Hani kaynak yoktu?

6 Temmuz 2010 15:03 tsi
İki açıklama arasındaki farkı bulun! Açıklamaları yapan, aynı kişi. Yayınlayan, aynı gazeteci. Arada sadece bir sene fark var...iyibilgi özel

Milliyet gazetesinden Aslı Aydıntaşbaş, bugün önemli bir iddiayı köşesinde yayınlandı. Deneyimli gazeteci, eski ABD Büyükelçisi Eric Edelman ile görüşmüş. İddiası da şu:

"Washington’da ulaştığımız Edelman, Milliyet’e 2004’te bazı şahısların Ankara’daki Amerikan elçiliğine TSK’da darbe hazırlığıyla ilgili belgeler verdiğini, ancak elçiliğin incelemesi sonucunda belgelerin ‘kaba bir kalpazanlık’ vakası olduğu sonucuna varıldığını anlattı." (Bkz: Sahte belge servisi)

Tabii bu haberden sonra, Ergenekon davası ve darbe planları ile ilgili tüm iddialar çökmüş olacak. Koskoca Amerikan elçisi, bize gelen belgeler sahte dediyse, diğerleri kimbilir nasıl olmalıydı...

Oysa...

Aynı elçinin, aynı gazeteciye sadece bir sene önce söylediklerini hatırlayanlar için, bu çok ilginç, hatta çok komikti. Neden mi? Sebebini açıklamadan önce, Edelman'ın kim olduğuna ve zamanlamasına dikkat çekmek için ufak bir hatırlatma yapalım.

ABD-Türkiye ilişkileri tarihinde en çok tepki çeken diplomatlardan biridir Eric Edelman. ABD'nin Irak işgali sonrası, neoconlar tarafından Türkiye'ye büyükelçi olarak atanan Edelman, diplomatik teamüllere aykırı davranışları yüzünden neredeyse "persona non grata" (diplomatik jargonda, resmi olarak ülkede istenmeyen kişi) ilan edilmişti.

Milliyet yazarı Can Dündar bir yazısında şöyle tanımlamıştı eski Büyükelçi'yi:

"Edelman nereye gitse adeta facianın başkenti orası... Adımını attığı yer, birbirine giriyor ne hikmetse...Ukrayna kökenli Yahudi bir ailenin çocuğu olarak 1952'de Ohio'da doğmuş Eric Edelman... Annesi, İstanbul Yahudilerinden...1980 - 81...İlk görev yeri, Batı Şeria ve Gazze...
Musevi diplomat, bölgeye özerklik tanınması için görüşmeler yapan ABD heyetinde...
Görüşmelerin başlamasından birkaç hafta sonra İsrail, Kudüs'ü başkent ilan etmeye kalkışıyor, barış görüşmeleri kesiliyor ve bölge karışıyor. Mr. Edelman, Amerikan Dışişleri'nin Operasyonlar Dairesi'nde yetişmiş, hep şahinlerle çalışmış bir diplomat."

Peki ne yapmıştı Edelman da, neredeyse Persona Non Grata ilan edilecekti? Gene Can Dündar'ın kaleminden:

"Edelman'la Türk-ABD ilişkileri en berbat dönemini yaşamaya başladı.
Büyükelçi, daha iki ay önce Bergama'da mahkeme kararıyla kapatılan altın madeninin açılması için Bayındırlık Bakanlığı'na başvurarak Bergamalıları ayağa kaldırmıştı. 14 Mart'ta Cumhurbaşkanı Sezer'in muhtemel Suriye ziyareti sorulduğunda "Umarım Türkiye de Suriye'nin Lübnan'dan çabuk biçimde çekilmesini destekleyen uluslararası uzlaşmaya katılacaktır" diyerek "Gitmeyin" mesajı verdi. Halen Türkiye, "Amerika'dan nefret eden milletler" yarışında ipi göğüslüyorsa bunda Edelman'ın büyük katkısı vardır." (Bkz: Eric Edelman kim? )

Şubat 2001-haziran 2003 arasında ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin ulusal güvenlik işlerinden sorumlu danışmanı olarak hizmet verdi. Ayrıca ABD'de bir ara gündem yaratan Sibel Edmonds adlı FBI ajanının açıklamalarına göre, neocon Bush hükümeti süresinde Türkiye-İsrail ilişkilerinden "kar edenler" arasında Edelman'ın adı da geçmekte. Özellikle İsrail lobisi AIPAC ile olan ilişkilerine dikkat çekmişti, Edmonds.

Şahinliği konusunda kanıt isteyenlere, Edelman'ın Türkiye'den ayrılmadan önce bir toplantıda sarf ettiği şu sözler, yeterli olacaktır:

'ABD'nin Ankara Büyükelçisi Edelman, “Bizim ilişkimize karşı, yanlış yönlendiren fikirler ve Amerikan şirketlerini boykot çağrıları, özellikle çirkin başlarını kaldırdıkları zaman ezilmelidirler.' (Bkz: ABD Büyükelçisi'nden sert sözler)

Neoconların bu aralar Türkiye'ye nasıl diş bilediğini, Yasemin Çongar'ın uyarılarından biliyoruz. Neocon hükümetlerin nezlinde Türkiye-İsrail ile olan ilişkilerinden sorumlu ekibin içersinden bir isim olan Edelman, o neoconlardan biri. Bugün Ergenekon davasını sulandırmaya çalışan açıklamaların sahibi, bir sene önce aynı Edelman ne demişti, hatırlıyor musunuz?

2009 yılında gene Aslı Aydıntaşbaş, Edelman ile yaptığı bir görüşmeyi Milliyet'teki köşesinde yayınlamıştı. Cümlesi cümlesine şöyle demişti Aydıntaşbaş:

"AK Parti hükümeti, 2004 ve 2005’te Washington’u Türkiye’de darbe girişimi olabileceği konusunda iki kez uyarmış; ancak ne hükümet, ne de ABD kaynaklarında Ergenekon davasının özünü oluşturan Ayışığı ve Sarıkız girişimleriyle ilgili somut bilgi sahibi olmadığı için herhangi bir adım atılamamış.

Edelman’a o dönem Amerikalıların istihbari olarak  planlardan ne ölçüde haberdar olduklarını soruyorum.  “Bizim kaynaklarımızdan gelen bir şey yoktu” diyor." (Bkz: Ayışığı ve Sarıkız’a Washington vetosu)

Şimdi aynı gazeteci, aynı kişiyle görüşüyor ve ne hikmetse bu kez Edelman'ın elinde aslında bir zamanlar kaynak olduğu ortaya çıkıyor...Sahte olduğu iddia edilse de. Madem elinizde böyle sahte belgeler vardı, neden bir sene önce söylemediniz? "Somut" değildi diyorsanız, neden bugün açıklama ihtiyacı duydunuz? Bu kadar önemli bir soruşturmanın "sahte belgeler" üzerinden yürütüldüğünü üstü kapalı iddia etmek için, elinizdekilerin daha ne kadar "olgunlaşmasını" beklerdiniz?

Edelman'ın sözüyle kuyuya inmek, belli ki cesaret istiyor. Ve o cesarete sahip gazetecilerin olduğunu da bugün görmüş oluyoruz.

www.iyibilgi.com özel

Bu haber 2,028 defa okundu.