Rüzgar tersine mi dönüyor?

5 Temmuz 2010 12:05 tsi
Çömelme tartışmaları ve kum torbaları ardında verilen pozlar CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu zor durumda mı bıraktı? Elde edilen veriler demokratik açılımla AK Parti’den kaçan oyların Kılıçdaroğlu etkisi nedeniyle iktidar partisine geri döndüğünü g

23 Mayıs 2010… o günden bu yana çok şey yaşandı. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturmasının üzerinden sadece bir buçuk ay geçti.

Kılıçdaroğlu arkasında güçlü bir rüzgarla oturdu liderlik koltuğuna. AK Parti muhalifi olan kesimler için bir can simidi niteliğindeydi. Sekiz yıllık iktidarıyla metal yorgunluğa düşmeye başlayan Başbakan Erdoğan ve partisinden sıkılmaya başlayan ya da en başından beri ona muhalif olan kesimler için bir buluşma noktası oldu. Kılıçdaroğlu’na önemli bir kredi açıldı. Söylediği sözler, verdiği mesajlar, altyapısı güçlü olsun olmasın manşetlere taşındı. “Bu sorunu biz çözeriz” sözü alkışlandı. Kendisine verilen kredi öylesine büyüktü ki “nasıl çözeceksiniz” sorusu sorulmadı.

Belki de Kılıçdaroğlu’na yönelik bu krediyi en iyi tahlil edenlerden birisi Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil oldu. Özdil Kılıçdaroğlu’nun ilk günlerinde kaleme aldığı bir yazıda şunları söylüyordu: “30 gariban mezarda... Adam taziyeye gidiyor. Kimi şükrediyor, kimi alkışlıyor. Çünkü... Nereye gittiğinin, ne diyeceğinin falan hiçbir önemi yok artık. Zaten vazgeçti sonra, gitmedi. Adım gibi eminim ki, “Kılıçdaroğlu Zonguldak’a gitmiyor” diye haber yapılsa, altına aynı yorumlar gelir, “adam gibi adam, bravo, vizyon işte bu, harikasınız” filan. Yani? Üzüm üzüme baka baka kararır. Kimi Gandi’ye benzetiyor, kimi Ecevit’e ama, yanılıyorlar, adını biz koyalım... Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’li seçmenin Tayyip Erdoğan’ıdır.”

Ancak bir buçuk ayda köprünün altında çok sular aktı. CHP liderinin politikaları, söylemleri, sürekli kendini tekrarlaması ve sorunların çözümü konusunda ortaya net bir tablo koyamaması homurtuların yükselmesine neden oldu. Kılıçdaroğlu’na yönelik umutlarda ilk çatlak gazeteci Ahmet Hakan’da yaşandı. Hakan son günlerde artan bir şekilde Kılıçdaroğlu’nu eleştiriyor. Bunun sebebi geçtiğimiz haftalarda CNNTurk’teki programında konuk ettiği Kılıçdaroğlu’ndan beklediği yanıtları alamamış olması. Ahmet Hakan özellikle iki konuda Kılıçdaroğlu’nun üzerine gitti. Kürt sorunu ve başörtüsü… Kılıçdaroğlu bu iki konuda da CHP’nin partiyi yüzde 20’lerde tutan politikasından farklı bir şey söylemedi. Özellikle “bırakalım zamanla başörtülü kızlar başlarını açar” şeklindeki sözleri Ahmet Hakan’ın iki elini yana açarak “yapmayın” demesine yol açtı.

Aslına bakılırsa Kılıçdaroğlu çabuk bocalamaya başladı. Kritik konularda partisinin tabanıyla hesaplaşamadı. Bir lider olarak partisinin tabanını dönüştüren etkiyi ortaya koyamadı. Tam tersine, parti tabanı Kılıçdaroğlu’nun atılım yapmasının önündeki en önemli engel olarak ortaya çıktı. Bunun bir benzerini geçtiğimiz gün yaşadık. Radikal gazetesi Kılıçdaroğlu’yla yaptığı röportajı gazetesinin manşetlerine “Kızlar başörtüsüyle üniversiteye girecek” şeklinde taşıdı. Ancak haberin çıktığı aynı gün Kılıçdaroğlu “bu sözler bana ait değil” diyerek manşeti yalanladı. “Bu sorunu çözeceğiz” demeye devam etti, ancak nasıl çözüleceği müphem kaldı. “Kızların başını açmasını bekleyerek çözecek” imajından henüz kurtulmuş değil CHP’nin çiçeği burnundaki başkanı.

Kılıçdaroğlu’yla ilgili son gelişme “çömelme” meselesi. Gediktepe’deki sipere giden ve Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un hedef olabileceği gerekçesiyle çömelmesini istediği Erdoğan’ın siperde otururken görülen fotoğraflarını Kılıçdaroğlu “görmek istemediğim fotoğraflar” diyerek yorumladı ve ardından çocukça bir “ben ayakta dururum” tartışması başladı. Daha sonra bölgeye gitti Kılıçdaroğlu ve –hadi tarafsız bir şekilde yorumlayalım- kendi boyuna kadar yükseltilmiş kum torbalarının arkasında poz vererek “oturmadım” mesajı verdi. ne derseniz deyin… Bu hiç hoş olmadı. Çünkü Türkiye 1940’ların 50’lerin Türkiye’si değil. O fotoğrafa bakan herkes neden oturmadığını, boyuna kadar çıkarılmış kum torbalarını gördü ve Türkiye’deki herkesin bunu yorumlayacak aklı var. Dolayısıyla bu “çocukça yarış” bir muhalefet parti lideri için hiç hoş olmadı, yakışık almadı. Okuyabildiğimiz kadarıyla kredi çabuk tükeniyor. Benzer bir yaklaşım CHP içinde de geçerli olmalı. Geçtiğimiz günlerde bir il başkanının “Kılıçdaroğlu başaramazsa Önder abimiz görevden alır” şeklinde sarfettiği sözler CHP içindeki psikolojinin dışa yansıması açısından da önemliydi.

Ancak daha fazlası var… Bir siyasi gözlemci olarak toplumu izliyorum. Demokratik açılımla birlikte artan terör olaylarına tepki duyan kimi Ak Partililer, partilerinden koparak MHP’ye yönelmişlerdi. Bu bilinen bir gerçek. Ancak Kılıçdaroğlu faktörüyle birlikte, özellikle bir buçuk ayda ortaya koyduğu performans nedeniyle, geleneksel sağ kesim içerisinde Kılıçdaroğlu’na bir tepki doğduğu söylenebilir. AK Parti’den koparak çeşitli sağ partilere yönelen seçmenlerin, Kılıçdaroğlu faktörü nedeniyle yeniden AK Parti’ye yöneldiklerine ilişkin veriler geliyor. Yakında bu veriler açıklanınca net tabloyu daha iyi görebileceğiz. ancak büyük umut vererek liderlik koltuğuna oturan Kılıçdaroğlu’yla ilgili rüzgarın terse dönmeye başladığı, CHP liderinin ayakta kalabilmek için ekibini güçlendirip daha hızlı davranması gerektiği gün gibi ortada. Seçimlere bir yıldan az bir süre kaldı. Kılıçdaroğlu bu süreyi iyi değerlendiremezse siyasi kariyerinde önemli bir yara alabilir.

www.iyibilgi.com / Cevdet Batu

Bu haber 1,569 defa okundu.