Nükleer ihtilâf mı, açgözlülük mü?

26 Mayıs 2010 08:27 tsi
Türkiye ile Brezilya, İran yönetiminden, "Elimdeki uranyumu zenginleştirilmişi ile takas edilmek üzere Türkiye'ye teslim ediyorum" taahhüdünü aldı, ama başta ABD olmak üzere Batı'yı tatmin edemedi... Acaba bu defa esas dertleri ne? Fehmi Koru yazıyor.

Fehmi Koru / Yeni Şafak

Hani Batı ülkelerinin İran konusunda en büyük sorunları, dünya sistemine meydan okuyan ülkenin nükleer silâh sahibi olmak istemesiydi? "Nükleer santralleri var İran'ın, buralarda uranyum zenginleştiriyor; gayesi barışçıl olsaydı, elde ettiği uranyumu zenginleştirilmiş uranyumla takas ederdi" demiyorlar mıydı?

Türkiye ile Brezilya, İran yönetiminden, "Elimdeki uranyumu zenginleştirilmişi ile takas edilmek üzere Türkiye'ye teslim ediyorum" taahhüdünü aldı, ama başta ABD olmak üzere Batı'yı tatmin edemedi. "İran elindeki tüm uranyumu teslim etmiyor" ve "İran atom silâhına sahip olma amacından vazgeçmiyor" itirazları eşliğinde Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nden (GK) yaptırımlar paketi çıkarma hazırlığında Batı ülkeleri...

Irak'ı işgale hazırlanırken de durum bundan farklı değildi: Tek taraflı olarak bir dizi asılsız iddia sıralıyor ve uluslararası camiadan bunları 'savaş sebebi' saymasını bekliyordu ABD önderliğindeki Batı; itirazları da dinlemiyordu.

Acaba bu defa esas dertleri ne?

Maalesef âdil bir dünyada yaşamıyoruz. Açgözlüler varolan adaletsizliği daha da artırmak için her türlü yola başvurmayı mubah görüyorlar. Irak'ı işgale giderken ABD'den bir 'modern Roma İmparatorluğu' çıkartıp dünyayı bütün değerleriyle birlikte egemenlikleri altına almayı amaçlıyorlardı; yalan ve dolanla sonuç alma çabaları sonraki gelişmelerle suya düştü.

En çok da, Türkiye'nin, 1 Mart tezkeresi ile, yapılmak isteneni 'gayr-ı meşru' sayan tavrı yüzünden...

Şimdi de, Türkiye, bu defa Brezilya'yı da yanına alarak, bir başka açgözlülük projesini boşa çıkartma çabasında.

İran konusunda esas dert bu ülkenin atom silâhı üretecek düzeye gelmesinin engellenmesi olsaydı, Türkiye ile Brezilya ortak yapımı taahhütname üzerinden yürütülürdü müzakereler; belgede eksik noktalar varsa giderilmesi yolunda talepler eşliğinde... Ancak esas dert, İran üzerinden başkalarına gözdağı vermek ve bu arada 'zenginleştirilmiş uranyum' maddesini petrol ve doğalgaz gibi para basan bir yakıta dönüştürmek olduğu için, hırgür çıkarmayı yeğliyorlar.

Türkiye henüz nükleer enerji fakiri bir ülke, ama bu yolda ciddi adımlar atıyor. Kurulacak nükleer enerji tesislerinde uranyum kullanılacak ve bunu yine kendisi zenginleştirmek isteyecek Türkiye; onlarca AEIA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) üyesi ülke gibi...

Oysa Batı ülkeleri, 'zenginleştirilmiş uranyumu', fiyatını kendilerinin belirlediği, kendi tekellerinde bir yakıta dönüştürmek niyetindeler... İran üzerinde uygulanan baskıların altında yatan en önemli sebep bu. Çünkü Brezilya-Türkiye ortak yapımı taahhütname, İran'ı atom bombası yapmaktan uzak tutuyor, fakat zenginleştirilmiş uranyum elde etme kapısını bütünüyle kapatmıyor.

İstenilen, o kapının sımsıkı kapatılması ve zenginleştirilmiş uranyumun ancak belli başlı ülkelerin satabileceği bir yakıta dönüştürülmesi...

Rusya bunun için ABD'nin başını çektiği Batı blokuyla birlikte hareket ediyor.

Ak Parti iktidarı dünya için âdil bir düzen talep ettikçe ciddi sıkıntılarla karşılaşıyor; buna karşılık, derdini anlatabildiği global kitleler üzerindeki etkisi giderek artıyor Türkiye'nin... BMGK'ndeki yıl sonunda bitecek geçici üyeliğini 'daha âdil bir dünya düzeni' talebini anlatabilmek için kullandıkça Türkiye, dünyanın büyük bir bölümüyle yakınlaşıyor.

Garip olan, 'barışçı bir dünya' özlemine sahip çıkarak ABD Başkanlığı'nı kazanmış, daha hiçbir kararın altına imza atmadan Nobel Barış Ödülü'ne lâyık görülmüş Barack Obama'nın 'yaptırımlar' ile 'savaş' arasında gidip gelen tavrı...

Çifte standartla buraya kadar...

Bu haber 850 defa okundu.