‘hayır’da hemfikir | " /> ‘hayır’da hemfikir | "/>

En Sıcak Konular

PKK ve derin çeteler ‘hayır’da hemfikir

4 Ağustos 2010 08:38 tsi
PKK ve derin çeteler Derin çetelere göre eğer 12 Eylül’de ‘hayır’ çıkarsa Ergenekon ve Balyoz gibi davalar çıkmaza girecek ve mevcut darbe girişimleriyle hesaplaşmak hayal olacaktır...

DOÇ. DR. SEDAT LAÇİNER

USAK Genel Koordinatörü

Gerek CHP, gerekse MHP referandumda anayasa değişikliklerine hayır oyu verilmesini şiddetle savunuyor. İki parti de referandumu AK Parti’ye karşı bir tür güven oylamasına, hatta hesaplaşmaya çevirmiş durumda. Ancak hayır kampanyalarının içeriğine bakıldığında aslında her iki partinin de içeriğe çok da itirazı olmadığı görülüyor. Özellikle MHP değişikliklere değinmiyor bile. Referandumda hayır demesinin tek nedeni değişikliklerin AK Parti’nin inisiyatifi ile gelmiş olması. MHP lideri içerikten hareketle tabanını ‘hayır’a ikna etmesi çok zor, çünkü MHP tabanı hem 12 Eylül’den çok çekmiş bir taban, hem de değişiklikler ile daha önce belli bir kesime adeta yasaklanmış olan yüksek yargı MHP’liler de dâhil olmak üzere nispeten daha muhafazakâr kesimlere de açılmış olacak. Başka bir deyişle sadece MHP değil, hiçbir sağ partinin anayasa değişikliklerine hayır demesi mümkün değil. Bu nedenle MHP’nin hayır oyunu daha çok siyasi rekabete, hatta inatlaşmaya bağlamak mümkün. Bir kez hayır yoluna giren MHP tek başına devirmekte güçlük çekeceği bir siyasi partiyi diğer muhalefet partisi ile işbirliği halinde iktidardan devirmeye çalışıyor.

MHP’nin hedefi Demokratik Açılım

Ancak seçilen yolun ne kadar riskli olduğu ve geri tepme ihtimalinin yüksek olduğu aşikâr. Bu nedenle MHP kampanyasını olabildiğince anayasa değişikliğinden uzakta tutmaya çalışıyor ve tabanının ilgisini teröre kaydırmaya gayret ediyor. Aslında artan terör olaylarıyla hiçbir ilgisi olmayan anayasa değişiklikleri sanki terörün asıl nedeniymiş gibi takdim ediliyor. Demokratik Açılım ile anayasa değişikliği arasında doğrudan bir bağlantı kurularak 12 Eylül’de anayasanın değil de ‘Kürt sorunu’ndaki yeni politikaların oylanacağı intibaı oluşturulmaya çalışılıyor. Oysa ki değişiklikler Kürt sorununu, ya da terörle mücadeleyi içermiyor. Değişiklikler arasında Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yapısı var, memurlara toplu sözleşme hakkı var, kadın ve çocuklara pozitif ayrımcılık var, hatta şehit yakınlarına ve gazilere daha fazla hak da var.

Ancak MHP bunlardan bahsetmiyor, tartışmayı teröre kaydırıyor. Böylece halkın teröre olan tepkisi iktidar partisine kaydırılmaya, bu yolla referandumda ‘hayır’ sonucu alınmaya çalışılıyor. MHP’nin bu stratejinin karşılığını özellikle deniz kıyılarında alabileceğini söylemek mümkün. Bu bölgelerde referandum şimdiden ‘açılım’ın oylanması olarak algılanmaya başlandı bile. Ancak pek çok bölgede MHP ile AK Parti’nin tabanlarının birbirine benzerliği dikkate alındığında söz konusu yaklaşımın geri tepeceği yerler de var. Ayrıca gerçekten ziyade ‘algı yanılmasına dayalı bir kampanya’nın her zaman için büyük riskleri olduğu da unutulmamalıdır.

CHP’ye bakıldığında benzeri bir tablo burada da görülebilir. Aslında ilkesel olarak ele alındığında değişikliklerin tamamı CHP’nin geçmiş parti programlarından alınmış gibi. Uzun yıllar CHP çevresinin savunduğu iddiaların AK Parti inisiyatifi ile gerçekleşiyor olduğunu düşünen CHP ilkesel olarak itirazı olmasa da pragmatik nedenlerle referandumda ‘hayır’ı savunuyor. Tıpkı MHP’de olduğu gibi CHP de bu anlamda ‘taktiksel bir hayır kampanyası’ yürütüyor ve içeriğe çok fazla girmiyor. Ancak CHP’nin MHP ile kıyaslandığında hayır demesini gerektirecek güçlü bir pratik nedeni de var: Belki de Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana yüksek yargıda hep CHP görüşü hâkim oldu. Bu durum çok partili dönemde dahi pek değişmedi. Özellikle askeri darbeler yüksek yargıyı oluşturdukları düzenin sigortası olarak gördüler ve 27 Mayıs Darbesi’nden sonra yüksek yargı seçilmişleri frenleyen bir işlev gördü. CHP’de liberal sol ne kadar ilkesel duruş ile daha demokratik bir yargı istese de, mevcut yapıda CHP’nin anayasa değişikliklerine sırf yüksek yargıda ideolojik değişiklik istememesi nedeniyle karşı çıkması dahi anlaşılabilir. Ancak uzun vadede 12 Eylül’de hayır diyen bir CHP’nin bu tavrını izah etmekte ileride zorlanacağı da açıktır.

MHP ve CHP açısından referandumun bir diğer önemi ise şüphesiz parti içi liderlik yarışlarında olacaktır. Bahçeli ve Kılıçdaroğlu muhalifleri, tıpkı diğer partilerde olduğu gibi liderin her türlü başarısızlığını sabırsızlıkla gözlüyorlar. Referandumda evet oylarının yüzde 60’ı zorlaması halinde bunun MHP ve CHP içinde bazı muhalifleri harekete geçirme olasılığı hiç de az gözükmüyor. Özellikle CHP’de referandum sonuçlarının Baykal(cılar)ın geri dönüşü için güçlü bir gerekçe verdirmemesi gerekiyor.

PKK ve derin çeteler ‘hayır’da hemfikir

BDP daha önce bu tür konularda iradesi olmadığını, iradenin İmralı’da, yani PKK’da olduğunu ilan etmişti. Dolayısıyla BDP ve PKK’nın anayasa değişikliklerine hayır demesinin sebebini ortak değerlendirmek gerekiyor. Malum, PKK-BDP cephesi şiddetten ve sorunlardan besleniyor. Dolayısıyla her türlü demokratikleşme PKK-BDP hattına zarar veriyor. Bu nedenle daha anayasa değişiklikleri görüşülürken PKK dağda askere saldırarak, BDP de Meclis’te oylamaları boykot ederek süreci baltalamaya çalışmıştı. Bu doğrultunun doğal bir uzantısı olarak BDP’nin 12 Eylül’de oyu hayır olacaktı. Ancak BDP’nin buradaki zorluğu bölgede seçmene ‘hayır’ çağrısı yaptığı zaman seçmeni kontrol edemeyeceğini, ‘hayır’ vereceğim diye sandığa giden seçmenin büyük olasılıkla ‘evet’ vereceğini biliyor olmasıdır. Dolayısıyla BDP-PKK referandumu boykot kararı aldı. Böylece hem referandumu vurmak istiyorlar, hem de boykot gibi sert bir duruşla referandum ortamını terörize etmenin peşindeler.

Son olarak bir siyasi parti olmasa da devlet içi çeteleşmeler de referandumda önemli bir aktör olacaktır. Bir kısım arkadaşları halen sanık durumunda olan bu kişiler devam eden davaların yüksek yargıda kapanacağını, hatta yüksek yargının alt mahkemeleri, yetkisini aşarak bile olsa, durduracağını hesap ederek referanduma ‘hukuktan kaçış kapısı’ olarak bakıyorlar. Derin çetelere göre eğer 12 Eylül’de ‘hayır’ çıkar ise Ergenekon ve Balyoz gibi davalar tamamen çıkmaza girecek ve sadece 12 Eylül Darbesi ile değil, mevcut darbe girişimleriyle de hesaplaşmak, hatta onları durdurmak hayal olacaktır. Özetle derin çeteler için referandum bir ölüm-kalım meselesidir. Belki CHP ve MHP bu kaygıları paylaşmıyor, ancak görünen o ki hem PKK, hem de devlet içi çeteler, muhalefetin, özellikle de MHP’nin bu referandumdaki tüm zorluklarının farkındalar ve tüm çabalarını bu noktalar üzerine yoğunlaştırıyorlar. İnegöl ve Dörtyol bunun açık kanıtlarıdır.

star



Bu haber 872 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,558 µs