En Sıcak Konular

Çağaptay'dan yeni "korku senaryoları"

3 Ağustos 2010 13:37 tsi
Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü araştırmacılarından Soner Çağatay ve David Pollock, Newsweek için kaleme aldıkları makalelerinde Türkiye'nin gidişatıyla ilgili "gene" kehanetlerde bulundu

Ak Parti'yi 1940'lı yılların Çekoslovak Komünist Partisi'yle kıyaslayan yazarlar, Türkiye'nin liberallerine işbirliği çağrısı yaptı.

İşte Newsweek'e manşet olan makaleden dikkat çekici satır başları:

"AK Parti hükümetinin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana Türkiye’nin nereye gittiği konusunda spekülasyonlar yapılıyor. Avrupa Birliği (AB) üyeliği için yoğun lobi çalışmaları yürüten ve üyeliğin gerektirdiği liberal-demokratik ve serbest piyasacı reformları yapan Ak Parti iktidarının ilk yıllarında birçok gözlemci Türkiye’nin Batı’ya doğru yön aldığını düşündü. Sonradan, genel görüş bir anda 180 derece değişti.

Avrupa Müslüman nüfusu çoğunlukta olan bir adayı hoş görmeye açıkça karşı koydukça, Türkiye kendini İslamcı komşuları arasında bölgesel bir güç odağı olarak konumlandırıyormuş gibi görünüyor. Bunun en açık örneği ise Birleşmiş Milletler’de (BM) yapılan İran’a yaptırım oylaması sırasında Ankara’nın “hayır” oyu kullanması.

Bizim görüşümüz biraz farklı: Türkiye bir Avrupa modeline doğru ilerliyor ancak bu ne modern ne de liberal. Söz konusu model, komünist partilerin demokrasiyi devirip ülkelerini Demir Perde’nin ardına gizlemek için demokratik seçimlerle iktidara geldiği 1940’lı yılların Avrupa’sı. Çekoslovak Komünist Partisi 1946’da seçimleri kazandıktan sonra, Avrupa’nın en ilerici demokrasilerinden birini hızla zayıflatmaya başladı. 1948 yılına gelindiğinde, komünistler muhalefeti çeşitli yollara başvurarak susturdu. Bunların arasında Prag’da üst düzey ılımlı bir politikacının pencereden aşağı atılması da bulunuyordu.

KOMÜNİST SAAT İLERLİYOR

İki yıl içinde Çekoslovakya komünist bloğun bir parçası haline geldi. Hızla yükselen ve ülkesinin dış politikasını radikal bir şekilde değiştiren hoşgörüsüz parti örneği, onlarca yıl sonra Ak Parti için de geçerli oldu. Bu komünizm ile İslamcılığı eşit tutmak değil; ancak kökleri liberal olmayan ideolojilerde yatan ve “bize karşı onlar” zihniyeti güden bu iki hareket demokrasiyi amaca ulaşmak için bir araç olarak görüyor.

Ak Parti’nin ABD karşıtı söylemleri ve kadınları üst düzey görevlerden alıkoymasının yanı sıra siyasi rakiplerinin tutuklanması ve görevlerinden alınması ilk sinyalleri veriyordu. Bu sinyallerin birçoğu göz ardı edildi çünkü, o dönemde Ak Parti Batı’yla yaşadığı sürtüşmelere rağmen AB üyeliğini ve ABD ile pragmatik ilişkileri öne çıkardı.

Ancak Ak Parti’nin sekiz yıllık iktidarı boyunca partinin söylemleri çoğunluğun görüşlerini önemli oranda şekillendirdi. Türklerin yüzde 90’ından fazlası yabancı dil bilmiyor ve haber almak için Ak Parti tarafından gözü korkutulan ya da kontrol edilen Türkçe basın-yayın organlarına güveniyor.

Ak Parti’nin Batı karşıtı söylemleri, bugün gün yüzüne çıkmaya başlayan dış politika hedeflerinin sinyalini de vermişti. Türkiye NATO üyesi olarak kalsa bile Batı’dan uzaklaşmaya devam edecek. Ak Parti, uluslararası kamuoyunun talepleri karşısında Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’den, İran Devlet Başkanı Mahmud Ahmedinejad’a kadar İslamcı liderleri korumaya devam edecek.

ÜMİT HALA VAR

Ancak hala ümit var. Savaş sonrası Çekoslovakya siyasetinin saatine göre, Türkiye şu an 1947 yılını yaşıyor. Parti hala ülke üzerinde tam kontrole sahip değil. Türkiye hala çok partili bir demokrasi ve son seçimlerdeki rakamlara bakıldığında, seçmenin sadece üçte biri Ak Parti’yi destekliyor.

Laik Cumhuriyet Halk Partisi, daha önce ne Ak Parti tabanındaki örgütlenmeye ne de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Batı karşıtı popülizmine yanıt verebiliyordu. Ama şimdi partinin başında karizmatik bir sosyal demokrat olan gerçek bir lider var: Kemal Kılıçdaroğlu. Özellikle ABD ve diğerleri seslerini yükseltirse, uluslararası baskı, Ak Parti’nin bazı hedeflerine engel olabilir.

Ancak halen birçok liberal Türk kendi siyasi başarısızlıklarını görmeyi reddediyor. Liberaller halen, saçma bir şekilde, Avrupalı ve ABD’li liderlerin Ak Parti’yi iktidara getirdiğini düşünüyor. 2011’deki seçimlerde güç kazanmak için, İslamcı olmayan grupların tabana dönmesi gerekiyor. Bu arada, Batı da seçimlerin özgür ve adil yapılmasını sağlayarak demokrasinin yanında durmalı.

Ya liberaller şimdi bir araya gelecek, ya da saat 1948’e doğru ilerleyecek."



Bu haber 711 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,986 µs