda Türkiye siyasetinin masaya yatırıldığı üst düzey katılımlı bir toplantı düzenlenmiş. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve bir çok üst düzey yetkilinin katıldığı bu toplantı hakkında, haber düşer düşmez spekülasyonlar yapılmaya başlandı. Milliyet gazetesinin manşetine bakarak, toplantının ne kadar "sıradışı" algılandığını görebiliriz: "ABD'de gizemli Türkiye toplantısı".

Peki bu haber neden bunca ilgiye ve spekülasyona mazhar oldu? Başta gelen sebep, toplantının duyurusunun önceden yapılmış olması. Duyuru neden önceden atıldı diye soran bir gazeteciye, konuyla ilgili yetkilinin "Günlük ve haftalık faaliyetlerimize ilişkin, mümkün olduğu kadar şeffaf olmaya çalışılıyor, kötü bir şey yok, bunun ötesinde bir şey değil" şeklinde yanıtı bile, artan merakı dindirmeye yetmedi. iyibilgi'nin ise bu konuda bir fikri var:

"Gizemli" toplantının sebebi, Obama yönetiminin Türkiye'ye Büyükelçi düzeyinde atamak istediği Frank Ricciardone olabilir.

Amerikan Foreign Policy dergisinin internet sitesinde Josh Rogin imzasıyla yayınlanan bir makalede, ABD'nin Ankara Büyükelçisi adayı Francis Joseph Ricciardone'nin Senato'daki onay sürecinin, Cumhuriyetçi Partililerin engeline takıldığı öne sürüldü. Rogin, makalesinde Ricciardone'nin Cumhuriyetçiler tarafından istenmeme sebebini, büyükelçi adayının geçmişine dayandırıyor. Ricciardone, Ortadoğu'yu yakından tanıyan, diplomasi çevresinde hayli deneyimli isimlerden biri. Washington açısından, genellikle kritik zamanlarda görev yaptığı ülkelerde gösterdiği performans, gayet başarılı. Ancak kendisine yöneltilen en açık eleştiri şu: Görev yaptığı ülkelerin hükümetleriyle "yakın" olması ve insan hakları ile demokrasi konusunda kendisinden beklendiği kadar hassas davranmaması.

Örneğin Mısırda görev yaptığı 2005-2008 yılları arasında, Bush hükümeti, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'e insan hakları ve siyasal özgürlükler konusunda açıktan baskı uyguluyordu. Hakkında söylenenlere göre Ricciardone, ABD yönetiminin bu politikalarını paylaşmamış, bu konularda Mübarek yönetimini baskı altına almakta isteksiz olduğunu göstermişti. O dönemde Mısır genel seçimlerinde "Müslüman Kardeşler"in yükselişi, Filistin'de Hamas'ın iktidara gelişi, hep Ricciardone'in aleyhine yazılmıştı. Sonuçta eğer Mısır hükümetine gerektiği kadar baskı uygulayabilseydi, Mübarek rejimi seçimlerde yara almaz, Filistin'de Hamas seçimi kazanmayabilirdi. Bu birinci eleştiri.

Cumhuriyetçilerin Ricciardone'den "haz etmemelerinin" bir başka sebebi ise kişisel. Özellikle Bush yönetiminin 9/11 saldırısından'den sonra çıkardığı "Vatanseverlik Kanunu"nu sıkı sıkıya eleştirdiği, böyle bir kanun ABD'de yürürlükte iken Ortadoğu'da demokrasi ve insan haklarından bahsetmenin "uygunsuz" olduğunu, Rice'ın yanında "sert bir dille" yerdiği biliniyor.

Bütün bu bilgilerin ışığında şunu söyleyebiliriz: Ricciardone, çalıştığı ülkelerdeki hükümetlere kimi zaman kendi yönetiminden daha yakın olabiliyor. Ve bu özelliği, Cumhuriyetçiler'in gözünde, böylesine "hassas" bir zamanda, deneyimli büyükelçi adayını Türkiye için "uygunsuz" seçim haline getiriyor. İran'a karşı yaptırımlarda ABD yönetiminin aksine hareket etmiş ve İsrail'e karşı tavizvermez duruşunu sürdüren Türkiye'ye bir ders verilmesi gerektiğini düşünen neo-conlar ve Cumhuriyetçiler, Ricciardone gibi yerel hükümetlerin suyuna giden, ABD yönetimin politikalarına karşı durabilen bir isme kesinlikle karşılar.

Obama'nın önünde iki seçenek var. Ya Cumhuriyetçilere teslim olup, Ankara için yeni bir büyükelçi adayı ilan edecek, ya da inat edip Ricciardone'Yi kongredeki boşluktan yararlanıp, Senato'nun oyuna başvurmadan direk atayacak. İkinci ihtimal gerçekleşirse, Ricciardone ancak önümüzdeki Ocak ayına kadar görevinin başında kalabilir. Keza o dönemde yeni bir kongre görev başında olacak.

İşte Clinton'un başkanlık ettiği toplantı, büyük ihtimalle bu konuda bir çözüm belirlemek için yapıldı. Ricciardone gider mi kalır mı, ona göre Obama yönetiminin Türkiye'ye yaklaşımı belli olacak. Ricciardone kalırsa, belli ki Obama yönetimi Ankara'ya karşı işbirliğini savunan tavrını sürdürecek. Yok, eğer Ricciardone ismi değişirse, o zaman Türkiye hakkında politikalarda da değişikliğe gidileceği düşünülebilir. O zaman da Ricciardone'nin yerine gelecek isim ön plana çıkacak.

www.iyibilgi.com özel



Bu haber 2,028 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,809 µs