En Sıcak Konular

Bakan Ergün'den EPDK'ya sert tepki

2 Temmuz 2010 11:43 tsi
Bakan Ergün'den EPDK'ya sert tepki Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'den önemli bir açıklama...

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, ''Türkiye'nin diğer bölgelerine (Doğu ve Güneydoğu) yapılacak yatırımlarla ilgili de elbette  Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD)üyelerinden de bütün sanayicilerden de daha fazla destek ve hassasiyet bekliyoruz'' dedi.

Ergün, ''Seramik Sanayi Buluşması''nda gazetecilerin sorularını yanıtlarken, sivil toplum örgütlerinin kendi alanları dışındaki diğer alanlarda da zaman zaman fikir beyan edeceklerini belirtti.

''Belirtilen görüşler, sizin düşüncelerinizle bizim düşüncelerimizle mutabık olmak zorunda değil'' diyen Ergün, demokrasi varsa, özgürlük alanı genişleyecekse, sivil toplum örgütlerinin de belli konulardaki görüş ve düşüncelerinin olacağını kaydetti.

Ergün, bu görüş ve düşünceleri ifade etmelerinin başka faaliyetlerle kıyaslanmaması ve kısıtlanmaması gerektiğini dile getirerek, eğer başka faaliyetleri konusunda aksaklıklar, eleştirilecek konular varsa onları bağımsız bir şekilde ele almanın ve değerlendirmenin mümkün olduğunu anlattı.

Sivil toplum örgütlerine, ''Sen kendi faaliyet alanlarındaki şu faaliyetlerini sürdürmüyorsun'' denilebileceğini ifade eden Ergün, ama bu durumun, onların öteki konulardaki düşünce açıklamasını kısıtlayacak bir durum olmayacağını vurguladı.

Ergün, ''TÜSİAD üyeleri Türkiye'de üretimin ,ihracatın istihdamın önemli bir bölümünü gerçekleştiriyorlar. Türkiye'nin diğer bölgelerine yapılacak yatırımlarla ilgili de elbette TÜSİAD üyelerinden de bütün sanayicilerden de daha fazla destek ve hassasiyet bekliyoruz. Çünkü Türkiye bütün bölgelerini özel sektör eliyle kalkındıracaktır'' diye konuştu.

Özel sektörün Türkiye'nin kalkınmasında çok önemli bir rolü olduğuna işaret eden Ergün, (Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde) altyapı, güvenlik ve diğer konular halloldukça o bölgedeki yatırımların da artacağına işaret etti.

Ergün, teşviklerin tek başına yatırımları arzu ettikleri hızda ve miktarda bazı bölgelere götürmeye yetmediğini ya da teşviklerden bütün illerin aynı oranda yararlanma imkanına sahip olmadığını anlattı.

Yatırımların alt yapısı, güvenliği, diğer unsurlara birlikte var olan yerlere öncelikle gittiğine işaret eden Ergün, kendilerinin Doğu ve Güneydoğu ile ilgili değişik zamanlarda ortaya koydukları teşvik modelleri belli oranda bazı firmaların bölgede yatırım yapmalarını sağladığını, ancak bu yatırımların arzu ettikleri seviyede olmadığını anlattı.

''BERABER NE YAPABİLİRİZ? BUNU PLANLAYALIM''

Ergün, ''Fakat mesele birbirimizi bu veya şu şekilde eleştirmekten ziyade oturalım 'beraber ne yapabiliriz' bunu planlayalım. İster TÜSİAD üyeleri olsun, ister MÜSİAD üyeleri olsun, ister TUSKON olsun, ASKON olsun. Hepsiyle birlikte Türkiye'nin içeride ve dışarıda yapması gereken siyasi ve ekonomik hamleleri müzakere etmek, birlikte adım atmak önemlidir. Yoksa sivil toplum örgütlerine doğrudan doğruya 'siz şu düşünceleri söylediniz ama siz de şunu yapmadınız' gibi bir politika izlemenin doğru bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum'' şeklinde konuştu.

Teşvik sisteminin Düzce, Çorum, Malatya, Kahramanmaraş, Osmaniye gibi bazı illerde çok önemli katkılar sağladığını bildiren Ergün, ekonomik kriz döneminde son ortaya koydukları teşvik sisteminin yatırımcılar açısından, bazı uluslararası gelişmelere göre, bazı tedirginlikleri aşamadıkları için yatırım yapma arzularını tam canlandırmamış olabileceğini kaydetti.

Nihat Ergün, Türkiye ekonomisinin bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 11,7'lik bir büyüme performansı yakaladığını anımsatarak, bu büyüme performansının önümüzdeki çeyreklerde de devam edeceğini, bunun bile başlı başına yerli ve yabancı yatırımcıların Türkiye'de yatırım yapma konusunda istekli olmalarını sağlayacağını anlattı.

YENİ EKONOMİK MODEL

Bir gazetecinin, özel sektörün yatırım konusunda iştahlı olmadığı bölgeye devlet eliyle yatırım yapılması yorumu üzerine, yeni bir ekonomik modele geçişin işaretlerini taşıyacak kararların çok önemli kararlar olduğuna, bu kararların ayaküstü alınacak kararlar olmadığına dikkati çeken Ergün, şunları kaydetti:

''Piyasa ekonomisi modelinden adeta karma ekonomi modeline hatta devletçi modele yeniden yaklaşma eğilimlerine doğru giden taleplere çok dikkatli ve itinalı yaklaşmak lazım. Baştan çok parlak gibi görülebilir ama bunun orta ve uzun vadede nasıl bir maliyetinin olacağını iyi hesap etmek lazım. Bir ekonomik model değişikliğine doğru gittiğiniz zaman bu sizi siyasi model değişikliğine de götürebilir. Çünkü ekonomik sistemlerle siyasi sistemler arasında yakın ilişki var.

Eğer piyasa ekonomisi modelini esas alıyorsanız, özel sektör eliyle Türkiye'nin kalkınmasını ilerlemesini esas alıyorsanız. Sisteminiz özgürlükçü ve demokratik ve yerel yönetimleri daha çok güçlendiren, yetki devrine dayanan bir model olmalıdır. Ama ekonomik modeliniz karma ekonomiye veya devletçi ekonomik modele doğru yaklaşırsa o zaman siyasi modeliniz de daha otoriter, daha demokrasiden uzak, daha merkeziyetçi  modele doğru kayma eğilimi gösterecektir. Onun için bunları böyle birlikte ele alınması, bir model değişikliği çağrıştıracak yaklaşımlara karşı son derece temkinli bakılması lazım.''

DOĞU'YA DEVLET YATIRIMI

Bugün sektör stratejileriyle ilgili bir çalışma yürüttüklerini, genel olarak sanayi strateji belgesini hazırladıktan sonra alt sektörlerin strateji belgelerini oluşturmaya başladıklarını anımsatarak, şunları kaydetti:

''İçeride de bizi daha hızlı hareket etmeye sevk edecek siyasi reformlara ihtiyacımız var. Mesela Yargı reformuna ihtiyacımız var. İçeride yıllardır üzerimizde yük olarak taşıdığımız politik sorunların çözümüne ihtiyacımız var. Türkiye'de alevi vatandaşlarımızın dini kimlik sorunları varsa bu sorunları hızlı bir şekilde çözüme kavuşturalım. Kürt vatandaşlarımızın etnik kimlik sorunu varsa bunları, demokrasi, insan hakları, hukuk devleti içinde çözüme kavuşturalım ve daha fazla üzerimizde taşımayalım.

Çünkü ağırlık meydana getiriyor ve Türkiye'nin hızını yavaşlatan unsurlar haline geliyor. Öbür taraftan terör sorunu ile karşı karşıyayız. Bu sorunu uluslararası, bölgesel ilişkileri güçlendirerek ve yeni yaklaşımlar geliştirerek, taşınamaz hale gelmiş olan terör sorununu çözüme kavuşturalım ve Türkiye'nin üzerindeki bu yükleri de atalım. O zaman güvenlik, bölgesel altyapı sorunlarını, etnik ve dini kimlik sorunlarını aşmış bir Türkiye olduğumuz da bizim doğu ve güneydoğuda yerli ve yabancı sermaye yatırımları konusunu bu kadar farklı mekanizmalar geliştirmek şeklinde tartışmayacağız zaten.''

Nihat Ergün, mevcut mekanizmalar oradaki potansiyelin harekete geçmesi için kendilerine çok büyük fırsatlar sunduğunu dile getirerek, Diyarbakır'da özellikle mermer sektörünün çok geliştirilebileceğini, Türkiye'nin en güzel ve zengin mermer yataklarından birisinin Diyarbakır'da bulunduğunu anlattı.

Diyarbakır'da 30'a yakın mermer çeşidi olduğunu, Orta Doğu pazarlarına çok yakın bir nokta bulunduğunu, ancak bu sektörü burada geliştiremediklerine işaret eden Ergün, yatırımcının buraya gitmemesi, nitelikli iş gücü ve yatırımcı ile bir organizasyon kurulmamış olması nedeniyle sektörün orada ''el yordamı'' ile gittiğini belirtti.

Ergün, biz o sektörün orada gelişmesi için bir çalışma başlattıklarını bildirerek, bu sorunların çözülmesi Türkiye'nin bölgesel kalkınma dengesizliklerini de ortadan kaldıracak bir fırsat alanı açacağını söyledi.

''KUR KONUSUNU SADECE BELLİ SEKTÖRLERİN, BELLİ PAZARLARDA YAŞAMIŞ OLDUĞU SORUNLAR BOYUTUYLA ELE ALIRSAK BAŞKA BİR SONUCA VARIRIZ''

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (EPDK) elektrik fiyatlarında indirim kararını iptal etmesiyle ilgili olarak kurumun, bu tür ileri geri adımlarla piyasada tedirginliğe yol açmaması gerektiğini belirterek, ''İndirime gittim diyorsa, uygulamalı. Üç gün sonra 'yanlış yapmışız, pardon indirimi geri aldık' gibi bir yaklaşım doğru bir yaklaşım değil'' diye konuştu.

Türkiye'nin rekabet gücünü ucuz enerji, ucuz hammadde, ucuz işçilikle yakalayamayacağına vurgu yapan Ergün, Türkiye'nin kısa vadede böyle bir şansı olmadığını belirtti.

Bakan Ergün, diğer ülkelerin Türkiye'ye göre bu alanlarda çok daha avantajlı oldukları için, Türkiye'nin ucuz enerji, ham madde, işçilik gibi rekabet avantajlarını ararsa, rekabeti çok geride aramış olacağını, Türkiye'nin rekabeti daha ileride araması gerektiğini anlattı.

Türkiye'ye, ileri teknoloji, Ar-Ge, inovasyon, tasarım gibi alanların rekabet avantajı sağlayacağını ifade eden Ergün, enerji fiyatlarını çok yüksek rekabet avantajı sağlayacak noktalara çekmenin bugün itibariyle mümkün görünmediğini söyledi.

Bakan Ergün, Türkiye'nin enerji de dışa bağımlılık konusunda yüksek bir noktada olduğunu anımsatarak, nükleer enerjinin Türkiye'yi bu konuda büyük ölçüde rahatlatacağını belirtti.

Türkiye'nin nükleer enerjiyle hem daha temiz, güvenli ve daha ucuz bir enerjiye ulaşmış olacağına işaret ederek, O konudaki yatırımları hızlandırdıklarını bildirdi.

Ergün, ''Enerji fiyatlarında özellikle EPDK bu tür ileri geri adımlarla piyasada tedirginliğe yol açmamalı. Bundan sonraki adımlarını iyi hesaplamalı. Eğer enerji fiyatlarında ben bir indirime gittim diyorsa o indirimi uygulamalı. Üç gün sonra yanlış yapmışız pardon indirimi geri aldık gibi bir yaklaşım doğru bir yaklaşım değil. En azından piyasalar açısından ciddi bir sorunla karşı karşıya kalabiliriz. Dolayısıyla EPDK'nın bu yaklaşımı bundan sonrası için en azından daha sağlıklı adımlar atmasına vesile olmalı. EPDK keşke attığı adımı kısa zaman sonra bir geri adım olarak ortaya koymasaydı. Bu tür kararlar alınırken iyi hesaplanarak alınması ve açıklanması gereken kararlardır'' diye konuştu.

Bir gazetecinin sorusu üzerine ''İkinci yarıda işlerin kötüye gideceğine dair hangi işaret var'' diyen Ergün, Türkiye'de kötümserlik havası meydana getirme anlayışının 2008 yılının ortalarından beri devam ettiğini ifade etti.

''EKONOMİK KRİZLER İKTİDAR MÜCADELESİ İÇİN KULLANILIYOR''

Ergün, Türkiye'de ekonomik krizlerin iktidar mücadelesinin bir aygıtı olarak kullanılabildiğine işaret ederek, ekonomik krizlerin derinleşmesinin arzu edildiğini, ekonomik krizin derinlemesinin ''hükümeti sıkıştırmanın'' en etkili yollarından biri olarak görüldüğünü belirtti.

Ekonominin yüzde 60'ının psikoloji olduğunu belirten Ergün, eğer insanlara kötümserlik aşılanırsa, yatırımcının yatırım yapmayacağını, ihracatçının çalışmayacağını, herkesin içine kapanacağını, ekonominin küçüldükçe küçüleceğini ve umutsuzlukların artacağını anlattı.

Nihat Ergün, Türkiye'nin 2010 yılının ilk çeyreğinde yüzde 11,7 büyüdüğünü anımsatarak, ikinci çeyrekte de yüzde 6 ile 8 arasında bir büyüme gerçekleşeceğini, 2010 yılını ise yüzde 6 ve üzerinde bir büyüme ile kapatmasının beklendiğini söyledi.

''Dünyadaki ve Türkiye'deki hiç bir veri ikinci yarıya ilişkin olumsuz yaklaşımları desteklemiyor'' diyen Ergün, bu yaklaşımları, 2008 yılının ikinci yarısı ile 2009'un ilk yarısından itibaren krizin ortasındaki ''olumsuz yaklaşımlara'' paralel olarak gördüğünü belirtti.

Nihat Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bir huyumuz daha var. O da şu; Türkiye için bir sürü olumlu göstergeler var. Ama ABD'de, İngiltere'de, Almanya'da, Rusya'da, Çin'de bir yerde bir makale çıkmış. Çok fazlada kimsenin okumadığı bir gazetede bir makale. Az sayıda okuyucusu olan ve her zaman Türkiye hakkında kötümser yazılar yazan iki tane adam orada makale yazmış. Nasıl oluyorsa bizde manşet olma değeri kazanıyor bunlar. O makalenin içeriği bir anda bizde manşet oluyor bazı gazetelerimizde... Nasıl oluyor? Yani ne buluyorsunuz onda da bunu manşet yapabiliyorsunuz? Adam Türkiye hakkında kötümser bir analiz yapınca...''

KUR

Ekonomi ve siyasetin her şeyin tartışılabileceği bir alan olduğuna işaret eden Ergün, döviz kurunun da tartışılabileceğini, zaten tartışıldığını belirtti.

Ergün, kurla ilgili çok değişik fikirlerin zaman zaman ifade edildiğine değinerek, kur konusunun Merkez Bankası'nın fiyat istikrar politikasıyla, Türkiye'nin borçlanmasıyla, Türkiye'deki büyüme rakamlarıyla ele alınarak değerlendirilmesi gereken bir mesele olduğunu anlattı.

''Olayı sadece belli sektörlerin, belli pazarlarda yaşamış olduğu sorunlar boyutuyla ele alırsak başka bir sonuca varırız'' diyen Ergün, Ama Türkiye'deki fiyat istikrarı, toplamda ihracatın artışı, cari açık, Türkiye'nin borçlanma ve borç ödeme potansiyeli gibi konularla birlikte ele alındığı zaman varılacak netice ve uygulanacak politikanın farklı olduğunu kaydetti.

Ergün, Kur konusunun tartışılabileceğine, bu tartışmaların kendilerini sektörel olarak bazı tedbirler almaya yöneltiyorsa bu tedbirlerin ne olacağını ortaya koyacaklarını bildirerek, şunları kaydetti:

''Bu tedbir illa da kur tedbiri olmayabilir. Başka bir tedbirle de onu aşma imkanı vardır. Ama Kur'da tartışılabilir. Kur'un tartışılmasına engel bir durum yok. Fakat şunu yapmayalım; Kısa vadeli dalgalanmalar oluyor bazen kısa vadeli dalgalanmalar bizi politika değişikliğine sevk edebiliyor. Biraz sabredelim.

Şu anda avro piyasasında bir farklılık var. Avro karşısında TL değer kazandı. Ama dolar konusunda beklentiler istikametinde bir fiyat oluştu. Şimdi dolarla satanların yaklaşımı ile avro ile satanların yaklaşımı biraz farklılaştı doğal olarak. Ama bundan bir iki ay öncesinde durum daha farklıydı. Bu dengeler daha orta vadede farklı yerde oluşabilir. 'Hemen politika değişikliği, hemen bir durum değerlendirmesi yapıp acil kararlar almalıyız' gibi bir yaklaşımı ben şahsen doğru bulmam.''



Bu haber 762 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,863 µs