Davutoğlu: Biz uyardık-Video

10 Haziran 2010 14:41 tsi
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, İHH'nın açıklamasına cevap verdi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye ile İsrail’i savaşın eşiğine getiren “Gemi Krizi” konusunda çok kritik bir bilgi verdi.

Kanal 24’te Mustafa Karaalioğlu’nun programına katılan Davutoğlu, İHH’nın Gemiler ve gemidekileri karşı karşıya kalacakları tehlikeler konusunda önceden uyardıklarını açıkladı. Oysa İHH Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Oruç, NTV’de Pazartesi günü NTV Soruyor Programı’nda Celal Pir’in soruları üzerine “Hükümetle özel bir görüşme yapmadık, onlardan da bize uyarı gelmedi. Resmi hiçbir makamdan, buraya gitmeyin diye bir uyarı almadık.” dedi.

İHH yetkilisinin bu sözleri üzerine Hükümetin önceden önlem almadığı, Gemideki sivilleri uyarmadığı ve ölümle sonuçlanan olayları öngöremediği eleştirileri yöneltildi.

Kanal 24’te Karaalioğlu’nun sunduğu programda Davutoğlu bu iddiaları yalanladı ve olayı şöyle anlattı:

“Biz bu sivil toplum kuruluşunu tehlikeler konusunda uyardık, Kızılay üzerinden gönderelim biz yardımcı olalım dedik. Devlet olarak üzerimize düşeni yaptık. Ama sivil toplum kuruluşu bunun uluslar arası mahiyetini de söyleyip, hepsini tek bir kuruluşta birleştirmek mümkün değil diyerek harekete geçti.”

Davutoğlu bunların hepsinin devlet kayıtlarında olduğunu ve uluslar arası soruşturma aşamasında sunulacağını da belirtti.

TÜRKİYE’Yİ İLK ZORA SOKUŞU DEĞİL

İHH Sözcüsü Hüseyin Oruç’un “önceden uyarılmadık” açıklamaları Hükümeti iç kamuoyunda zor duruma soktu. Ancak bu ilk değil. İHH süreçte Türkiye’yi uluslar arası soruşturmada çok zor duruma sokacak fotoğrafları da servis eden merkez oldu.

Özellikle önce Hürriyet’te daha sonra pekçok yayın organında yayınlanan yaralı İsrail askerlerinin görüntüleri dünya kamuoyunda “sadece insani yardım götüren bir grup aktivist” imajını sarstı.

İsrailli askerleri kanlar içinde yaralı, ağlarken gösteren fotoğrafların dağıtılışı da ilginç. Görüntüleri İHH servis etmiş. Görüntüler önce Hürriyet’e ardından da Reuters’e verilmiş. Reuters eliyle de bütün dünyaya servis edilmiş.

Türkiye’nin bütün tezi, “bebek maması, ilaç, insani yardım götüren gönüllü aktivistlere, kurşun yağdırıldı” şeklinde iken, İHH eliyle dağıtılan bu güçlü teze en büyük gol oldu.

Ortaya çıkan tablo şu: “İsrail askerleri gemiye indi, gemidekiler birkaç askeri yaraladı, etkisiz hale getirip ele geçirdi. Bunun üzerine de İsrail donanması hem askerlerini kurtarmak hem de kontrolü ele almak için gerçek mermiler kullanarak saldırıya geçti.”

Yani bu fotoğraflar, İsrail’in “Olay insani yardım değil, denizde intifadaydı. Karada bu tip olaylara ne cevap veriyorsak denizde de bu cevabı verdik” savunmasına temel oluşturdu.

MİT BİLE DEVREYE GİRMİŞ

Dönüp geminin serüvenine bakmak gerekiyor. Aslı Aydıntaşbaş köşesinden geminin serüveni sırasında Dışişleri Bakanlığı ve MİT’in faaliyetlerini en iyi anlatan kalem oldu. Dışişleri ve MİT, gemilerin yola çıkmaması için hayli çaba göstermiş. Gemi rotasını resmi kayıtlarda Gazze olarak göstermeyip yanıltma yapmış. Sonra da Beyrut’a gitmesi üzerine gemiye resmi izin verilmiş. İsrail askerlerinin saldırısından hemen önce MİT acil olarak devreye girmiş ve gemiye operasyon olacağını acilen rotalarını çevirmelerini bildirmiş. Ancak İHH yönetimi bunu dinlememiş ve ölümlerle sonuçlanan olaylar yaşanmış.

HESAP SORULMALI
Sonuçta ne olursa olsun Türk vatandaşları hayatını kaybetti. İsrail’den hesap sorulduğu gibi bunun ihmal yönü de değerlendirilmeli, Dışişleri ve MİT’in uyarılarını dinlemeyenlerden de hesap sorulmalı. Gazetelerde “Gazze’ye gidiyoruz diye ilan verip, gümrük yetkililerine Beyrut’a gidiyoruz” diye yanıltıcı beyan verenlerden, bunu bile bile izin veren Gümrük yetkililerinden ve Türkiye’yi savaşın eşiğine sorumsuzca getirenlerden hesap verilmeli.

 

---

 

aktif haber

Bu haber 970 defa okundu.