En Sıcak Konular

Casus takasında Türkiye'nin rolü

12 Temmuz 2010 08:06 tsi
Casus takasında Türkiye'nin rolü HaberTürk yazarı Serdar Turgut'un diplomatik feraset akan yazısı...

Soğuk savaş döneminde Berlin’de yaşananlar kadar romantik olmasalar da bir başka casus başkenti olan Viyana’da Rusya ile Amerika arasında gerçekleştirilen takas da hayli heyecan vericiydi.

Ancak bu casus takasının arkasında son derece ilginç gelişmeler yatıyor ve bunların tam merkezinde de Türkiye var. Konu John Le Carre’nin “Soğuktan Gelen Casus” romanı gibi karmaşık ilişkiler içeriyor.

Dolayısıyla adım adım gitmemiz gerekiyor. (Yani casus terminolojisiyle “gerçeğe varmak için kediyi geriye doğru yürüteceğiz”.)
Haziran ayının ilk haftasında Beyaz Saray’da bir toplantı yapıldı. Başkan’ın adamları, Obama’ya yakında bir operasyonla 10 kadar Rus ajanının yakalanacağını anlattılar.

Başkan, ilgili birimleri kutladı ve casuslar yakalandıktan sonra neler yapılması gerekeceğine getirdi konuyu. New York Times’a sızdırılan bilgilere göre, Başkan, Rusya ile ilişkilerin normal gitmesini ve bunu rayından çıkarabilecek hiçbir gelişme olmamasını istiyordu.

Obama, toplantıda Amerika ile Rusya arasındaki ilişkilerin bozulması için uğraşan çevreler olduğunu, buna izin vermeyeceğini kararlılıkla ifade etti. Obama, “henüz yakalanmamış olan casusların sonradan iade edilmelerini sağlayacak kanalların Rusya ile hemen açılması” talimatını verdi.

Washington’daki bu açılıştan sonra hemen Karadeniz’e geçiyoruz.

Karadeniz ve özellikle doğusu, Amerika için şu anda en hayati görülen bölge. Yeni keşfedilmeye başlanan petrol ve doğalgaz rezervleriyle ve Avrasya’ya yönelik stratejileri uygulayabilmek açısından bölge, Amerika için çok önemli. İşin özeti, Amerika Karadeniz’i bir Amerikan gölüne dönüştürmeyi arzuluyor.

Bunu gerçekleştirebilmesi için Türkiye’nin işbirliğine ihtiyacı büyük.

Türkiye buna kolay izin vermeyeceğini, tavrıyla ve lafıyla gösterdi. Yeni Şafak Gazetesi’nden İbrahim Karagül’ün 30 Haziran tarihli mükemmel analizinden alarak, Başbakan Erdoğan’ın bu konudaki sözlerini aynen aktarıyorum:

"Türkiye'yi bazıları tümüyle ABD'nin bazıları da tümüyle Rusya'nın tarafına itmeye çalışıyor. Oysa biri en yakın müttefikimiz olan ABD, diğeri ise enerji başta olmak üzere önemli ticaret hacmimizin bulunduğu Rusya. Ben Türkiye’nin tümüyle bir tarafa itilmesine müsaade etmem. Türkiye’nin ulusal çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre hareket ederiz.”

Amerika’nın Türkiye’yi tümüyle yanına çekmek gayretleri sürerken ağustos ayında Türkiye-Rusya-Ukrayna arasında “Karadeniz ittifakı” kurulacağı öğrenildi. Amerika, Karadeniz’i kendi gölüne çevirme projesinin şimdilik rafa kalktığını görüyor. Elinde Karadeniz kozu da yokken, Türkiye de tam yanında değilken, Rusya’yı şu anda karşısına almak istemiyor.

Türkiye sadece ulusal çıkarlara dayanan, bir tarafa itilmeden sürdürdüğü politikasıyla hem Karadeniz’de önemli ve tehlikeli gelişmelerin oluşmasını şimdilik önlemiş, hem de casus takasına kadar giden yolun açılmasını sağlamış olabilir.

Bu arada Doğu Karadeniz’e de sıçramış olan PKK terörünün bölgede artması bizi şaşırtmasın ve bu olayların da bölgede oynanan büyük oyunun bir parçası olduğunu unutmayalım.

Ancak bu casus takasının arkasında son derece ilginç gelişmeler yatıyor ve bunların tam merkezinde de Türkiye var. Konu John Le Carre’nin “Soğuktan Gelen Casus” romanı gibi karmaşık ilişkiler içeriyor.

olayısıyla adım adım gitmemiz gerekiyor. (Yani casus terminolojisiyle “gerçeğe varmak için kediyi geriye doğru yürüteceğiz”.)
Haziran ayının ilk haftasında Beyaz Saray’da bir toplantı yapıldı. Başkan’ın adamları, Obama’ya yakında bir operasyonla 10 kadar Rus ajanının yakalanacağını anlattılar.

Başkan, ilgili birimleri kutladı ve casuslar yakalandıktan sonra neler yapılması gerekeceğine getirdi konuyu. New York Times’a sızdırılan bilgilere göre, Başkan, Rusya ile ilişkilerin normal gitmesini ve bunu rayından çıkarabilecek hiçbir gelişme olmamasını istiyordu.

Obama, toplantıda Amerika ile Rusya arasındaki ilişkilerin bozulması için uğraşan çevreler olduğunu, buna izin vermeyeceğini kararlılıkla ifade etti. Obama, “henüz yakalanmamış olan casusların sonradan iade edilmelerini sağlayacak kanalların Rusya ile hemen açılması” talimatını verdi.

Washington’daki bu açılıştan sonra hemen Karadeniz’e geçiyoruz.

Karadeniz ve özellikle doğusu, Amerika için şu anda en hayati görülen bölge. Yeni keşfedilmeye başlanan petrol ve doğalgaz rezervleriyle ve Avrasya’ya yönelik stratejileri uygulayabilmek açısından bölge, Amerika için çok önemli. İşin özeti, Amerika Karadeniz’i bir Amerikan gölüne dönüştürmeyi arzuluyor.

Bunu gerçekleştirebilmesi için Türkiye’nin işbirliğine ihtiyacı büyük.

Türkiye buna kolay izin vermeyeceğini, tavrıyla ve lafıyla gösterdi. Yeni Şafak Gazetesi’nden İbrahim Karagül’ün 30 Haziran tarihli mükemmel analizinden alarak, Başbakan Erdoğan’ın bu konudaki sözlerini aynen aktarıyorum:

"Türkiye'yi bazıları tümüyle ABD'nin bazıları da tümüyle Rusya'nın tarafına itmeye çalışıyor. Oysa biri en yakın müttefikimiz olan ABD, diğeri ise enerji başta olmak üzere önemli ticaret hacmimizin bulunduğu Rusya. Ben Türkiye’nin tümüyle bir tarafa itilmesine müsaade etmem. Türkiye’nin ulusal çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre hareket ederiz.”

Amerika’nın Türkiye’yi tümüyle yanına çekmek gayretleri sürerken ağustos ayında Türkiye-Rusya-Ukrayna arasında “Karadeniz ittifakı” kurulacağı öğrenildi. Amerika, Karadeniz’i kendi gölüne çevirme projesinin şimdilik rafa kalktığını görüyor. Elinde Karadeniz kozu da yokken, Türkiye de tam yanında değilken, Rusya’yı şu anda karşısına almak istemiyor.

Türkiye sadece ulusal çıkarlara dayanan, bir tarafa itilmeden sürdürdüğü politikasıyla hem Karadeniz’de önemli ve tehlikeli gelişmelerin oluşmasını şimdilik önlemiş, hem de casus takasına kadar giden yolun açılmasını sağlamış olabilir.

Bu arada Doğu Karadeniz’e de sıçramış olan PKK terörünün bölgede artması bizi şaşırtmasın ve bu olayların da bölgede oynanan büyük oyunun bir parçası olduğunu unutmayalım.

habertürk / serdar turgut



Bu haber 1,791 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,968 µs