En Sıcak Konular

Değişen dünya değişmeyen ordu

22 Temmuz 2010 12:06 tsi
Değişen dünya değişmeyen ordu "Bir ordu, reel gücü kadar imaj gücünü de önemsemediği müddetçe güçlü bir ordu haline gelemiyor... Her şey değişirken, değişmeyen askeri söylemlerle daha ne kadar gider bilinmez."

Yazımın hemen başında belirteyim ki bu satırların yazarı bir ordu karşıtı değildir; halkı askerlikten soğutma amacı gütmemektedir; terörü bitirmek için ordu silah bıraksın türünden çağrılara itibar etmemektedir; orduyu bir kalemde darbecilikle itham eden, alternatif ordu arayışlarına girenlerden değildir. Aksine 'güçlü ordu güçlü Türkiye' sloganını her şeye rağmen destekleyen; senelerce askeri kurumlarda ders veren ve hatta zamanında Hakkı Devrim'in bir yazısında (yazıyı tam okumadığından ya da anlayamadığından olsa gerek) TSK'nın sözcüsü olarak nitelendirdiği kişilerden biridir. Bu yazıyı Çukurca'dan gelen şehit haberlerinin yaktığı yüreğimle de yazmadım. Bir süredir dünyada neler olup bitiyor, askerlik konsepti nasıl bir değişim geçiriyor, toplumla ordular arasında nasıl bir ilişki doğuyor konusunu ele almak istiyordum. Profesyonel birlik konusu
gündeme gelince de çok özet bir şeyler yazmak ihtiyacını duydum.

1- Askeri kurumlar yani kısaca ordu kavramı, son derece ulusal bir çağrışım yapsa da özünde tarihin başından bu yana farklı ulusallıkları bir arada barındıran, ittifak ilişkilerine açık bir yapıya sahiptir. Bir tehlike anında ittifak içerisindeki ülkelerin askerleri bir araya gelerek ortak düşmana karşı savaşır ve zaferi de mağlubiyeti de birlikte paylaşırlar. Bu bakımdan ittifak içerisindeki askeri yapıların birlikte eğitim yapması, ortak komuta altında savaşabilmesi, istihbarat paylaşımında bulunabilmesi gibi konular çok önemlidir. Bu neredeyse bir akrabalık ilişkisidir ve devletlerin ekonomik, siyasi, kültürel ilişkilerini de etkileyen sonuçlar yaratır. Bu nedenledir ki, ittifak içerisinde bir unsurda değişim başladığı zaman bu, ittifakın diğer üyelerine de ister istemez sirayet eder. Aynı yapı içerisinde bir yanda yetişmiş gönüllü profesyoneller savaşırken, diğer yanda acemiliğini yeni bitirmiş gençlerin bulunması ittifakın verimliliğini de düşüren bir faktör haline gelir. Örneğin NATO böyle bir ittifaktır ve üyelerinin neredeyse tamamı zorunlu askerlik hizmetini kaldırarak profesyonel orduya geçmiştir. Zorunlu askerliği kaldırmayan ülkelerde de genellikle askerliğini vicdani nedenlerle yapmayanlara sivil hizmet seçeneği sunulmaktadır. Avrupa Konseyi üyesi 46 ülkeden yalnızca Azerbaycan ve Türkiye'de alternatif sistemler bulunmuyor. Kısaca tüm dünyada askerlik konusu bir zorunluluk olmaktan çıkarılarak, bir gönüllük haline dönüşüyor.

2- 20. yüzyıl bir savaşlar yüzyılı olduğu gibi bir savaş karşıtlığı yüzyılı olarak da şekillendi. Vietnam Savaşı bu anlamda milattı. Savaşın ve askerliğin kutsandığı bir düşünce dünyasından, savaşçıların neredeyse lanetlendiği (özellikle Batı dünyasında) bir döneme girildiği ve savaşın Doğu, barışın ise Batı ile özdeşleştiği bir imaj çağında yaşamaya başladık. ABD bile dünyanın en savaşçı devleti olmasına rağmen savaşlarına daha iyi bir barışa ulaşma idealini eklemek durumunda kaldı. Bu arada dünyanın en savaşçı ülkesinde zorunlu askerlik hizmeti 1973'te kaldırıldı.

3- Askerlik hizmetinin yapısı yalnızca ittifak halinde olduğunuz ülkelerdeki değişimlerden değil, karşınıza aldığınız, belki savaştığınız aktörlerin yapısındaki değişimden de etkilenmekte. Kara savaşlarının egemen olduğu bir yüzyılın askeri yapısıyla, füzelerle, havadan insansız uçaklarla sürdürülen savaşların askeri yapısı ister istemez birbirinden farklılaşıyor. Düşmanınız kimse ona göre bir savaş kurgusu yapıyor ve ona göre bir askeri güce ihtiyaç duyuyorsunuz. NATO'nun ve Türkiye'nin düşman konseptinde önemli bir değişim olduğu aşikar. Teröristle savaşmak için de, büyük bir kara ordusu ile savaşmak için de aynı tip bir yapı kullanıyorsanız burada bir hata var demektir. Nitekim son dönemlerde teröre karşı uzman birliklerin oluşturulması bazı yeni ihtiyaçların doğduğunu gösteriyor. Buna karşı oldukça uzun ve zorunlu askerlik hizmetinin sürdürülmesi konusunda da hala 'teröristlerin varlığı' öne sürülüyor. Bugünkü ordu, terörist için değil başka bir şey içinse, bunun da açıkça ifade edilmesi gerekli diye düşünüyorum.

4- Medya çağında yaşadığımız ve gerçekler üzerinden değil üretilmiş gerçeklikler üzerinden konuştuğumuz reddedilemez bir durum. 'Bir savaşı kazanmak için CNN'in kazandığınızı ilan etmesi gerekiyor' sözü hiç de yabana atılır gibi değil. Bir ordu, reel gücü kadar imaj gücünü de önemsemediği müddetçe güçlü bir ordu haline gelemiyor. Her gün TSK ile ilgili yeni bir haber çıkması bıktırıcı olduğu gibi güven de sarsıcı. Her şey değişirken, değişmeyen askeri söylemlerle daha ne kadar gider bilinmez.

Deniz Ülke Arıboğan / Akşam



Bu haber 757 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,528 µs