En Sıcak Konular

Hedefleri küçük şehirler!

9 Ağustos 2010 14:08 tsi
Hedefleri küçük şehirler! "Büyük şehirlerde iç çatışmanın adresi yok. Bazı yerlerde yoğunlaşmalar olsa bile, Türk ya da Kürt gettosu yok. Türk’ün ve Kürt’ün gettolaşmamış olması, bizim tarihsel şansımızdır! "

Neşe Düzel'in Taraf gazetesinde Uludağ Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün ile yaptığı röportajdan ilgili kısım:

İnegöl, Hatay-Dörtyol, Ordu... Küçük bir şehirde ya da kasabada yaşanan böyle bir çatışmanın kontrolden çıkması mümkün mü?

Mesela İnegöl’de, iş kontrolden çıkmaktan son anda döndü. Şehirde polis merkezinin önünde toplanan birkaç bin kişi ‘suçluları bize verin’ diye taşkınlık yaptı. Eş anlı olarak Eskişehir yolunda da mahalleden çıkan bin kişi toplandı. Bu iki grup arasındaki mesafe uzak değildi. İki çıplak kablonun birbirine değmesiyle bir iç çatışma olurdu ve cehenneme dönebilirdi orası.


Niye dönmedi?

Şöyle anlatayım... ‘Ulus-devlet’ ile ‘devlet-ulus’ arasında bir fark vardır. Türkiye bir devlet-ulustur. Türkiye’de siyasi seçkinler son tahlilde kendilerini, devlet üzerinden devlet aklıyla açıklarlar ve devletten yana bir refleks gösterirler. Bu çatışmaların arkasında bir manipülasyon varsa, kaosa öyle uzun boylu izin vermezler. Zira, bu kaos onların varlık sebebini de ortadan kaldırır.


Yaşadığımız dönem, tam da seçkinlerin iktidarlarını kaybettikleri bir dönem değil mi? Onlar için asıl kaos, iktidarın halkın eline geçmesi değil mi? Bugün yaşadıkları iktidar kaybı acaba seçkinlerde bir akıl kaybı da yaratmaz mı?

Çok ciddi bir zamandan geçtiğimiz doğru. Kendi düzenleri ayrıcalık üzerine kurulduğu için, seçkinler açısından bu iktidar değişimi büyük bir kaos anlamına geliyor ama elitler için tek seçenek, bu iktidar kavgasını bir toplumsal kaos yaratarak yürütmek değildir.


İktidar kaybına uğrayan seçkinler hâlâ devlet aklını koruyabilirler mi?

Bir grup korumayabilir ama onlar da tasfiye edilir. Eğer Ergenekon bir tasfiye sürecine dönüşecekse, bu böyle bir şeydir işte! Çünkü kaos sadece devletin içindeki belli bir klik için bir seçenektir. Devletin içinde başka klikler de var. Yani devlet aklının da kendi içinde farklı doğrultuları var. Mesela, bu devlet kurulurken, paganlık ve Türklük üzerinden kuruluyor ama zaman içerisinde dönüşüyor. Devlet aklı, asla kabul edemeyeceği ‘Sünni’ değişkeni de kabul etmek zorunda kalıyor. Devletin gidişat içinde böyle uyarlamacı bir tarafı vardır.


Son dönemde yaşanan Kürt-Türk çatışmasında kontrol edilebilen yerler mi seçiliyor özellikle?

Eğer manipülasyon varsa elbette rastgele tercihler olmayacaktır, özel tercihler olacaktır.


Çatışmalar kontrolden çıkarsa ne olur?

Bunu, ihtimal dâhilinde görmüyorum. İnegöl’deki bastırılmasaydı ölenler, yaralananlar olurdu ama gene de başka bir yere sıçramazdı. Yangının kontrol altına alınması gibi bir şeydir bu.


Büyük şehirlerde de böyle çatışmalar olur mu?

Ancak mevzi şeyler yaşanır. Büyük şehirlerde iç çatışma çıkarmak kolay değil. Çünkü büyük şehirlerde katı bir gettolaşma yok. Türklerin şehirleşme pratiği bir tuhaftır. Zenginler ve fakirler, farklı yerlerden gelenler iç içe yaşarlar. Bizim büyük şehirlerimizde gettolaşma çok sınırlıdır, marjinal bir durumdur. Kışkırtmalarda ve büyük iç çatışmalarda ise adres bellidir.


Adres belli ne demek?

Kışkırtmalarda, gidilecek yer bellidir. Nitekim 6-7 Eylül olaylarında adres belliydi. Rumların, gayrımüslimlerin yaşadığı yer Kurtuluş’tu, Beyoğlu’ydu. Oraya gidildi. Şimdi büyük şehirlerde iç çatışmanın adresi yok. Bazı yerlerde yoğunlaşmalar olsa bile, Türk ya da Kürt gettosu yok. Türk’ün ve Kürt’ün gettolaşmamış olması, bizim tarihsel şansımızdır! “Hadi gidelim Türkleri ya da Kürtleri basalım” denebilecek bir getto yok! Bu yüzden büyük şehirlerde münferit olaylar yaşanır ancak.


Bu durumda iç çatışma açısından küçük şehirler daha mı tehlikeli?

Evet. Küçük yerleşim yerlerinde özellikle 1990’lardan sonraki yığın halindeki göçlerle gettolar oluştu çünkü.


En tehlikeli şehirler hangileri?

Küçük kasabalarda olayların çıkması mümkün. Bir de en tehlikeli şehirler, en son göç edilen yerler. Oralara dikkat etmek lazım! Son göç edenlerin güçleri batıya gitmeye yetmedi. Mersin’e ve Adana’ya kadar gidebildiler ve hatta Diyarbakır’da kaldılar.


Türkiye bir iç savaş tehlikesi yaşıyor mu?

Kesinlikle yaşamıyor. Türkiye tabii ki bir tehlike geçiriyor. Günlük hayat açısından çok sıkıntılı durumlar ortaya çıkabilecek ve büyük şehirlerde bir güvenlik sorunu oluşabilecek. Sonuçta bombalı, silahlı terörist eylemler bunlar ama Türkiye’deki etnik çatışma iç savaş boyutlarına varmaz. Çünkü iç savaş topyekûn bir şeydir ve iç savaşta tamamen bir otorite kaybı vardır. Türkiye’de iç savaş olmaz ama iç çatışmalar olabilir. İç çatışma asla bir iç savaş değildir.


Etnik çatışmalar bir başladı mı nasıl biter?

Türkiye’de etnik çatışma artık uç verdi. Şimdi kamuoyu yakın zamana kadar, “bu Güneydoğu’daki bir mesele” diye düşünüyordu, şehit cenazeleri geliyordu gidiyordu. Ama şimdi ülke çapında yaşanan demografik dönüşüm sonucunda ortaya çıkan bir Batı Anadolu meselesi var. Artık olay basit olarak dağ-ova denklemine oturtulamaz. Türk-Kürt çatışması artık Güneydoğu’yla sınırlı değil. Artık herkes hep birlikte şehrin içinde. Farklı bir sosyolojisi var artık bu sorunun. Türkiye tabii ki Ruanda değil. Hutsi-Tutsi tablosu yaşanmaz ama... Biz de bazı şeyleri bundan böyle Güneydoğu’yla sınırlı kalmayan bir Türk-Kürt gerginliği üzerinden düşüneceğiz. Daha yaygın ve yoğun, yatay ilişkiler üzerinden doğabilecek muhtemel olumsuz sonuçları hesap edeceğiz. Bu sorun artık taştı, son olaylar bunu gösteriyor.



Bu haber 1,912 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,552 µs