En Sıcak Konular

Levent Ersöz, gizli tanıkları yalanladı

3 Haziran 2010 12:33 tsi
Ergenekon soruşturması sırasında operasyon yapılacağına dair kendisine yapılan bir ihbar üzerine yurt dışına kaçtığı ileri sürülen sanık emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, bu konuda kimsenin kendisine bilgi vermediğini, yurt dışına kaçmadığını iddia etti.

Ersöz, iddianamede yer alan gizli tanıkların ifadelerinin gerçeği yansıtmadığı öne sürdü.

Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavisi devam eden tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün video konferans yöntemiyle savunmasının alınmasına devam ediliyor. Savunmasının ikinci gününde Ersöz'ü duruşma salonunda Avukat Cavit Subaşı temsil ederken, hastanedeki odasında ise avukatlar Ali Rıza Dizdar ve Zeki Aksoy yanında bulundu. Duruşmaya ayrıca; eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, Gazeteci Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay'ın da aralarında bulunduğu 32 tutuklu sanık katıldı. İddianamede, savunması devam eden sanık Levent Ersöz ile ilgili bölümde adı geçen emekli Orgeneral Hurşit Tolon da duruşmada hazır bulundu. Tutuklu yargılanan eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Durmuş Ali Özoğlu, Mustafa Dönmez ve Fahri Kepek ise duruşmaya gelmedi.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahpaşa Hastanesi'nden, video konferans yöntemiyle savunmasına devam edilen tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, iddianamede kendisi hakkında ifade veren gizli tanıkların doğru söylemediğini öne sürdü. belirterek ek klasör 237'de bulunan gizli tanıklar ve onlara bu ifadeleri verdirten kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Gizli tanık Kıskaç'ın kimliğinin Osman Gürbüz'ün Avukatı Erdem Olgun tarafından açıklandığını ifade eden Ersöz, "Bu şahıs Osman Gürbüz adlı kişiyle 2006 yılı içinde buluştuğunu ve sarhoş olan Osman Gürbüz'ün 2001 yılında afla cezaevinden çıktıktan sonra benim tarafımdan Silopi - Cizre'ye gönderildiğini, sorgulara katıldığını, 2 HADEP'linin sözde kaybolması olayını yaptığını söylemektedir. Söz edilen tarihte ben Şırnak İl Jandarma Komutanıydım. Şahsı tanımıyorum, ne görüşmüşlüğüm, ne konuşmuşluğum, ne de irtibatım vardır. Şimdi İddianameyi hazırlayanlara sormak istiyorum; Osman Gürbüz'e bunlar sorulmuş mu? Beni tanıyor mu? Tanıyorsa nerede, ne zaman, nasıl tanışmışız? Sözde kaybolma tarihi nedir? Kendisi Şırnak'a ne zaman gelmiştir? Hangi olayın sorgularına katılmıştır? Sorguda kimlerle çalışmıştır? Kişilerin kaybolma olayını yaptığını itiraf ettiğine göre bu durum Silopi Cumhuriyet Savcılığı'na bildirilmiş midir? Bu sorular sorulmadıysa, şimdi ben bunların İddianame'ye niçin sorulmadan konulduğunu soruyorum. Niyet ve maksat nedir?" diye konuştu.

Osman Gürbüz'ün 2001 yılında Rahşan Affıyla tahliye edildiğini belirten Ersöz, "Kamuoyunda Rahşan Affı olarak bilinen kanun "4616 sayılı 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava Ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun'dur. Kabul tarihi 21 Aralık 2000'dir. Osman Gürbüz ise cezaevinden 2 Şubat 2001 tarihinde çıkmıştır. Kaybolduğu öne sürülen 2 kişiyle ilgili olay 25 Ocak 2001'de meydana gelmiştir. Nasıl oluyor da cezaevindeki bir kişi dışarı çıkıp bu işi yapabiliyor?" diye sordu.

Üçüncü İddianamede, hakkında ifade veren "İlkadım" kod adlı gizli tanığın gerçek adının S.T olduğunu ileri süren Ersöz, "Bu şahıs hakkında o tarihlerde Habur Gümrük Kapısı bölgesinde insan kaçakçılığı, akaryakıt kaçakçılığı yaptığına ilişkin çeşitli duyumlar vardı. Bazı güvenlik güçleri ve istihbarat birimleri tarafından kullanıldığı şeklinde bilgiler gelmekteydi. Bu kişiye zorla ifade verdirildiği ve bundan dolayı pişman olduğu, ancak yapacak bir şeyi olmadığını, ifade vermediği takdirde hayatından endişe duyduğuna dair çevresindeki kişilere konuşma yaptığı ve para aldığına dair bilgiler mevcuttur." dedi. Ersöz, Gizli tanık Selçuk'un anlatımlarının da doğru olmadığını iddia etti.

Ersöz ulusal ve uluslararası hukuk kurallarına göre sanığın ve müdafiinin yokluğunda tanık veya muhbirlerin gizlice dinlenmesi, sanıkla yüzleştirilmemeleri ve özellikle soruşturma aşamasında elde edilen gizli beyan ve belgelerle verilen mahkûmiyet kararları savunma hakkını ihlal ettiğini öne sürdü. Bu nedenle bu ifadelerin delil olarak kabul edilmemesini ve bu şahıslar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.

Kent Otel'de yapılan toplantılara sürekli katıldığının ileri sürüldüğünü söyleyen Ersöz, "Kent otelde yemekli bir toplantıya bir kez, emekli olduktan sonra 2006 yılının Mayıs ayında, katıldım. Yanımda arkadaşım İlhan Özcan da vardı ve yemek parasını cebimizden ödedik. Toplantı otelin zemin üstü katındaydı, gizli değildi ve bir örgüt toplantısı hiç değildi." dedi. Toplantıda eski bir içişleri bakanı, 2 emekli üst düzey komutan, bir rektör, birkaç akademisyen, yargı mensupları, gazeteciler ve bu kişilerin birçoğunun koruma polisleri ve personeli olduğunu belirten Ersöz, "Şimdi böyle bir ortamda nasıl bir gizli toplantıdan söz edilebilir? Toplantıya bir savcı arkadaşımın daveti üzerine katıldım ve ondan sonra bir daha katılmadım." diye konuştu.

Hiçbir kişi ya da yerden operasyon yapılacağına ilişkin bilgi almadığını ve yurtdışına kaçmadığını ileri süren Ersöz, "İddianameyi hazırlayanlar; 'bir şekilde haber alıp' ifadesiyle, ellerinde hiçbir delil olmadan zorlama yorumla, adaleti yanıltma gayretlerine bir yenisini eklemektedirler. Kaldı ki, telefonları dinlenen şüpheli bir kişiyim ve telefon görüşmelerimde yurt dışına ne zaman gideceğime kadar her şeyi konuşan biriyim. Niçin yurt dışına çıkışıma müsaade edilmiş? takdirlerinize sunuyorum." eleştirisini yaptı.

İddianamenin 296 ncı sayfasında "Dönemin Kuvvet Komutanları Aytaç Yalman, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına hakkında görev yaptıkları dönemde "Askeri müdahaleye zemin hazırlama" yönünde diğer şüpheliler ile birlikte hazırlanan plan ve eylemlere iştirak ettiklerinin iddia edildiğini hatırlatan Ersöz, "Ancak, 2004 yılı Ağustos ayında Şener Eruygur'un emekli olmasına müteakip, bu yönde herhangi bir çalışma ve eylemleri tespit edilemediğinden, adı geçenlerin bu döneme ilişkin eylemleri ile ilgili soruşturma evrakı tefrik edilmiştir. İddia makasının üç kuvvet komutanına uyguladığı kriterin ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanunu, Askeri Mahkemelerin Genel Görevleri maddesi gereğince, benim dosyamın da tefrik edilmesini talep ediyorum." şeklinde konuştu.

cihan



Bu haber 637 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,081 µs