En Sıcak Konular

Türköne: Genelkurmay, siyasi parti gibi çalışan bir merkez

11 Mayıs 2010 12:17 tsi
Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne, Genelkurmay Başkanlığı'nın siyasi parti gibi çalışan bir merkez olduğunu ileri sürdü.

Türköne, çözüm yolunun ise 'yeni bir ordu kurmaktan' geçtiğini iddia etti. Siyasete bulaşmış silahlı gücün tehlikelerine dikkat çeken Türköne, "Birincisi, siyasî hayatın içine bu kadar girmiş bir ordu ile demokratik bir sistemi yaşatamazsınız. İkincisi, işini gücünü bırakıp siyasî hayatı tanzim etme planlarıyla uğraşan bir ordu ile ülkenin güvenliğini sağlayamazsınız. Üçüncüsü ise, bu kadar geri ve ilkel metotları, elinde silah bulundurma ayrıcalığını kullanarak planlayan ve uygulayan bir kurumun denetimsiz bir şekilde iş görebildiği bir ülkeyi, kıyasıya rekabetin yer aldığı bir dünyada bir milim ileri götüremezsiniz." ifadelerini kullandı.

Mümtaz'er Türköne, Nesil Yayınları tarafından yayınlanan yeni kitabı "Sözde Askerler"de Türk Silahlı Kuvvetleri'yle ilgili yorumlarda bulunuyor. Kitabında Türkiye'de askerlik mesleğinin mecrasından çıkarıldığını ve askerin asli vazifesi ile uğraşmadığını söyleyen Türköne, Genelkurmay Başkanlığı'nın da siyasi parti gibi çalışan bir merkez olduğunu ifade ediyor. Türköne, kitabında, "Hem devasa bir Genelkurmay karargâhına, hem de devasa kuvvet komutanlıklarına gerek var mı?" sorusuna bir hatırası ile cevap veriyor. Türköne'nin anlattığı hatırası şöyle: "Genelkurmay'da Bilgi Destek Dairesi'nde yıllarca çalışmış emekli bir yarbay olan dostum, benden bir soru sormamı istedi. Emekli bir orgenerale veya korgenerale çay içerken sormamı istediği soru şu: 'Hem devasa bir Genelkurmay karargâhına, hem de devasa kuvvet komutanlıklarına gerek var mı? Bu karargâhlar, bir ordunun muharebe imkân ve kabiliyeti için ne iş yapar? Olmasalar, ordu yine muharebe imkân ve kabiliyeti açısından ne kaybeder?' 'Alacağınız cevap muhtemelen şudur' diyerek soruya kendisi cevap veriyor: 'Hiçbir şey kaybedilmez… Hatta olmasalar ordunun muharebe imkân ve kabiliyeti daha da artar.'"

Türköne, bu hatırasını anlattıktan sonra şunları kaydediyor: "Demek ki Türkiye'nin savunma ihtiyaçları ve ordunun sevk ve idaresi ile yakından uzaktan alâkası olmayan bir karargâh yapılanması var. Kendi halkını düşman ilan edip komplolar ve tuzaklar hazırlayan ve üzerine basarak söylüyorum, siyasî parti gibi çalışan bir merkez burası."

Siyasete giren askerin vatana ihanetle kahramanlık ölçülerini birbirine karıştırdığını belirten Türköne, çözüm yolunun ise yeni bir ordu kurmaktan geçtiğini söylüyor: "Devasa karargâh yapılanması yerine, operasyonel ihtiyaçlara uygun esnek bir hiyerarşi ve geniş bir inisiyatifle hareket eden fonksiyonel askerî yapılanmaya ihtiyacımız var. Hilmi Özkök zamanında hızlanan, sonra yavaşlayan bu operatif yapılanmanın bir an önce gerçekleşmesi lâzım. Ben buna 'Yeni bir ordu kurmak lâzım' diyorum. Mevcut ordu yapımız, özellikle karargâh yapıları siyaseti tanzim gereklerine göre oluşturulmuş oligarşik bir yapı. Bu oligarşi, koskoca orduyu siyasî bir güç olarak iktidar rekabetinin içine sokuyor ve yıpratıyor. Askerliğin şerefini korumak ve Türkiye'nin savunma ihtiyaçlarını karşılamak için yeni bir ordu yapılanmasına ihtiyacımız var. Askerlik mesleğinin şerefini siyasî hesaplar peşinde koşan üniformalı fitne-fesat tacirlerinin elinden kurtarmak başka türlü mümkün değil."

GENELKURMAYIN SİYASİ PARTİ GİBİ ÇALIŞTIĞINI GÖSTEREN KANITLAR

Genelkurmay karargahının bir siyasî parti gibi çalıştığını gösteren çok sayıda kanıt olduğunu vurgulayan Türköne, bu kanıtları şöyle sıralıyor: "Taraf gazetesinin, Genelkurmay'a atfen yayımladığı 'Bilgi Destek Eylem Planı' başlıklı 'lahika' bütünüyle sivil hayatı askerî hiyerarşiye bağlı olarak tanzim etme amacını taşıyan belgelerden sadece biri. Karşımızda, seçimlere katılmayan, ama iktidar mücadelesinde siyasî partilere rakip olan bir siyasî örgüt duruyor. Belgedeki 'TSK' vurguları, dış güvenliği sağlamakla görevli bir kuruma değil, bir iktidar odağına ait. Teorik tasnife göre, bir baskı grubu gibi, siyasî rekabeti değişik araçlar kullanarak etkilemeye ve devlet iktidarını biçimlendirmeye çalışan bir dernek; veya propaganda, sivil örgütlerle temas kurma, yandaşlarla işbirliği geliştirme gibi diğer siyasî partilerin kullandığı araçları kullanarak -sadece seçimlere girmeden- iktidarı kullanmayı amaçlayan bir siyasî parti. Her iki durumda da boğazına kadar siyasete bulaşmış bir silahlı güç var karşımızda. Tablo vahim. Üstelik birkaç açıdan. Birincisi, siyasî hayatın içine bu kadar girmiş bir ordu ile demokratik bir sistemi yaşatamazsınız. İkincisi, işini gücünü bırakıp siyasî hayatı tanzim etme planlarıyla uğraşan bir ordu ile ülkenin güvenliğini sağlayamazsınız. Üçüncüsü ise, bu kadar geri ve ilkel metotları, elinde silah bulundurma ayrıcalığını kullanarak planlayan ve uygulayan bir kurumun denetimsiz bir şekilde iş görebildiği bir ülkeyi, kıyasıya rekabetin yer aldığı bir dünyada bir milim ileri götüremezsiniz. Kısaca, şayet bu 'lahika' doğru ise, her şeyden endişe etmeniz gerekir."

"KAFES İSMİ TESADÜFEN SEÇİLMEDİ"

1980 darbesinden sonra Mamak Askerî Cezaevi'ne uğrayanların Kafes'i çok iyi bildiğini dile getiren Türköne, kitabında şu bilgilere yer veriyor: "Burası yüksek bir aslan kafesi gibiydi. Dış kafeste cezaevi kuralları kısaca yine dayakla öğretildikten sonra, asıl bu kafeste eğitim verilirdi. Demir parmaklığa yüzünüz yakın tahiyyatta oturulur. Dışarıdan bakan biri namaz kıldığınızı bile zannedebilir. Sonra askerin komutuyla ayağa kalkılır ve yine komuta göre yerinizde sayarak marşlar söylenir ve tekmil verilir. Hatanız olsun olmasın, terbiye amacıyla parmaklık arasından avucunuzu dışarı uzatırsınız. Karşınızdaki asker, elindeki copu mümkün olduğu kadar yukarıya kaldırır, ulaşabileceği en yüksek hızla elinize vurur. Yeteri kadar dayak yedikten sonra tekrar tahiyyat oturuşuna geçilir. Kimi birkaç saat, kimi bir ay kadar bu kafeste kalıp eğitildikten sonra koğuşa geçmek artık özgürlüğe kavuşmak gibidir. Kafes, cehennemi insanlara yaşatmak içindir. Bu cehennemde kısa bir süre kalanlar, bu cehenneme tanık olanlar artık her şeye katlanabilir. Sonrasında verilen komutlara bu cehenneme dönmemek için uyulur. Kurallar, kafes korkusu ile işletilir. İtaat ve düzen için kafes, zihninizin bir yerinde mutlaka uzağında olmanız gereken cehennem olarak durur. Taraf'ın yayınladığı plana, hazırlayanların "Kafes" ismini vermesi tesadüf değil. Kendi ellerinizle bir dehşet tablosu yaratacaksınız. Toplumu bu cehenneme tanık edeceksiniz. İnsanlar bu dehşete tanık olduktan, yani kafese girdikten sonra artık her şeye razı olacak. Güce boyun eğecek. Şiddete rıza gösterecek. Bu cehennemin alternatifi olan silahlı zorbalığa, yani askerî vesayete katlanacak."

Cihan



Bu haber 811 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,891 µs