En Sıcak Konular

68 kuşağı çarpsın seni üstad!

18 Haziran 2010 14:24 tsi
68 kuşağı çarpsın seni üstad! Murat Bardakçı 68 ruhuna laf edince, 68 ruhunun temsilcilerinden Arda Uskan'dan yanıt gecikmedi: 68 ruhu seni çarpsın!

"68 kuşağı çarpsın seni üstad!"

Bu sözler 68 kuşağının Türk basınındaki önemli temsilcilerinden Arda Uskan'a ait.

Uskan'ın çileden çıkaran ise Murat Bardakçı'dan başkası değil.

Uskan şöyle başladı yazıya:

- Bütün musibetler 68 ruhunun eseriymiş!"

Tarihin arka odasının bilirkişisi Murat Bardakçı vermiş veriştirmiş 68 kuşağına ve 'ruhuna!' Sonra da itiraf etmiş; "68'in romantizmi hayaline kapılanlar, o andan itibaren yolladıkları mesajlarda ne cahilliğimi bırakıyorlar, ne düşünceye düşmanlığımı, ne de faşistliğimi!" Tabii ki düşündüğünü söyleyecek, sözümüz ona değil. Ama bakın neye?

Hoca, " 68 ruhu, yerli hiçbir fikrî sistemi olmayan ithal malı bir sloganlar ve gereksiz çatışmalar yumağıdır. Yaşları 25 civarında olan bazı gençlerin silâhlı devrim hayallerine dalıp 'özgürlük' diye üniversiteleri işgal etmeleri, eylem üstüne eylem yapmaları ve fabrikaları taşlamalarıdır " diyor. Darbelere davetiye imiş 68 ruhu! Che Guevara öyle karizmatik ve güleryüzlü değil de suratsız ve şekilsiz bir adam olsaymış bu 'romantizm' kavramının yerine acaba ne koyacaklarmış!


68 KUŞAĞI DERSLERİ

Takvim yazarı Uskan, Bardakçı'ya verdiği yanıtta bir ufuk turu yaptı:

Basitçe cevap verelim; 68 ruhu, Fransa'da De Gaulle'u deviren, Amerika'da Nikson'un kuyusunu kazıp, Vietnam savaşını bitiren bir gençlik hareketiydi. Paris, Prag, San Francisco, Mexico City, İstanbul... O dönem bütün dünyada, savaş sonrası çocukları, bilindiği gibi muhafazakâr yöneticilere, patronlarına isyan etmişti.


68 ruhu, Çiçek Çocuklarıyla, Jack Kerouac'ın romanlarıyla, Alain Ginsberg'in şiirleriyle Jean Luc Goddar'ın filmleriyle, Beatles, Bob Dylan şarkılarıyla, Woodstock konseriyle, Jimi Hedrix'in gitar sololarıyla, 6. Filo'ya karşı eylem yapan gençleriyle kültürel ve toplumsal alanda dünyayı kucaklayan büyük bir aileydi. Tüm dünyada esen özgürlük akımından ve savaş karşıtlığından etkilenmiş olanlar Che Guevara'yı öldürttü, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını idam ettirdi.
Geldik Türkiye'ye... "Altıncı Filo'yu püskürtme, Amerikan protest müziğini yahut o müziğin yerli taklitlerini dinleyerek yapılmıştır" diyorsun.

Alemsin hocam. 17yaşındaki gençleri yaşını büyütüp idam sehpasına gönderenler, yüz binlerce aydını hapishanelerde çürütenler kimin taklidiydi? Hiç mi suçları yoktu? Tek suçlu 68 ruhu muydu yani?
Dönelim Türk gençliğinin devrim kopyacılığına... Bütün dünyada 68 ruhu gerçek, bizimkiler aşırma! Tabii koskoca ruhu getirip fabrika taşlamaya indirgersen olacağı budur.

Böyle düşünenlerin telaşını da anlıyoruz. O ruh, aradan 40 yıl geçmesine rağmen 'hayalet' gibi hala tepelerinde dolaşıyor. Ayrıca Che Guevera yakışıklıydı, Jimi Hendirx çirkin. Görüldüğü gibi fark etmiyor, ikisi de hala gönüllerde.

Sonuçta Bardakçı ustanın es geçtiği şey; "68 ruhu, her şeyden önce otoriteye başkaldırmaktı!"

Not; Bence hoca o günlerdeki suskunluğunun acısını çıkartıyor. Ya da tarihin arka odalarında fazlaca sıkışıp kalınca bunaldı haliyle. Bunun üstüne 'içelim, açılalım' muhabbeti yapılabilir bir gün. Ama ricam Janis Joplin şarkılarıyla olsun. Musikişinas Murat efendinin çalgısından fenalık geldi de.

BİLİM SOHBETİ BÖYLE Mİ YAPILIR ABİLER?

Tarih, 12 haziran gecesi Tarihin Arka Odası’nda dünyanın en büyük yazarlarından biri için şu tesbiti yaptı:

“Virginia Woolf’u okumak zaman kaybıdır.”

Tarihin bu tesbitine vesile olan bu mühim saptamayı tarihçi addedilen Murat Bardakçı yaptı.

Tarih, bir tesbit daha yaptı aynı gece: Virginia Woolf, bir intihar beceriksiziymiş. Çünkü hayatında birkaç kez teşebbüste bulunmuş, –sonuncusu hariç- başarılı olmamış.

Bu da, Murat Bardakçı’nın bir açıklamasıydı yine.

Pelin Batu’nun, Virginia Woolf’un bir feminist olduğunu söylemesi üzerine gelişen sohbette –aslında tartışmada ve susturmacada-, Bardakçı; “İntihar etmeyi bile beceremiyorlar” diyerek feministlere de bir gönderme yaptı aynı zamanda.

Murat Bardakçı, ayrıca o gece müteaddit defalar feminist kadınların çirkin, hatta olağanüstü çirkin olduklarını ima ederek, tarihe bir mühim kayıt daha düştü.

Taraf, Telesiyej, 15.06.2010

İŞTE MURAT BARDAKÇI'NIN ARDA USKAN'I İSYAN ETTİREN O YAZISI

68 RUHU DEDİKLERİ!

GEÇEN cumartesi gecesi, Tarihin Arka Odası’nda söz bir ara “68 ruhu”na geldi. Bu hareketin memlekete hiçbirşey vermediğini, sadece karışıklık yarattığını ve hâlâ yaşadığımız musibetlerden bazılarının da 68 ruhunun eseri olduğunu söyledim.

Vay efendim, sen misin böyle diyen!.. 68’in romantizmi hayaline kapılanlar, o andan itibaren yolladıkları mesajlarda ne cahilliğimi bırakıyorlar, ne düşünceye düşmanlığımı, ne de faşistliğimi...

Ama bir Allah’ın kulu çıkıp da “68 ruhu Türkiye’ye şunu, şunu, şunu kazandırdı” diyemiyor; zira ortada kazanılan hiçbir şey yok, sadece “lâf” var!

68 ruhu, yerli hiçbir fikrî sistemi olmayan ithal malı bir sloganlar ve gereksiz çatışmalar yumağıdır. Yaşları 25 civarında olan bazı gençlerin silâhlı devrim hayallerine dalıp “özgürlük” diye üniversiteleri işgal etmeleri, eylem üstüne eylem yapmaları ve fabrikaları taşlamalarıdır . Dolmabahçe Rıhtımı’nda avanak avanak dolaşıp etrafa bakınan birkaç Amerikalı askeri denize atmak, hakiki bir meydan muharebesi kazanmışcasına “Altıncı Filo’yu püskürtme” diye yâdedilir ve bütün bunlar Amerikan protest müziğini yahut o müziğin yerli taklitlerini dinleyerek yapılmıştır.

DARBELERE DAVETİYE
Sınırlarını hâlâ bilemedikleri özgürlük hayallerine dalan, Fransa’daki ve Amerika’daki yaşıtlarına özenen ama üzerlerindeki kışkırtmaları farkedemeyen bir grup genç, 19. yüzyıl Avrupası’ndaki anarşistlerle nihilistlerin kendilerinin ve düşüncelerinin yokolmasıyla neticelenen hatalarının aynını yaptı: Teröre girdiler. Dışarıdaki yaşıtlarının ne istedikleri ve ne yaptıkları farkedilmedi ama banka soymak, adam kaçırmak yahut askerle çatışmak özgürlük ve “devrim” zannedildi. Neticede 12 Mart’a davetiye çıkartıldı, Türkiye’de 1960 sonrasındaki gerçek çok partili hayatın donanımlı ilk nesli heba oldu ve gençler maalesef çatışmalarda yahut darağaçlarında can verdikleriyle kaldılar.

12 Eylül bile, 1960’ların sonunda yaşananların devamıydı...

Şimdi, ciddî şekilde düşünmek ve öğrenmek yerine boş hayranlık krizlerine girme kolaylığını seçmiş olanlar 68 olaylarını “romantizm” zannediyor, bu işleri yapanların da “romantik kuşak” olduğunu düşünüyorlar.

Che Guevara öyle karizmatik ve güleryüzlü değil de suratsız ve şekilsiz bir adam olsaydı bu “romantizm” kavramının yerine acaba ne koyacaklardı, hep merak ederim.

TÜSİAD’IN DEVRİMCİLERİ
O kuşağın önde gelen romantiklerinin bir de şimdiki hallerine bakın...

Gençlik senelerini boşa geçirdiklerini bu kadar sene sonra bile farkedemeyenleri, etraflarını çeviren birkaç hayranın verdiği ilhamla ermiş tavırlarına bürünüp hâlâ o ruhun hayaliyle yaşıyor. “Galiba biraz hata etmişiz” diyenleri oturup kitap yazıyor ve kendi geçmişleriyle dalga geçiyor. Vaktiyle “mülkiyet hırsızlıktır” hayaline o hayalin mucidi Proudhon‘dan daha sıkı sarılan ama sonradan işadamlığına soyunanları ise, servetleriyle sarmaş dolaş haldeler. İçlerinde TÜSİAD’a üye olup bundan 40 sene önce veryansın ettikleri sermayenin geleceğine yön vermeye çalışacak kadar tutarlı olanları bile var!

Ama bazıları için mücadele hâlâ devam ediyor:

Gençlik senelerindeki hayallerinin yıkılmasını ve en güzel yıllarının heder olmasını bir türlü unutamadılar ve kendilerinden hesap soran devletle yıllar sonra, şimdi hesaplaşmaya çalışıyorlar. “Milyonlarca Ermeni’yi, yüzbinlerce Kürt’ü öldürdük” iddialarının yahut nasıl ceberrut bir devlet olduğumuz yolundaki propagandaların ve böyle bütün karalamaların arkasında onlar var, hattâ darbe çığırtkanlığı yapanların arasında yeralmaktan bile çekinmiyorlar.

68 ruhu işte budur, o ruhtan artakalanlar da şimdi bu noktadadırlar...



Bu haber 1,097 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,169 µs