En Sıcak Konular

Derin devlet ve PKK ilişkisi

2 Ağustos 2010 15:40 tsi
Derin devlet ve PKK ilişkisi "Derin devlet, birçok yere elemanlarını yerleştirmiş. İmralı’da kontrol edilen Öcalan PKK’nin içinde tek adam değil. Öcalan çizgisinde olan başka unsurlar da var."

Taraf Gazetesinden Neşe Düzel'in Kürt solunun en önemli isimlerinden biri olan Kemal Burkay ile röportajından ilgili kısım.

...

Kürtler anayasa değişikliğinde ikiye bölündüler. HAKPAR, KADEP referanduma evet diyor, BDP hayır diyor. Kürtler niye bölündüler?

Kürtler yeni bölünmediler. Bütün Kürtler PKK gibi düşünmüyorlar. Önemli bir kısmı AK Parti’ye oy veriyor.

BDP’nin politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Neden referandumu boykot ediyor? Anayasa değişikliğinin reddedilmesinin Kürtlere nasıl bir yarar sağlayacağını umuyor? Demokrasi açısından nasıl bir fayda getireceğini düşünüyor?

BDP’nin bu tutumunu çok yanlış. Zaten BDP’nin politikalarında mantık aramak biraz zordur. Açılım sürecinde de gereken desteği vermediler. Elbette bu anayasa değişikliği çok yetersiz, geniş kapsamlı bir demokratik anayasa yapılmalıydı ama gene de bu paket cunta anayasasını bir parçasıyla değiştiriyor... Yüksek yargının vesayetini sınırlandırıyor. 12 Eylül cuntasını soruşturma ve ondan hesap sorma imkânını veriyor. Bu değişikliğe destek vermemek yanlıştır. BDP, MHP ve CHP gibi statükocu güçlerin yanına düşüyor. BDP’nin bu politikası Kürt halkının çıkarlarına uygun değil. Hatta parti olarak kendi çıkarına bile uygun değil. Hatta parti kapatmayı zorlaştıran maddeye bile destek vermediler. Bu madde Meclis’ten geçemedi. Barış Demokrasi Partisi baltayı kendi ayağına vurdu.

BDP neden böyle bir politika izliyor sizce?

Dağdaki silahlı güç çok etkili, ürkütücü ve kontrol edici. Mesela Kürt sorununun çözümünde Öcalan’ı muhatap gösterdiler. Bunu sık sık yaptılar. Öcalan İmralı’da özgür değil ki! İmralı, Genelkurmay tarafından kontrol edilen bir yer. Öcalan’ın Genelkurmay’a rağmen İmralı’dan örgütünü yönetmesi, talimatlar göndermesi mümkün değil. Dolayısıyla onun, İmralı’dan gönderdiği buyruk ve talimatların Kürt halkından, demokrasiden ve değişimden yana olması da mümkün değil. Öcalan’ı İmralı’ya koyan güçler, zaten onun vasıtasıyla Kürt hareketini ve PKK’yı yönlendirmeyi planladılar. Öcalan da yakalandığı gün, ‘Fırsat verilirse hizmete hazırım’ dedi. Öcalan ve PKK vasıtasıyla kendi çıkarlarına ters bir yöne, yanlışa yönlendirilenler sadece Kürtler değil. Bu devam eden savaş Türklerin yararına mıdır? Bu savaş her iki halkın da yararına değil.

Kürtler, referandumda nasıl oy verecekler?

Kürtlerin büyük bir kesimi BDP’nin tabanı değil. BDP’nin dışındaki Kürtlerin ezici çoğunluğu evet oyu verecek. BDP’nin tabanı ise boykot kampanyasından etkilenecek. Bir kısmı makul bulmasa bile hainlikle suçlanmaktan korkacak. Bir kesim ise her şeye rağmen oyunu kullanacak. BDP içinde yönetici düzeyinde boykota itirazlar duyuldu. Ahmet Türk, ‘bunu kitleye anlatamayız’ dedi. Böyle pek çok insan var. Zaten o yüzden BDP boykot kararı aldı.

Hayır deme kararı alsalardı ne değişirdi?

Sandığa giden adamı kontrol etmek zordur. Orada vicdanıyla baş başa kalır. Önemli bir kesim vicdanının sesini dinleyip evet diyebilirdi. Bu yüzden, kitleyi denetleyebilmek için boykot kararı aldılar.

PKK son dönemde saldırılarını yoğunlaştırdı. Ordu PKK saldırıları karşısında savunmasız gözüküyor, büyük kayıplar veriyor. Bu saldırılar nasıl gelişecek? Hangi noktaya kadar yükselecek?

Şunu tespit etmek lazım. Öcalan, İmralı’ya konduğu zaman devletle arasında bir uzlaşı oldu. ‘Size hizmet edeceğim’ dedi ve canına dokunmadılar, hayatını bağışladılar. Mesela Öcalan silahları 4,5 yıl susturdu. PKK buna uydu. Öcalan, PKK’nın adını da değiştirdi, KONGRA-GEL yaptı. PKK’nın programını bile değiştirdi. PKK buna gene uydu. Daha önce bağımsız Kürdistan istiyordu. Sadece bağımsız Kürdistan’ı değil, federasyonu bile bıraktı, demokratik cumhuriyeti ve Kemalizm’i över oldu. Üniter devleti savundu. PKK bunu da takip etti.

Sadece PKK değil büyük kitleler de onu takip etti. Sizce bu nasıl mümkün oldu?

Öcalan bir şeyh halini almıştı. Daha Suriye’de olduğu dönemde bir puta dönüştürülmüştü. Humeyni’yi, Saddam’ı, Hafız Esat’ı putlaştıran ve günün 24 saati çalışan parti mekanizması ve ideolojik propagandanın benzeri PKK içinde de çalıştı. Öcalan en çok Saddam’ı ve Hafız Esad’ı taklit etti. Hatta onların, ‘kanımız, canımızla seninleyiz’ gibi sloganlarını bile aldı. Ayrıca devlet PKK’yle sözde çatışır göründü.

Aslında çatışmıyor mu?

Gerçekte şu oluyor. Devlet, Kürt hareketinde PKK’nin tek örgüt olarak kalması ve diğer Kürt örgütlerinin sesinin duyulmaması ve silinmesi, Öcalan’nın PKK’nin lideri olarak kalması için ne lazımsa yaptı ve yapmakta. Zira devlet Öcalan vasıtasıyla PKK’ye, PKK vasıtasıyla da Kürt hareketine yön vermeye çalışıyor. Öcalan’a ve izlenen politikalara ters düşenlerin hepsi ya tasfiye edildiler, ya kaçtılar ya da öldürüldüler.

Öcalan’a rağmen mi oldu bunlar?

PKK’nin içinde bir muhalefete ve alternatifin oluşmasına, sadece Öcalan değil, derin devlet de izin vermiyor. Çünkü o zaman kontrol edemeyecek. Mesela Hikmet Fidan muhalefet etmek istedi, yeni bir örgütlenmeye gitmek istedi ve öldürüldü. Nizamettin Taş ve arkadaşları, PKK’nin önemli komutanlarıydı. Öcalan’ın İmralı sürecindeki politikalarına, ‘bunlar Kürt halkının çıkarına değil’ diye karşı çıktılar ve örgütten ayrıldılar. Ama soyutlandılar. Şemdin Sakık en önemli komutanlarıydı, kaçtı. Gördünüz nasıl etkisiz hale getirildi.

PKK saldırıları niye arttı peki sizce son dönemde?

Bu saldırıların acaba hepsini PKK mi kararlaştırıyor? Ya da bu saldırılar PKK’nin hangi odağında kararlaştırılıyor? PKK vasıtasıyla olsun, olmasın, bu eylemlerin büyük bir kısmı derin devletin eylemleridir. Zaten bazen bizzat yapıp, PKK’ya mal eder. Reşadiye böyle bir eylemdir mesela.

Hemen her saldırıyı Kandil üstleniyor. Kandil niye her eylemi üstleniyor?

Üstlenmeye mecbur. Bu şiddet olaylarının hepsini PKK saldırıları olarak göstermek yanlış. Bazı eylemler var ki, bizzat Ergenekon mu, kontrgerilla mı ya da JİTEM mi yaptı belli değil. Mesela Bugün gazetesinin ortaya çıkardığı Heron olayı... Geçmişte de böyle çok olay oldu. Şırnak civarında bir minibüs yakılmış ve on bir kişi ölmüştü. Bunu PKK’nin yapmadığı anlaşıldı. Tabii, PKK içinde de bir sürü ağ kurulmuş.

Ne tür ağlar bunlar?

Derin devlet, birçok yere elemanlarını yerleştirmiş. İmralı’da kontrol edilen Öcalan PKK’nin içinde tek adam değil. Öcalan çizgisinde olan başka unsurlar da var. İsmini, programını bile bırakan, silahları tümden susturmak isteyen PKK neden silahları tümden susturamadı? Neden Türk medyası ve politikacılar bunun üzerinde durmuyorlar? Neden Öcalan yakalandıktan sonra silahları susturduğu halde, ‘bir zemin hazırlansın, insanların hepsi gelip silahlarını teslim etsin’ dediği halde ve PKK de bunu kabul ettiği halde, bu niye yapılmadı?

Niye yapılmadı sizce?

PKK silahı tümden bırakmak ve dağdan inmek istiyordu. Öcalan, ‘Bana imkan verin dağdakilerin hepsi silahlarını bıraksınlar’ dedi. İmkan dediği geniş kapsamlı bir aftı. Dağdan inen adam hapse girmemeli. 20-30 yıla mahkum olmamalı. Öyle değil mi? Nitekim bunu kanıtlamak için barış grupları gönderdiler. Ama bunlar tutuklandı ve cezalara çarptırıldılar. Çünkü derin devlet PKK’nin silah bırakmasını istemedi. Düşünün...

Evet...

Düşünün... PKK silahları susturmuştu. Öcalan’la temas halindeler. ‘Bunlar, gelsinler, teslim olsunlar’ demiyorlar da, ‘Bu güçleri Güney’e geçirin’ diyorlar. Çünkü militarist rejimin orada da hesapları var. Güney’deki Kürt özerk bölgesine müdahale etmek için PKK’yi kullanacak. Nitekim, PKK saldırıları 2004’ten itibaren birden tekrar canlandırıldı. Öcalan, savaş edebiyatı yapmaya başladı. PKK’nın adı tekrar geri verildi. Çünkü AB sürecinde ve AK Parti iktidarında rejim kendisini tehlikede gördü. Zaten Ayışığı gibi bir sürü cunta girişiminin yapıldığı da Ergenekon davasıyla ortaya çıktı. Arkasından da Öcalan vasıtasıyla PKK hareketlendirildi. Dikkat edin... Ne zaman demokratik gelişme olsa sınır karakolları baskınlara uğruyor.

Sizce amaç nedir?

Amaç, AB sürecini sabote etmek, AK Parti’yi hükümet edemez duruma düşürmek ve bir cunta gerekçesi yaratmak. Derin devlet 2004’ten beri, PKK’yi hareketlendirerek bir oyunun içine girdi. Bugünkü eylemler, saldırılar bu gerilim politikasının sonuçlarıdır. Kamuoyunu kışkırtmak için bunlara ihtiyaç var. Bunlar, AB’nin demokrasi denilen şerrinden Türkiye’yi korumak, militarizmi sürdürmek, AK Parti’yi iktidardan göndermek için Kürt ve Türkleri feda ederler. Ama bunu yaparken, Türk ordusunu da gülünç durumlara düşürüyorlar.

PKK’nın bugün hedefi ne?

PKK’nin politikaları hep şaşkındır. Çünkü PKK baştan beri bağımlıdır. Öcalan, ilk kuruluş aşamasında devlet tarafından yönlendirildiğini kendisi söylüyor. ‘PKK’yı kurduk, ekmeğimizi, silahımızı devlet verdi, korunmamızı devlet sağladı’ diyor. Şam’dayken de derin devletin eli hiç PKK’nin içinden çıkmadı. Dolayısıyla asıl aktör PKK değil, PKK’nin politikalarına yön veren derin devlettir. PKK’nin çıkmazı da budur. Genel olarak şu yanlış yapılıyor. Bu yanlışı liberal aydınlar da yapıyor. PKK sanki çok bağımsız, gerçekten belli bir programı, projesi var ve ona uygun davranıyor gibi değerlendiriliyor. Oysa PKK’nın politikaları devamlı değişti.

PKK’nın şimdiki politikası ne?

Mesela son 2, 3 yıldır, ne bağımsızlık, ne federasyon ne de özerklik istiyorlardı. ‘Demokratik cumhuriyet’ diyorlardı. Bunu Demirel de söylüyor. PKK 2004’ten sonra tekrar hareketlendiği zaman, kendisine yol gösteren adamlar ‘böyle olmaz’ dediler. ‘Bu adam hiçbir şey istemiyor. O zaman niye savaşıyor, dağda ne işi var?’ deniliyor. ‘Sen iyisi mi demokratik özerklik diye bir şey ortaya at’ dediler. Nitekim bir ara Öcalan demokratik konfederasyon diye şey ortaya attı. Zaten Öcalan her altı ayda bir yeni bir hedef, proje ortaya atar ve PKK ve legal partinin başındakiler gözü kapalı ona uyar. Bu, Kürtler açısından bir trajedidir. Bu, bir kurt kapanıdır.

Bu kurt kapanına sadece Kürtler mi düştü?

Hayır, Türkler de düştü. Bu kirli savaş Türk halkının da yararına değil. Şehit ve terör edebiyatıyla bu savaşı sürdürenler Türk halkını da aldatıyorlar. Militarizmin kendi çıkarı için sürdürdüğü bir oyun bu. Yoksa PKK olayını bitirmek kolay. Savaştan beslenen derin devlet ve CHP ve MHP içindeki statükocu güçler, ayrıca uyuşturucu ve silah tüccarları engel olmasalar PKK silahı bırakır. Öcalan’ı yönetenler savaşı bitirelim deseler ya da Öcalan sivil bir cezaevinde olsa ve hükümet Öcalan’a hâkim olabilse ve Öcalan tehdit altında olmasa O, bu savaşın bitmesini ister. Öcalan, hayatından korkuyor. Ben onu çok iyi, yakından tanıyorum.

YARIN: Öcalan’a telefonda ne sordu? Esat’ı birlikte ziyaret ettiklerinde ne konuştular? Ateşkes için Talabani ne dedi? Savaş PKK’nın çıkarına mı? PKK savaşı niye bırakamıyor? Silahlar ne zaman susar? Kürtler referandumda ne der?



Bu haber 2,888 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,563 µs