Eşi kollarında vefat etti...

4 Haziran 2010 09:06 tsi
Mavi Marmara Gemisi’nde İsrail baskınına uğrayan Gazze gönüllülerinin tanıklıkları dehşete düşürdü.

Zeliha Sertkaya "Saçımızın köküne kadar arandık" dedi. Meral Kaya’nın “Köpekler yanımızdan eksik olmadı" sözleri ise yaşanan vahşeti ortaya koydu...

İsrail askerleri tarafından uluslararası sularda saldırıya uğrayan Mavi Marmara gemisi yolcuları, saldırı anı ve sonrasında yaşadıkları dehşet dolu günleri anlattı. İşte o anların tanıklarından bazılarının anlattığı işkenceli günler...

SAÇ DİPLERİMİ ARADILAR!

Çukurova Üniversitesi eğitmenlerinden Zeliha Sertkaya, topladıkları paralarla ikinci el bir Ford Ranger alarak Filistin'e gittiklerini söyledi. Yaşadıklarını hiçbir zaman unutamayacağını söyleyen Sertkaya şöyle konuştu: "Bir çadırda 15 yaşındaki çocuklara resmi elbisesi giydirerek polislik yaptırdılar. Saçımızın köküne kadar arandık. Başörtümün iğnelerini çıkardılar. Elinde plastik eldivenlerle neredeyse saçlarımı koparacaktı. Bize tıpkı azılı katil muamelesi yaptılar. Ayakkabımı çorabımı çıkardı. Soyundurdu ve bir de yetmezmiş gibi parmaklarımın arasına varıncaya kadar her yeri inceledi. Sabah kahvaltısında ekmek, biber ve salatalık öğlen de kaynamış yumurta verdiler."

Aldığı kurşun yarasıyla kolu kırılan Abdulhalim Elmalı, kurşunun kemiğini ikiye ayırdığını belirterek, "Orada ameliyat etmek istediler ama izin vermedim. Türk sağlık ekibi uçakta kolumu alçıya aldı. İsrail'in bizi engellemeye çalışacağını tahmin ediyorduk ama bu kadar vahşice olacağını düşünmedik. Savaş sahnelerini birebir yaşadık. Bize ilk müdahaleyi yaptıkları sırada biz 3 yaralı askeri yakaladık. Bunun üzerine de bizi bombalamaya başladılar. Gemiye 20-30'a yakın gaz bombaları attılar" dedi.

KIRMIZI IŞIKLAR HER YERDEYDİ

İHH gönüllüsü Mikail Yıldırım ise askerlerin gemiye çıkarma yaptığı anda kadınlara karşı ayrı bir şiddet uyguladığını şu sözlerle anlattı: "Kadınların daha çok korkacağını düşündükleri için onları daha fazla taciz etmeye kalkıştılar. Biz de onları arkamıza aldık. Her taraftan silah doğrultuldu ve lazer ışıklarıyla hedef aldılar. O kırmızı ışıklar kafamızda, göğsümüzde her yerdeydi. Biz soda şişeleriyle karşılık vermeye çalıştık. 1 saat boyunca direndik. Elleri kelepçeli olduğu halde kurşunlanıp öldürülen arkadaşlarımız var."

TERÖRİST MUAMELESİ GÖRDÜK

3 çocuğunu geride bırakarak Gazze'ye yardım konvoyuna katılan Meral Kaya gördükleri işkenceleri ağlamaklı şekilde şöyle anlattı: "Asla başımızı öne eğmedik. Hepsinin gözünün içine öfkeyle baktım. Şehitlerimizi görmeme rağmen bir damla gözyaşı bile dökmedim. Ellerimizi bağladılar, güneş altında beklettiler. Sadece lavaboya giderken açtılar. Erkeklerin ellerini ise ne lavaboya giderken ne namaz kılarken açtılar. Silahlarının namluları devamlı üzerimizdeydi. Köpekler yanımızdan eksik olmadı. Terörist muamelesi yaptılar.

EŞi, RUHUNU KOLLARINDA TESLiM ETTi

Eşi Çetin Topçuoğlu'nu (54) İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu kaybeden Çiğdem Topçuoğlu, büyük bir metanet içerisinde yaşadıklarını aktardı. Eşinin son nefesini verdiği sırada yanında olduğunu söyleyen Topçuoğlu, o anları şöyle anlattı: "Uyuyor gibiydi. O şok esnasında 'Neden yatıyorsun kalksana' dedim. Ama yaralandığını fark ettim. Gözleri kapanmak üzereydi. Eğildim nefesini kontrol ettim. Nefes almadığını anladım. Kalp masajı yaptım. Masaj yapınca burnundan kan gelmeye başladı. Bundan sonra anladım ki darbeyi ciğerlerinden almış. Çok fazla acı çekmesini istemedim. Bana son bir şey söylemesini istedim. O esnada bir hırıltı çıkardı. O bana yetti. Benim onu duyduğumu onun da beni duyduğunu hissettim. Su verdik, dua ettik ve gönderdik. Bundan sonra benzeri organizasyon düzenlenirse ilk gideceklerden biri de ben olacağım. Bu zamana kadar eşimle gittim. Bundan sonra 26 yaşındaki oğlumla gideceğim inşallah."

BARIŞA 4 KURŞUN SIKTILAR

Mavi Marmara gemisinde İsrail'in silahlı saldırısına maruz kalan 466 gönüllü ve 9 kişinin cenasezi İstanbul'a gelirgelmez sağlık kontrolünden geçirilmek için Adli Tıp Kurumu'na götürüldü. Saldırıda hayatını kaybeden 9 kişinin cenazesine de Adli Tıp Kurumu’nda otopsi yapıldı. Adli Tıp'ın ön raporunda "9 kişi yakın mesafeden ateşli silahla vurularak öldürüldü" denildi. Hayatını kaybedenler arasında 19 yaşındaki Furkan Doğan da var. Furkan'ın kafasına 4, göğsüne ise bir kurşun isabet ettiği belirlendi. Adli Tıp'ın bu raporu, ''Yaralı bir Türk'ü başına ateş açıp öldüren bir İsrail askeri gördüm'' diyen Kuveytli görgü tanığının anlattıklarını teyit etti.

Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Ahmet Doğan'ın oğlu olan Furkan'ın Kayseri Özel Hisarcıklıoğlu Fen Lisesi F/12-B son sınıf öğrencisi olduğu ve İHH Kayseri Şubesi aracılığıyla kafileye katıldığı belirlendi. Baba Doğan, "Oğlumun şehit olduğunu İstanbul'da öğrendik. Onu sağ görebilmek, karşılamak için dün gece İstanbul'a gelmiştim" diyebildi. Furkan Doğan'ın öğretim üyesi olan babasından dolayı Amerika'da doğduğu ve 2 yaşına kadar bu ülkede kaldığı için ABD pasaportu bulunduğu bildirildi.

Bu haber 615 defa okundu.