En Sıcak Konular

Ayrılalım mı sorusu nasıl ortaya çıktı?

12 Temmuz 2010 09:26 tsi
Ayrılalım mı sorusu nasıl ortaya çıktı? "20 yıl Hürriyet yönetmenliği yapmış birisinin atacağı herhangi bir adım ne tesadüf ne de kendiliğinden olabileceği için..."

Hiç öyle "beyaz Türk kibriymiş" diyerek ve tersinden konuştuğu izlenimi vererek Ertuğrul Özkök kuyuya attığı taşı hafifletmeye çalışmasın. Özkök üslubunun en önemli unsuru budur zaten. Hazret "öyle değilmiş gibi yaparak/söyleyerek" veya "tersinden konuşarak" ya da "ben sadece bir soru attım ortaya, her şeyin konuşulmasını istiyorum yalnızca" diyerek asıl söylemek istediğini kamufle eder. Oysa bal gibi asıl düşüncesidir ortaya koyduğu.

Bu defa da öyle oldu. Özkök beklenen darbeyi vurdu. Tabii 20 yıl Hürriyet yönetmenliği yapmış birisinin atacağı herhangi bir adım ne tesadüf ne de kendiliğinden olabileceği için, bu "görüşün" geliştirilmesindeki arka plan hakkında herhangi bir şey söylenemese de, bazı sezgiler içinde olmak mümkün. Ben de onun gibi yapıp herhangi bir imada bulunmuyorum sadece masum bir düşünceyi dile getiriyorum diyeyim.

Buna rağmen olayların akışı bir arada düşünülünce ortaya çok çetrefil bir denklemin çıktığı kesindir. Öcalan bu denklemin kurulmasında çok önemli bir rol oynamıştır ve bana kalırsa oynadığı rol son derecede tehlikelidir. Niye mi?

Öcalan bir siyasal lider olarak daha dikkatle incelenmeyi gerektiriyor. Türkiye onu bir "terörist başı" diye nitelendirdi ve orada bıraktı. Bu kişinin, çok çapraşık ilişkiler yumağı olan Kürt probleminde, devletle, derin devletle olan bağını yeterince bilmiyor, irdelemiyor, görmüyor Türkiye.
Bu ihmal Öcalan'ın Atatürk hakkındaki görüşlerini, şimdi tutuklu bulunan Sarp Kuray gibi isimlerle olan ilişkisini ihmal edişimize yol açıyor. Mesela. Aynı şekilde 1990'larda derin devletin devreye girip Çiller'i teslim alırken, savaş kızışır Türkiye oluk oluk kan kaybederken Öcalan'la ne türden ilişkiler kurulduğunu hiç bilmiyoruz. Veya on küsur yıldır hapishanede bulunan bu şahıs devlet sorumluları tarafından ziyaret edildiğinde neler konuşulduğunu, neler tasarlandığını somut biçimde irdeleyen yok. Ben herhangi bir görüş öne sürmüyorum. Sadece bazı düşünce kırıntılarını ortaya koyuyorum.
Bütün bunlar alt alta yazıldığında Kürt sorununun, ayrışmacı modellerin kimin projesi olduğu konusunda da ağır ve kalın bir muğlaklık bulutu var sorunun üstünde. Doğru mu? Bana göre öyle. Şimdi birdenbire PKK şiddetinin artması salt bir tesadüf mü? Türkiye'nin İsrail'le ilişkileri zedelenmiş, Amerika'yla arasında küçük de olsa bir gerilim doğmuş, Türkiye bir referandumun eşiğinde, az sonra seçim için oy kullanacakken ansızın PKK eylemleri başlıyor. Bütün bunlar bana veya sokaktaki bir başka kişiye yönelik değil. Hepsi hükümete yönelik. O hükümetin de derin devletle, bürokrasiyle, "iyi saatte olsunlar"la ilişkileri ortada.

Tam böyle bir anda Özkök'ün yazısı tüy dikiyor.
O zaman ben o yazıyı tesadüf olarak görmem (zaten dünyada ve siyasette tesadüf yoktur). Görmediğim gibi "Öcalan ilk kez kazandı" derim.

Derim, çünkü bugüne kadar Kürtleri Türklere karşı kızıştırarak Öcalan hiçbir şey elde edemedi. Doğrudur, 40 bin kişi öldü ama ayrılıkçılık bir model olarak benimsenmedi. Herkes bunun Batı'nın yani Türklerin tepki göstermesiyle ortaya çıkacağını bilip, görüp, söylüyordu. İşte son hamleyle birlikte, demokratik açılımı, Kürt tatminsizliğini, eylemleri söz konusu ederek, kullanarak, son kışkırtmaları ve ölümleri öne sürerek nihayet olanlar oldu ve "beraber yaşamak zorunda mıyız?" şeklindeki o "çok masum" soru, "her şey konuşulsun" denilerek ortaya atıldı. Doğuyu ayaklandırmayan Öcalan Batı'da hızla dalgalar halinde yayılmasından korkulan bu son hamleyle elde etmek istediğini şimdilik kazanmış görünüyor. Kendisi için mi, başkaları adına mı, işte orasını bilmem. Ben sadece masum bir soru atıyorum ortaya ve her şey konuşulsun istiyorum.

BDP temsilcilerinin şimdi büyük bir telaş içinde kanal kanal dolaşıp "zinhar ayrılık istemiyoruz" demesi de kimseye bir şey söylemiyor mu? Diyorum ya, ben sadece her şey enine boyuna, demokratik bir cesaretle falan konuşulsun istiyorum.

Hasan Bülent Kahraman / Sabah



Bu haber 686 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,660 µs