Akıncılar | " /> Akıncılar | "/>

En Sıcak Konular

Osmanlı'nın hudut birlikleri: Akıncılar

18 Temmuz 2010 09:35 tsi
Osmanlı'nın hudut birlikleri: Akıncılar 

Sınırlarımızı korumak için özel birlikler kuruluyor. Osmanlı döneminde hudut birliklerimiz efsanevi akıncılardı.

Osmanlı döneminde hudut birlikleri düşmana korku veren ve durdurulamayan efsanevi akıncılardı
 
Sınırlarımızı korumak için özel birlikler kuruluyor. Osmanlı döneminde hudut birliklerimiz efsanevi akıncılardı. Ancak bunların günümüzden en önemli farkları şimdi kurulması düşünülen birlikler müdafaaya yönelikken, akıncıların taarruz kuvvetleri olmalarıydı.

ÖNCÜ BİRLİKLER

Akıncılar, Rumeli'de serhat boylarına yakın yerlerde otururlar ve zaman zaman düşman topraklarına akınlar yaparlardı. Akıncılar güçlü ve genç yiğitlerden seçilirdi. Akıncı adayı ocağa girebilmek için kendine güvenilir birini kefil göstermek mecburiyetinde idi.

Mihaloğulları, Evrenosoğulları, Turahanoğulları ve Malkoçoğulları gibi meş­hur akıncı aileleri vardı. Mihaloğulları Sofya'da, Evrenosoğulları Arnavutluk ve Yunanistan'da, Malkoçoğulları Silistre civarında, Turahanoğulları ise Mora'da bulunurlardı. Akıncılar da bu akıncı ailelerinin adıyla anılırlardı. Bu akıncı ailelerinin emri altındaki akıncılar Rumeli'deki ilk fetihleri yapan birliklerdi.

Akıncılara, vergi muafiyetinin dışında herhangi bir ücret, silah ve teçhizat verilmiyordu. Akıncılar, savaş sırasında ele geçirdikleri ganimetlerle geçiniyorlardı. Silahları genelde kısa kılıç, bozdoğan denen topuz, zırh, kalkan ve mızraktan, çok ender olarak da yay ve oktan oluşuyordu. Akıncıların en önemli silahları özel olarak yetiştirilmiş atlarıydı. Her akıncının bir de yedek atı vardı.

Sefer zamanı akıncılar padişahın çağrısı üzerine kendi komutanlarının emri altında, belirlenen toplanma yerlerine gelirlerdi. Saldırılacak ülkeye ilk olarak akıncılar gönderilirdi. Akıncılar ordunun öncü birlikleriydiler. Genelde ordudan iki üç günlük mesafede önden giderlerdi. Akıncılar düşman topraklarında keşif faaliyetlerinde bulunurlar, ordunun geçeceği yol, geçit ve köprüleri emniyete alırlardı. Yaka­ladıkları esirlerden aldıkları bilgilerle orduya istihbarat sağlarlardı.

DÜŞMANIN KORKULU RÜYASI

Akıncılar girdikleri ülkelerde küçük gruplara ayrı­larak yağma ve tahrip faaliyetlerinde bulunurlardı. On bin kişilik bir akıncı birliği beşer kişilik iki bin vurucu tim hâlinde düşman ülke­sine girerek, her tarafı tahrip edip, korku salardı. Küçük bir­likler hâlinde oldukları için yakalanmaları ve engellenmeleri de kolay değildi.

Fatih döneminde Venedik'le savaşılırken akıncılar Tagliamento ve İsonzo nehirleri arasındaki ovaları bir ateş denizine çevirip, İstirya Alpleri'ne kadar her yerde korku ve dehşet salmışlardı. Akıncılar temas ettikleri tüm ülkeleri ateş ve kılıçla harap ederlerdi. Akıncılara direnmek neredeyse mümkün değildi. Asla düzenli bir mücadeleye girişmezler, med-cezir gibi gidip gelirlerdi.

16. Yüzyıl'ın sonlarından itibaren Avrupa'da askeri sis­temde bazı tarihçiler tarafından "askeri devrim" diye adlandırılan değişiklikler meydana geldi. Tüfeğin kullanılışlı hâle gelmesiyle, dikdörtgen hâlinde oluştu­rulmuş kontramarş taktiği izleyen tüfekli piyade birlikleri mu­harebelerde ateş gücü üstünlükleriyle çok etkili oldular. Yeni askeri sistem gereği ok ve kılıçla savaşan süvarinin yerini tü­fekli piyade aldı. Osmanlı ordusunun ağırlığını teşkil eden Tımarlı Sipahiler ve akıncılar Avusturya piyadesi karşısında etkisiz kaldılar. Bu yüzden zamanla akıncı ve Tımarlı Sipahi birliklerinin yerini Saruca-Sekban adı verilen tüfekli piyade birlikleri aldı.

BEKÂR ASKERLER

Terörle mücadelede kurulacak olan özel birliklere alınacak kişilerin bekar olmalarına öncelik verilecek. Osmanlı döneminde de profesyonel askerliğin en önemli şartı askerlerin evlenmemeleriydi.

Yeniçeri ocağında görev yapanların evlenmeleri yasaktı. Bu kural, yeniçerilerin niteliğine ve ruhuna tamamen uygundu. Varlığının ve sürekliliğinin, manevî kuvvetinin ve gücünün ilk ve vazgeçilmez şartı idi. Ailenin getirdiği ve insanı topluma bağlayan tüm sorumluluklardan ve taleplerden uzak olduklarından dolayı yalnızca kendileri ve tek efendileri olan padişah, bağımsızlıkları ve gururları, şan ve şöhretleri için yaşarlardı.

Yeniçeriler kendilerine yapılan ve oda adı verilen kışlalarda hayatlarını sürdürürlerdi. Yeniçeriler bölükbaşı, yayabaşı veya ocak zabitliğine yükselmeyince evlenemezlerdi. Bu kural 16. Yüzyıl'ın başlarında bozuldu. Yavuz Sultan dönemi vezir ve veziriazamlarından Yunus Paşa'nın yeniçeri ocağında bulunan kardeşi evlenmek için ağabeyi vasıtasıyla sultana müracaat etti ancak kabul edilmedi. Fakat Yunus Paşa daha sonra bir yolunu bulup Yavuz'u ikna ederek kardeşini evlendirdi.

16. Yüzyıl'ın sonlarından itibaren yeniçerilerin evlenmeleri yaygınlık kazandı. Evli yeniçeriler bekâr olanlardan kıyafetleri ile ayrılıyorlardı. Gösterişli bir kemerle bir arada tutulan daha uzun ve daha değerli bir kaftan giyiyorlardı. Daha büyük itibarın göstergesi olarak da silahların yerine uzun bir asa taşırlardı.

Yeniçerilerin evlenmeleriyle seferler sırasında hayatlarını kaybeden babalarının yerine kullanılabilecek kadar çok sayıda ve yaşta oğullarından oluşan yeni bir grup ortaya çıktı. Yeniçeri çocuklarının ocağa alınmalarıyla bu kurumun asıl karakteri değişti.

Erhan Afyoncu - Bugün

 

 



Bu haber 1,626 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,802 µs