En Sıcak Konular

Mesele anahtar değil...Cesaret!

29 Mayıs 2010 15:40 tsi
Mesele anahtar değil...Cesaret! Kılıçdaroğlu, elinde sorunları çözecek bir “anahtar” tutuyor. Peki o anahtarı kullanacak cesareti var mı?

Bütün politikasını “dürüstlük” üzerine kuran Kılıçdaroğlu’nun parti yönetimine aldığı üyelerin “sahte” çıkması, bu partide yaşanan ve yaşanacak olan tuhaflıkların sembolü haline gelebilecek bir skandal.

Kılıçdaroğlu’dan beklenenle, Kılıçdaroğlu’nun başına geçtiği partinin yapısı arasındaki çelişki bu olayda net biçimde gözüküyor.

CHP, bu sistemi kuran ve kurduğu sistemi korumak görevini üstlenen tutucu bir parti, neredeyse bütün değişimlere karşı.

Hayatın hareketine karşı direnebilmek için “kural dışı” oynamaya, muhtıraları desteklemeye, Ergenekon’a “avukatlık” yapmaya, 12 Eylül Anayasası’nın değişmesine direnmeye, yargı sistemindeki hukuksuzlukları sahiplenmeye, orduyu “demokrasinin deniz feneri” olarak görenleri yönetimine almaya razı.

Ordunun ve yargının vesayetine payanda olarak kendi halkının varlığını ve iradesini de reddediyor.

Böyle bir partinin halktan oy alması da, iktidar olması da çok mümkün değil.

Tamamen “sınıfsal” nedenlerle AKP’den nefret edip, bu nefretin gerçek temelini saklamak için “irtica tehlikesi” palavrasının arkasına saklananların dayandığı toplumsal yapı, bir partiyi iktidara taşımaya yetmez.

Kılıçdaroğlu, ahlaksız bir kaset komplosunun ardından CHP’nin başına geldi.

Medyanın da büyük yardımıyla toplumda bir “hareketlenme” yarattı.

AKP’den nefret edenlerle, gerçekten “dürüst” ve demokrat bir “sol” parti isteyenler, onun etrafında toplanıp CHP’nin oyunu arttırabilirler.

AKP’den nefret edenler zaten CHP’nin doğal taraftarları.

Ama diğerleri, Kılıçdaroğlu’ya oy vermek için “gerçekten dürüst” ve “demokrat” bir politikanın sürdürülmesini talep edecekler.

CHP gibi bir partiyle bunu yapmak mümkün mü?

Pek değil.

Kılıçdaroğlu burada bir açmazla karşı karşıya.

Değişmesi çok zor bir parti, Kılıçdaroğlu’yu kullanarak değişmeden “değişmiş” gibi yapıp halkı kandırmayı planlıyor.

Ama Kılıçdaroğlu partiyi gerçekten değiştiremezse halkı kandırıp iktidarı alamaz, iktidarı alamazsa da kenara atılır.

Ne yapacak?

Medyada ve CHP taraftarlarında görülen “heyecan”, Kılıçdaroğlu için büyük bir şans bence.

Su bekleyen çatlamış bir toprak gibi iktidar bekleyen bir CHP tabanı var, bu taban iktidar için Kılıçdaroğlu’ya muhtaç.

Kılıçdaroğlu, kartlarını iyi oynarsa bu “muhtaç” topluluğu, dışarıdaki CHP sempatizanı “gerçek demokratların” yardımıyla değişime zorlayabilir.

Bunun için, ezberleri tekrar eden tembellerin klişelerini bir kenara bırakıp, AKP’nin neleri yapıp neleri yapamadığını iyice incelemeli.

AKP, birçok değişime öncülük ediyor ama bu değişimleri “sonuca erdirmekte” genellikle ürkek davranıyor.

AKP’nin “zaafı” bu ürkekliği.

İktidarı AKP’nin elinden almak isteyen biri, AKP’den daha cesur olmak ve daha “ileri” hamleler yapmak zorunda.

Anayasayı, AKP’den daha kapsamlı bir şekilde değiştirmeye, Kürt meselesinde çözüme gitmeye, Kürtlerin eşitliğini savunmaya, 12 Eylül yasalarını çağdaşlaştırmaya, YÖK’ü kaldırmaya, “türbanı” serbest bırakmaya, Avrupa Birliği yolunda daha hızlı yürümeye, ordunun ve yargının vesayetini kırmaya, devletin içinden çıkan Ergenekon gibi çeteleri tavizsiz bitirmeye, ekonomik sorunları “devlet eliyle” değil aksine daha fazla özgürlükle ve akılcı projelerle çözmeye aday bir parti AKP’yi ciddi biçimde zorlar.

Bu meselelerde AKP’den daha ileri bir noktada duramayan bir partinin hiçbir iktidar şansı yoktur bence.

CHP, bu ilericiliği üstlenebilir mi?

Çok zor ama başka bir şansları da yok, eğer Kılıçdaroğlu arkasına aldığı “rüzgârı” partinin içine doğru estirmeyi başarabilirse, CHP’nin iktidar arzulayan ama iktidar olabilecek potansiyele sahip olmayan yapısını değiştirebilir.

Gönül, AKP ile “ilerici” hamlelerde yarışan bir partinin çıkmasını, değişimi hızlandırmasını, akan kanı durdurmasını, çocukların daha iyi yaşayacağı şartları oluşturmasını, iktidar partisini “eteğinden tutmak” yerine ileri itmesini istiyor.

Yeni başkan bunu yapabilirse, CHP kazanır, CHP’nin rekabetiyle kendini tazeleyecek AKP kazanır, ülke kazanır, insanlar kazanır, herkes kazanır, sadece “haksız ve gizli bir iktidarı” elinde tutanlar kaybeder.

Kılıçdaroğlu, elinde sorunları çözecek bir “anahtar” tutuyor.

Kilide sokacak cesareti gösterirse partisini de, ülkesini de, kendisini de kurtarır.

Ama o “anahtar”, “Kürt” demeden, Ergenekon’u ve darbeleri savunarak, 12 Eylül Anayasası’nı sahiplenerek girmez o kilide.

Hayatın kendisine sunduğu armağan paketini açamayan yetersiz bir adamın elindeki “anahtar” olarak kalır ve sahibiyle birlikte paslanır.

Umalım ki paslanmak yerine anahtarı kilide sokmayı tercih etsin.

Ahmet Altan / Taraf



Bu haber 807 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,493 µs