En Sıcak Konular

Türkiye karşıtı cephenin doğası

19 Haziran 2010 08:17 tsi
Türkiye karşıtı cephenin doğası 'Yenilmez güç' havasını kim oluşturuyor?

Ahmet Davutoğlu’nun Sezar benzetmesindeki inceliği biz pek anlamadık, ama eminim Amerikalı muhatapları gayet iyi anlamışlardır.

Vaktiyle Jimmy Carter’ın ulusal güvenlik danışmanlığını yapan, bugünlerde Obama’nın gayrıresmi danışmanı sayılan Zbigniew Brzezinski’nin Tercih (Choice) başlıklı kitabının alt başlığı şu şekildedir: Küresel Hakimiyet mi? Küresel Liderlik mi?

Türkiye’nin bilge Dışişleri Bakanı da tastamam aynı şeyi söylüyor Amerikalılara. “ABD” diyor, “Bugünün dünyasında tek süper güç. Ama küresel etkinliğini sürdürmek istiyorsa bunu tahakküm yoluyla değil, diğer aktörlerle işbirliği içinde bulunarak yapabilir.”

Amerikan derin devletine en yakın düşünce kuruluşu kabul edilen Woodrow Wilson Merkezi’nin Türk Dışişleri Bakanı’na ödül vermesi bile Washington’daki karar mekanizmaları içinde dış politikada Sezaryen usullerin yerini artık Aureliusçuluğun alması gerektiğini fark edenlerin bulunduğunu gösteriyor.

Aslında aklın yolu bir. Bugünün dünyasında küresel mimarinin hangi anlayışı temel alması gerektiğini görmeyen çok az kişi vardır.

Washington’da ise dış politika alanındaki görüşleri rasyonel bir esasa değil, mistik ideallere dayanan bir grubun etkinliği hala devam ediyor. Büyük ölçüde 11 Eylül’den sonra Amerikan dış politikasının kumanda odasını ele geçirmiş olan “neo-con”lar Beyaz Saray’da Obama döneminin başlamasının ardından geriye çekildiler. Ama etkinlikleri büsbütün ortadan kalkmadı. Çünkü esas olarak Amerika’nın Yahudi nüfusunun dini ve ideolojik hassasiyetlerini ve takıntılarını temsil ediyor bu grup.

Tahmin edileceği üzere, Türkiye’nin son dönemdeki İsrail politikasına yönelik sert tepkiler bu kesimden geliyor.

Ne var ki ABD’nin İsrail’e yönelik “istisnai” ilişki modelinin savunulması uğruna bütün bir Amerikan dış politikasının “Sezaryen” anlayışa terk edilmesinin ulusal çıkarları bakımından yanlış olduğunu düşünen Amerikalılar da var. İşte bu Amerikalıların Türkiye’nin Ortadoğu politikasından rahatsız olduğunu, eksen kaymasından endişe ettiğini düşünmek saçma olur.

Öyle anlaşılıyor ki, Obama ve arkadaşları da bunlar arasında. Kollarına Hillary Clinton gibi bir takım koltuk değnekleri monte edilmiş olan Obama özellikle dış politika alanında çok rahat hareket edemiyor. İran’ın nükleer meselesinde de bunu gördük. Yine de Obama cephesinin Sezaryen usullerle iş görme taraftarlarıyla mücadeleyi bıraktığını veya bırakacağını söylemek aşırı karamsarlık olur.

İsrail’de bile Türkiye’nin pozisyonu ile uzlaşmaktan yana olan gruplar var.

Ayrıca Avrupa yakasının da esas itibarıyla ve çoğunlukla Obama cephesine mütemayil olduğu, hatta bu noktada kıta Avrupası ile Büyük Britanya’nın aynı safta yer aldığı gözlenebiliyor. Haddizatında Avrupa’nın Ortadoğu’ya yaklaşımında İsrail’in pozisyonuyla çatışan jeopolitik önceliklerin etkili olduğu biliniyor. Irak işgali öncesinde Bush yönetimine resmen meydan okuyan -ve bilahare her ikisi de iktidardan düşen- Alman ve Fransız hükümetlerini motive eden popülist kaygılar değildi.

Bu çerçeveden bakarsanız Avrupa medyasında “Türkiyenin ekseni kayıyor” yazılarının esas olarak Yahudi sermayesi kontrolündeki gazete ve dergilerde yer alması anlaşılır bir durumdur.

Buna mukabil Avrupalı siyasetçilerin AB üyeliğine aday olan Türkiye’nin Ortadoğu’daki etki gücünü kendi jeopolitik çıkar öncelikleri çerçevesinde değerlendirmeye yetecek donanımda olup olmadıkları hala şüpheli olsa da İsrail’in yanında Türkiye karşıtlığı rolüne soyunmadıkları ortada.

Demek ki Türkiye karşıtı cephede, daha doğrusu Türkiye’deki Tayyip Erdoğan hükümetini hedef alan cephede hem İsrail’in, hem de ABD’nin ancak bir bölümü yer alıyor. Neoconların uzantısı veya maşası olarak işlev gören Ergenekon ve PKK gibi oluşumların gücü de belli.

Bu tablo Tayyip Erdoğan hükümeti için pek de tehditkâr sayılamaz herhalde.

İbrahim Kiras / Star



Bu haber 1,704 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,164 µs