En Sıcak Konular

'Büyük fotoğraf kaygı uyandırmıyor'

14 Temmuz 2010 09:35 tsi
'Büyük fotoğraf kaygı uyandırmıyor' ABD Büyükelçisi'nden gider ayak mesaj bombardımanı...

Önümüzdeki ayın başında Ankara’daki görevinden ayrılacak olan ABD’nin Ankara’daki Büyükelçisi James Jeffrey Hürriyet gazetesinden Sedat Ergin'e verdiği veda mülakatında Türkiye’de görev yaptığı iki yılın muhasebesini yaptı. Ergin'in röportajından ilgili kısımlar:

Önceki görevlerinizden ayrılırken Türkiye’nin yönüyle ilgili bir tartışma yoktu. Ama bugün Türkiye’nin eksen değişikliği üzerinde odaklanan bir tartışmanın sürdüğünü görüyoruz. Siz bu tartışmaya nasıl bakıyorsunuz. Bu konuda kaygılarınız var mı?

Önce, söylediklerinize karşı görüş belirtmek isterim. 1980’lerde de Türkiye ile ilgili büyük tartışmalar vardı. Özellikle 1980’li yıllarda askeri darbe ve 1982 Anayasası sonrasında demokratik sistemin güçlenip güçlenemeyeceği tartışılıyordu. 1990’lu yıllarda finans sektörü, bankacılık sistemi, dış borç, iç borç, hükümet bütçesi açısından Türkiye’nin kendisini disipline edip edemeyeceğiyle ilgili tartışmalar vardı. Türkiye’nin ekonomik açıdan bugün Yunanistan’da gördüğümüz gibi bir noktaya kayabileceği yolunda korkular vardı. Ama oraya doğru gitmedi Türkiye. O yıllarda da bütün bu sorular vardı. Bugüne geldiğimizde, Başkan Obama’nın sözleriyle ifade edersek, küresel değerlerle bütünleşmede Müslüman çoğunluğu olan diğer ülkelerle kıyasladığınızda hepsinin çok ilerisinde bir başarı sergileyen bir ülke Türkiye. Bu trend devam edecektir. Yönelimiyle ilgili sorulara gelince, 60’lardaki De Gaulle’ün Fransa’sı hatırlanabilir. O yıllarda da Fransa’nın Batı dünyasının dışına çıktığı değil, aldığı tutumların uluslararası camianın bazı temel çıkarlarına ne ölçüde meydan okuduğu sorusu tartışılıyordu.

Türkiye’nin Başbakan Erdoğan’ın liderliği altında De Gaulle’cü bir çizgiye kaydığını mı söylemek istiyorsunuz...

Hayır... Böyle bir manşetten kaçınmak isterim. Bu benzetmeyi yapmamın nedeni, o yıllarda hiç kimsenin Fransa’nın Batı’nın bir parçası olduğu gerçeğini sorgulamadığı hususunun altını çizmek içindir. Ancak Türkiye’de pek çok insan bu konuda kuşku duyabilir. Bu onların hakkıdır da... Türkiye demokratik bir ülke, medyada muhalif sesler dile getiriliyor. Geçen hafta da görüldüğü gibi bağımsız kararlar alabildiğini gösteren bağımsız bir yargısı var. Çeşitliliğe sahip, açık bir toplum... Çok iyi eğitim görmüş insanlar var, belki herkes değil ama pek çok insan bu kategoriye giriyor. Bu nedenle büyük fotoğraf üzerinde çok kaygı duymuyoruz.

PKK’ya karşı hava sahasını boşaltıyoruz

Başbakan Erdoğan, Toronto dönüşü Türkiye ile ABD arasındaki işbirliğinin istihbarat paylaşımının ötesine geçeceğini söyledi. Bu sözlerinden daha ileri bir askeri işbirliğine geçileceği anlaşıldı. Bunu açabilir misiniz?

Biz PKK’yı El Kaide gibi ortak bir düşman olarak görüyoruz. İkincisi, 2007’den beri Türkiye’nin PKK’ya karşı askeri harekâtlarını kolaylaştırma çabası içindeyiz. Bu yalnızca istihbarat paylaşımı değil predatörler gibi doğrudan istihbarat toplanmasını da içeriyor. Ek olarak, hava sahasının kullanımında işbirliği yapıyoruz, Irak’ta hava sahasını boşaltıyoruz. (Türk uçaklarının operasyonları için. S.E.) Bu çok karmaşık bir süreç. Son haftalarda bunu daha süratli bir şekilde yapabilmek için yoğun bir mesai içinde olduk. Aynı zamanda operasyonların daha sık yapılmasını mümkün kılacak bir çalışma içindeyiz. Bütün bunları Türk hükümetinin başvurusu üzerine yapıyoruz. Aynı zamanda Türkiye’nin Kuzey Irak’ta değişik platformlar (harekât sistemleri/araçları) kullanması konusuna bakıyoruz. Platform meselesinin ayrıntılarına giremem. Çünkü bu düşmanın kullanabileceği taktik bir bilgidir.

Basında Kuzey Irak’ta helikopter gibi değişik hava araçlarının girişine hava koridoru açtığınız, bu konuda esnek davrandığınız yazıldı.

Ayrıntıya giremem, ancak platformları ve esnekliğimizi genişlettik. Ayrıca, işbirliğini ileri götürecek yeni yollara bakıyoruz, Iraklılarla üçlü süreç gibi... Avrupa ülkeleri nezdinde ROJ TV gibi konulardaki girişimlerimizi artırdık. Türkiye’ye başka hangi şekillerde yardımcı olabileceğimize, örneğin yeni silah platformları konusuna da bakıyoruz. Buna karşılık her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğu gerçeğiyle de karşılaşıyoruz. Örneğin, 87 senatörün Başkan Obama’ya mektup yazıp IHH’den şikâyetçi olduğunu, ayrıca yönetimin aldığı tutumu da eleştirdiğini okumuşsunuzdur. Türkiye’ye mümkün olduğu kadar yardım etmeye çalışıyoruz ama Kongre ile de çalışmak durumundayız.

O oylamadan mutsuz kadar mutsuz

Türkiye’nin BM’de İran’a yaptırım kararına aleyhte oy kullanmasından sonra ABD Yönetimi’nin Türkiye’ye misilleme yapacağı yolunda pek çok spekülasyon yapıldı. Bu spekülasyonlara nasıl bakılmalı?

Şöyle bakılması gerekir: Bunlar ABD’nin ruhunu ve Başkan Obama’nın bakışını anlamayan spekülasyonlardır. Ama Başkan Obama, bu oydan dolayı mutsuz.

Ne kadar mutsuz?

Mutsuz kadar mutsuz. Bir Amerikan başkanı mutsuz olduğu zaman mutsuzdur. Bunu Toronto’da Başbakan Erdoğan’a bir kez daha iletti. Ama Başkan Obama’nın geçenlerde İtalyan gazetesine verdiği demecine bakarsanız, Türkiye ile ilişkilere ve Türkiye’nin rolüne verdiği önemi de görürsünüz.

Çatışmayı önlemede başarılı olamadık

Mavi Marmara yola çıkarken, İsrail de bu gemiyi karasularına sokmayacağını açıklamıştı. Krizin geldiği ortadaydı. Obama yönetimi, bu trajediyi önleyebilmek için bir şey yapamaz mıydı?
m Olayın öncesindeki günler ve haftalar içinde ABD, Türkiye ve İsrail arasında çok önemli temaslar gerçekleştirildi. Bu trajediye tam olarak neyin yol açtığı bizim için açıklık kazanmış değil. Bunun Türklerle İsrailliler açısından da çok net olduğunu zannetmiyorum.

Siz ABD tarafı olarak Türk muhataplarınıza gemilerin İsrail sularına girmemesi konusunda bir telkinde bulunmadınız mı?

Muhtemel bir çatışmayı önleyebilmek düşüncesiyle bütün taraflarla çok etraflı görüşmelerde bulunduk. Ama başarılı olamadık.

Türk-İsrail ilişkileri çok sorunlu görünüyor. Başkan Obama, Başbakan Erdoğan’a bu konuda hangi mesajı verdi?

Bu konu Toronto’da gündeme geldi. Başkan Obama, İsrail Başbakanı Netanyahu ile de görüştü bu konuyu. Her şeyden önce Mavi Marmara’da ölen Türk vatandaşları için Türk halkının üzüntülerini paylaşıyoruz, hükümetin ve halkın görüşlerini anlıyoruz. İkincisi, tam şeffaf, tarafsız, hızlı bir soruşturmanın yapılmasını istiyoruz. Şu anki tek soruşturma İsrail tarafından yürütülüyor. Bu soruşturma söz konusu kriterleri karşılayabilir. Ama bizim duruşumuz belli: Belirttiğimiz kriterlerdeki bir soruşturmanın sonuçları belli olana kadar tutumumuzu saklı tutuyoruz. Türkiye’nin yapacağı bir soruşturmanın sonuçları da önemli olacaktır.



Bu haber 862 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,856 µs