En Sıcak Konular

Adalatten yana tavır aldınız, öyle mi?

28 Mayıs 2010 14:20 tsi
Adalatten yana tavır aldınız, öyle mi? "Karnı doyduğu sürece adalet beklemeyeceğini sandığınız ‘halk’a daha hangi suçları unutturacaksınız?"

Kılıçdaroğlu’nun Türkmen olduğu tam da bugünlerde medyaya Soner Yalçın imzasıyla düşmüş. Aynı zamanda onun peygamber soyundan (seyyid) gelme ihtimali de tesbit edilmiş. (Yani artık CHP medyasının, Kılıçdaroğlu adına muhafazakâr kesimden de oy isteyecek yüzü var!)

CHP söylemi “etnik köken şereftir” derken, yeni liderinin Alevi-Kürt kökeni ondan bir proje yaratmaya kalkanlar için yeterince şerefli bulunmadı galiba. Ki kendisine ‘muteber’ bir köken biçilmeye kalkışılıyor. (Kemal Bey de bir programda bunu telaffuz etmiş nitekim.) İnşallah Dersimlilerin bizzat devlet emriyle katledilmesinin hesabını sormayı bir kez daha engellemez bu yeni köken ihtimali. (Öyle ya, kökene göre bazı zulümler meşru olabiliyor!)

Kökene gönderme yapmanın ‘kellecilik’ olarak ayıplanacağını bilen Soner Yalçın yazısında eklemeyi ihmal etmiyor: “Kim kendini hangi kimlikte görüyorsa odur. Öncelik insan olmaktır.” (Aileleri yüzyıllar önce Yahudilikten dönenlere toptan ‘Sabetaycı’ kimliği giydiren ve söylemlerinde ima yoluyla bunu birtakım ideolojik kılıflarla paketleyip çoğaltan, milliyetçilikte hassas kitlelere hedef gösteren kendisi değilmiş gibi!)

Kürt açılımına karşı çıkarken, “Türk-Kürt hepimiz kardeştik, açılım geldi, ayrımcılık oldu” diyenlerin sayısı pek çoktu. İşte Kılıçdaroğlu’nun “inanç ve köken üzerinden siyaset yapmayacağız” şeklindeki yaklaşımı bu söylemi meşrulaştırıyor maalesef. Sorunun bu şekilde çözülemeyeceğini tekrar etmek bile abes. Kürt ve Aleviliğin, telaffuz edilmediği sürece bir şeref olduğu bu ülkede, ancak bu şekilde kardeş kaldığımızı belirtmek de gerekmiyor herhalde. (Öte yandan böyle diyerek etnik köken ve inancı yüzünden zulüm görmüş milyonlarca insanın bu ülkede yaşadığını da sanki unutuyor Kemal Bey.)

“CHP’ye bir şans tanıyalım” diyen bazı sesler, ille mukayese yapma gereği duyuyor: “AKP’ye bir şans vermiştik, neden CHP’ye de bunu tanımayalım” diye sorarak sözüm ona eşitlikçi bir yaklaşım sergiliyorlar. (Keşke haklı olsalardı. Çünkü güçlü bir muhalefete ihtiyaç var.)

Erdoğan ve arkadaşlarının AKP’yi kurduğu günlerde, seçimlerden çok önce, sözgelimi AB konusunda kendilerini ‘milli görüş’ çizgisinden tamamen ayıran net tutumunu unuttular mı? AB’ye karşı olur ya da olmazsınız, konu bu değil. Mesele, eğer ille ‘ilk günler’e dair bir kıyaslama yapılacaksa, ortada çok bariz bir tutum farklılığı olduğu.

Bugün Kılıçdaroğlu’nun (irtica korkusu dışındaki) hangi mevzuda kendini Baykal çizgisinden bu kadar net soyutladığını gördünüz ki, ona mesafeli bakanlara ‘yandaş’ muamelesi yaparken hâlâ utanmıyorsunuz? (İrtica korkusunun da nasıl bir toplum mühendisliği olduğunu size kimse anlatacak değil herhalde.)

Ergenekon tutuklularının görüntüsü eşliğinde kurultayda Kılıçdaroğlu’nun yeni lider seçilmesi hiçbirinizi rahatsız etmedi mi ki, bunu eleştirenlere yükleniyorsunuz? Kemal Bey’in 27 Mayıs’a karşı olduğunu belirterek, onun bugünün cuntacılığına bakışını temize çekebilecek misiniz?

Balyoz’a, Kafes eylem planlarına, Sarıkız ve Ayışığı darbe planlarına, Sauna çetesine, Poyrazköy bombalarına, siyasete müdahale ve AKP’yi bitirme planlarına, cuntacılığa, şehit cenazelerindeki provokasyonlara, suikast planlarına, müzelerde patlayacak bombalara, darbe günlüklerine vesaire hiç aldırmayarak adaletten yana tavır aldığınıza kimi ikna edebilirsiniz?

Sanki tüm bu planları gerçekleştirmek için bu ülkede yıllardır hiç ortam hazırlanmamış gibi? Hrant, Danıştay üyesi, Hıristiyan rahipler, hiç katledilmemiş gibi? Ankara’nın ortasında veya Mecidiyeköy’de patlatılmak üzere bombalar bulunmamış gibi? Mersin‘de bayrak provokasyonu, bazı üniversitelerde silahlı eylemler organize edilmemiş gibi?.. Gün gelir devran döner ve tüm suçlular aklanır ise sorumluluğunuz ortadan kalkacak mı? (Oysa hiçbir zulmün lekesi vicdanda kendiliğinden silinmiyor.)

Taner Akçam’ı, Ahmet Kaya’yı, Hrant Dink’i, Akın Birdal’ı, Alper Görmüş ve Nokta dergisini ve daha birçok ismi hedef gösterdiğiniz hatırlatıldığında; “gözümüzden kaçmış” dediniz. “Genç arkadaşlar abartıyor,” dediniz. Hakir görmeye kalktınız, suçsuzları hedef gösterdiğiniz için sizi eleştirenleri. Şimdi içinizden bazıları “alkışladımsa alkışladım, kimseye hesap vermem” diyerek bu vicdani çelişkiden kurtulabilir mi?

Kafes’inizden dışarı çıkmazken, acaba Suçlular hesap vermedikçe, ceza çekmedikçe masumiyet hakkından bahsedebilir misiniz?

Leyla İpekçi / Taraf



Bu haber 1,006 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,141 µs