şartlarını sıraladı | " /> şartlarını sıraladı | "/>

En Sıcak Konular

Bahçeli görüşme şartlarını sıraladı

6 Temmuz 2010 12:16 tsi
Bahçeli görüşme şartlarını sıraladı Devlet Bahçeli açtı ağzını yumdu gözünü! Erdoğan'ı 'terör'le vurdu ve görüşme şartlarını sıraladı... İşte o açıklamalar;

MHP Lideri Devlet Bahçeli bugünkü grup toplantısının tamamını son günlerde artan 'terör olayları'na ayırdı. Başbakan Erdoğan'ı sert sözlerle eleştirerek, hükümetle görüşme şartlarını sıraladı.

Bahçeli gruptaki sözlerine, Hakkari Şemdin'li ilçesi Beyyurdu Köyü Jandarma Karakolu'na yapılan saldırıda kaybettiğimiz 3 şehidimizin ailelerine başsağlı dileyerek başladı.

Başbakan Erdoğan'ın ısrarla sürdürdüğü 'Kürt açılımı' nedeniyle PKK'nın azdığını ve şehit sayısının arttığını belirten Bahçeli, AK Parti'nin iktidara geldiğinden beri terör konusunda katettiği yolu, gün-ay-yıl hesabı yaparak ortaya koydu.

Bahçeli ayrıca hükümetle görüşme şartlarını da şöyle sıraladı; "Eğer Başbakan 'terörü azdırdım' der ve Türk milli kimliğine bağlı olduğunu açıklarsa, her zor durumda ABD'ye sığınacağını ve Kandil'e gidip terörü yok edeceğini söylerse... Şehide 'kelle' dediği için özür dilerse bizimle görüşmesinde bir sıkıntı yok"

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından satırbaşları;

BAHÇELİ'NİN GÜN AY YIL HESABI

"Bugün itibari ile tek başına iktidar olan Adalaet Kalkınma Partisi'nin yönetminde Türkiye 7 yıl 7 ay 19 günü geride bırakmıştır. Bu süre içinde açlık ve teröre mahkum edilen milletimiz, AKP Hükümetinin ısrarla sürdürdüğü bölünme çabalarıyla karanlık bir eşiğe getirmiştir.

Cumhurbaşkanı Gül'ün, "Çok güzel olacak" sözlerinin üzerinden 14 ay geçmiştir.

Başbakan Erdoğan'ın 23 Temmuz 2009 tarihinde "İster Kürt sorunu deyin ister Güney Doğu sorunu deyin, ister Kürt açılımı deyin" sözlerini sarfetmesinin üzerinde başlatılan yıkım çalışmalarının üzerinden 11 ay geçmiştir.

İçişleri Bakanı Atalay'ın 12 kötü adamla yaptığı görüşmeden 10 ay geçti. Habur'dan yapılan girişlerin üzerinden ise 8 ay geçti.

Bugün gelinen noktada terör topluma yayılmıştır. Siyasette haklı çıkmakla öngörülerde bulunmak arasında ciddi bir bağ var. Biz bu olumsuz gelişmelerin yaşanacağını 6 Ocak 2009 yılında söylemiştik. Uluslararası baskı ile sorunun çözülmesi isteğini açıklamıştık."

TÜRKİYE 'AÇILIM' DENEN GİRDABIN İÇİNE SÜRÜKLENDİ

Bu uzun sürenin sonunda gelinen nokta, bölücülüğün azdığı terörün tırmandığı, kanlı saldırıların çoğaldığı, tehdit ve eylemlerin başında topluma yayılmasından başka bir gelişme göstermemiştir.

Terörle mücadelede hedefin küçültüleceğini, PKK'nın kontrol altında tutulacağını, terör örgütünün silah bırakması için Türkiye'ye aşamalı bir siyasi tavır yaratılacağını sıralamıştık. Gelişmeler bu öngörülerimizi ortaya çıkarmıştır ve Türkiye, adı 'açılım' denen bir girdabın içine sürüklenmiştir.

Açılıma gelen gelir, gelmeyen gelmezdi. Yalvaracak halleri de yoktu. Meclis'te sayıları da yeterdi. Bu yola da başkoymuşlardı. Başbakan Erdoğan, PKK'ya seslenerek kimlerle pazarlığa oturmak istediğini kendi ağzından bizzat açıklıyordu. Açılıma karşı çıkan MHP ise yangına körükle gidiyordu ve onların söylemiyle partimiz ırkçıydı, etnik siyaset yapıyordu"

TERÖRİSTİN ARDINDAN GÖZYAŞI DÖKTÜLER!

"Başbakan'a göre kandırılmış masum çocuklar, Barzani ve Talabani amcaları el ele vereceklerdi. Çıktıkları dağlarda ellerindeki silahları bırakarak kendiliğinden teslim olacaklardır beklentisi vardı. Teröristler artık Botan çayında yüzmek, Munzur Dağları'nda çiçek toplayacaklardı. Bütün istekler buydu. O günlerde bize de ihtiyaçları yoktu. Başbakan ne pahasına olursa olsun bunu başaracağız diyordu.

Teröristin ardından gözyaşı döktüler. Toplananlar maalesef kardelenler değildi, toplananlar şehitlerimizin cansız bedenleri olmuştur. Oluk oluk akan kan barışa değil şehaadete ulaşmış evlatlarımızın kanı oldu.

Artık analar ağlamayacaktı, evlatlar hayatını kaybetmeyecekti, terörist teslim olacak ve silahını bırakacaktı. Türkiye için bir milat olacaktı. Söylenen bunlardı... Aradan geçen bunca zaman sonra vicdan sahiplerine soruyorum;

Geride terör, eylem, tehdit, şehit ve gaziden başka ne kalmıştır?

Biz MHP olarak şunları sorduk hep!.. Şehit annelerinin gözyaşlarını terör örgütüne teslim olarak mı dindireceksiniz?"

CANİYLE ŞEHİT AYNI KEFEYE KONULDU

Caniyle şehit aynı kefeye konuldu. Sanatçılarla, gazetecilerle toplantılar yapıldı. MHP'ye yönelik iftiralar yapıldığını hepiniz biliyorsunuz. Terör artarken Başbakan Erdoğan maazeretlerle bugüne kadar gelmiştir. Terörün ve bölücülüğün bu seviye ulaşmasında Başbakan'ın rolü büyüktür. Başbakan'la birlikte bu suça iştirak edenleri de aynı sonu yaşayacak ve hesap vereceklerdir.

Biz bu gidişatın milletimizi çatışma ortamına çekeceğini söylerken onlar demokrasi getireceğini savunuyorlardı. Biz kimlikleri kaşımanın birliği bozacağını söylerken onlar 36 kimliğin varlığından ısrarla bahsediyorlardı.

'KANDİL'E GİR' DİYORUZ BARZANİ'YE 'AĞABEY' DİYOR...

Biz bunun devleti yıkıma götüreceğini söylerken onlar daha güçlü bir Türkiye şarkısı tutturdular. Biz Kandil'e hareket yapmadan PKK'yı bitiremezsiniz derken onlar Barzani'ye ağabey diyor. Keşke bu olaylar yaşanmadan bu yolun yanlış olduğu anlaşılsaydı. Keşke gözyaşları akmasaydı. Bugün kimse ucuz bir özürle bunca kayıpların vebalinden kurtulamaz.

İhanet provalarını demokratlaşma diye görmezden mi geleceğiz. Partimizle görüşme çabası beyhude bir çabadır. Bizi terör örgütünü aynı safta göstermeyi sineye mi çekeceğiz. Bu ihaneti bu millet asla affetmez.

Milletin varlığı bizim siyasi varlığımızdan çok daha önemlidir. 7 yılda sıfır PKK sorunu varken bugün gelinen noktada 90'lı yıllardaki çatışma seviyelerine ulaşmasının tek sorumlusu AKP'dir.

DEVLET BAHÇELİ'NİN GÖRÜŞME ŞARTLARI

Biz bize yapılanları bir yere not ettik. Yeri geldiğinde bunları açacağız. Buradan sesleniyorum;

Eğer Başbakan Erdoğan, 'açılımda yanıldım, terörü azdırdım' diyorsa Milletimizi 36'ya bölmekten vazgeçiyorsa. ABD'yi dinlemeyeceğini, Barzani'ye haddini bildireceğini söylüyorsa... Şehide kelle katile sayın demekten pişmanlık duyduğunu açıklıyorsa. Milletimizden özür de diliyorsa... Görüşmeye kapımız açıktır!.. Bunları kendisinden duyduğumuz anda elimizi uzatırız. Bizim görüşme şartlarımız bunlardır.

Yok eğer Başbakan, partimizi sürece ortak etmeye devam edecekse, bir yandan görüşmek isteyip partimize yönelik iftiralara devam edecekse, PKK ile karşılıklı silah bırakmayı önerecekse bu karanlık yolda MHP asla olmayacaktır.

Başbakan Edoğan ve İmralı canisinin başa baş yarıştığı sürecin başlıkları şunlardır:

Milli kimliğin adım adım tahrip edilmesidir. Milli kimliğin değerlerini yok etmek. Sorunu milli güçlerle çözmek yerine Irak'ı işkal etmiş güçlere bel bağlamasıdır.

Temennimiz AKP hükümetin açılım sürecinden derhal vazgeçmelidirler. AKP'ye oy vermiş ama pişman olmuş vatandaşlarımızın sayısı her geçen gün artmaktadır.

Türkiye'yi yıkıma götüren bölücü odakların oyunlarını bozmak boynumuzun borcudur. MHP bunun içindir bundan sonra da var olacaktır.

HÜKÜMET KANDİL'İN BİR ÜS OLMASINI ENGELLEYEMEDİ

Yıllardır üçlü mekanizma oyunuyla bu süreci geçiştiren hükümet Kandil Dağı'nın bir üs olarak kullanılmasını engelleyememiştir. Bu bölgeye kapsamlı kara harekatı yapılamamıştır. ABD Türkiye'yi Irak'ta uzak tutan bütün stratejileri izlemiştir. Yapılacak iş basittir. Türkiye başka ülkelerin icazetine bırakarak bu sorunu çözemez. 3'lü mekanizma ve istihbarat paylaşımı denilen oyunlarla bu şekilde sürdürülemez. Öncelikle diplomatik ilişkiler düşürülmeli ve ekonomik baskı uygulanmalıdır. Yaptırım şiddetinin artacağa bildirilmeli gerekirse askeri müdahale yapılmalıdır.

Kim dost kim düşman belli değil diyerek mi terörü bitireceklerdir. Başbakan'ın başlattığı yeni arayış manidardır. Aşiret resini aklamaya çalışıyor. Son haftadaki sözlerde bizim askerle yapamadığımızı Peşmerge'deyle yapılacağını beklemenin yanlış olacağı açıklamaları unutulmamalı.

internet haber



Bu haber 1,207 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,050 µs