YAŞ düğümü: Şimdi ne olacak?

Ankara tarihi günlerden birisini yaşıyor dersek abartmış olmayız. Üst düzey komuta kademesinin belirlendiği YAŞ toplantıları tarihinde ilk kez imza süreci düğümlenmişe benziyor. Bugün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sunulması ve Gül’ün açıklaması gereken terfilerden ses seda çıkmıyor. Çıkmayacak gibi de görünüyor.

YAŞ'ta atama yapmak kimin görevi?

Sebebi Habertürk’ün manşetten verdiği şey değil. Kulislerde, birincil kaynaklara dayandırılarak,YAŞ toplantısı sırasında Başbakan Erdoğan’la Başbuğ arasında böyle bir konu konuşulmadığı söyleniyor.

Görünen o ki olaylar bir kişide düğümleniyor. Gene kulislere göre, Genelkurmay, 1. Ordu Komutanı Hasan Iğsız’ın Kara Kuvvetleri Komutanı olmasını istiyor. Ancak ne Cumhurbaşkanı Gül ne de Başbakan Erdoğan bu isteğe onay veriyor.

Asker ise önce Balyoz soruşturmasıyla 11 üst düzey ismin telaşına düşmüşken şimdi de internet andıcıyla Orgeneral Hasan Iğsız’ın arkasında durmaya çalışıyor.

Öyle ki YAŞ toplantısında Balyoz ve İnternet andıcıyla zor durumda kaldığı için pazarlığı üst seviyeden açmaya çalışıyor ve Bekir Kalyoncu’yu Jandarma Genel Komutanlığı’na perde arkasında öneriyor.

Anlayacağınız pazarlık çetin. Aslında uzun bir süredir kamuoyundan gizli bir şekilde yürütülen bu pazarlıklar artık kamuoyuna sızmaya başlıyor.

Dolayısıyla her iki taraf da artık pozisyonlarını değiştiremeyecek bir noktaya gelmiş bulunuyor.

Şöyle ki...

Siyasal analizlere göre, ne Cumhurbaşkanı Gül  ne de Başbakan Erdoğan YAŞ’taki tutumlarından vazgeçmek istemez. Bundan sonra atacakları geri adım toplum tarafından “yenilgi” olarak algılanabilir. Üstelik bu analizlere göre, siyasi iktidar asker üzerindeki demokratik hakimiyetini kaybedebilir. Atılacak bir geri adım sonrasında bundan sonra asker üzerindeki hiçbir tasarrufunu gerçekleştiremeyebilir.

Kulislerde konuşulanlara göre ise asker son bir hamleyle malum dengeleri korumaya çalışabilir.

Ancak bu süreçte askerin yapacağı çok fazla birşey olduğu tahmin edilmiyor.

Çünkü Gül ve Erdoğan imzalamadığı sürece, terfilerin gerçekleşebilmesi kanunen mümkün değil. Hükümetin, gerekirse 30 Ağustos’a kadar imzayı atmamayı planladığı, söylentiler arasında. Elbette süreç o noktaya varmayacak.

Bu yaşadıklarımız tarihte bir ilk.

Ancak demokratik bir ülkede oldukça olağan.

Demokratik bir ülkede Cumhurbaşkanı ya da Devlet Başkanı ile Başbakan’ın silahlı kuvvetlerdeki terfi ve atamalara karışamaması gibi bir durum söz konusu olamaz.

Şöyle düşünün... ABD Başkanı Barack Obama, Afganistan’da hangi komutan görev alacak, Avrupa birliklerini kim yönetecek bunların hepsinde tek söz sahibidir. Örneğin Afganistan’daki birliklerin komutanı kendisi aleyhinde en küçük bir eleştiri getirdiğinde hemen görevden alır.

Almanya Başbakanı Angela Merkal, Almanya Genelkurmay’ı Afganistan’da yaşananlarla ilgili kendisinden bilgi saklandığını öğrendiğinde, bu basına sızdığında hemen Genelkurmay başkanı’nın istifasını ister, yapılack atama ve terfilere son şeklini verir.

Bunlar olasılık değil yaşanan gelişmeler.

Türkiye de artık bu noktaya geliyor.

Heronlar üzerinden bir çatışmanın canlı izlediği ancak müdahale edilmediği haberlerinin gündemde olduğu bir dönemde, karargaha yapılacak atamalar sözkonusu olduğunda Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın doğrudan müdahil olmaması düşünülemez.

Çünkü müdahale edilmeden, canlı izlendiği iddia edilen o saldırıların siyasi bedelini siyasi erk ödüyor.

Terörle mücadelde alınan her başarısızlık nedeniyle siyasi erke sandıkta bedel ödetiliyor.

Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın terörle mücadelede gösterilen ihmallerin hesabını sorma, ismi tartışmalı kişileri atamama hakkı var.

Demokratik bir ülkede süreç böyle işler.

Türkiye de gittikçe demokratikleşiyor.

www.iyibilgi.com özel