'Başkomutan Gül' dengeleri değiştirir mi?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Tunceli’de dört askerin şehit edildiği, yedi askerin de yaralandığı Sarıyayla Karakolu’na yapılan baskın hakkında Genelkurmay Başkanlığı’ndan bilgi istedi. Karargah adına Çankaya Köşkü’ne çıkan Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanı Korgeneral Mustafa Bıyık, PKK saldırısına ilişkin Cumhurbaşkanı Gül’e brifing verdi. Daha önce örneği olmadığı halde, 'askeri bir mesele' olarak kabul görmüş bir alanda ilk kez bir cumhurbaşkanın adı geçiyordu. Taraf ve Star gazeteleri bu olayı "Başkomutan hesap sordu" başlığıyla okuyucularına sundu. Buradaki 'Başkomutan' vurgusu gözlerden kaçmadı. iyibilgi olarak Cumhurbaşkanı Gül'ün bu hareketinin siyasi açıdan sembolik değerini merak ettik ve Taraf Gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan'a fikrini sorduk:

Sizce Cumhurbaşkanı'nın askerden bilgi talebi nasıl yorumlanmalı? Sembolik değeri dışında, Türkiye'deki sivil-asker ilişkileri açısından önemli bir mihenk taşı kabul edilebilir mi?

Tek bir olayı alıp bu kadar sembolize etmek çok doğru olmayabilir, ama gazetecilik açısından neden böyle bir manşet atılmış, arkadaşlarımı anlayabiliyorum. Çünkü bu olayın kritik yönünün bu olduğunu düşünmüşler ve çok da haksız değiller. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanları'nın yüzde doksanı askeri kökenliydi, dolayısıyla da farklı bir bakışın gelebilmesi önemli. Cumhurbaşkanı Gül'ün bunu teknik bir anlam vererek yapma ihtimali olduğu gibi, bir miktar siyasi anlamını düşünerek yapıyor olma ihtimali var. Bunu bilmiyoruz. Burada sınırı aşmamak lazım. Ama ben doğru bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Türkiye'nin tüm önemli meselelerinde sorumlular kim olursa olsun, Cumhurbaşkanımız olan insanın o sorunun üzerine gitmesini ve o sorunla ilgili kendi kanaatlerini toplumla paylaşmasını beklerim. Bu bakımdan sembolik değeri ne olursa olsun, yapılan iş bana çok olumlu geldi.

Peki bildiğiniz gibi söz konusu baskın sonrası basından gelen eleştirilere karşı Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un çok sert bir çıkışı olmuş, meşhur "mütareke basını" lafını kullanmıştı. Orgeneral Başbuğ'un bu sert söyleminin arkasında, "askeri meselelere" sivillerin karışmamalarına karşı olduğu söylenmişti kimi yorumcular tarafından. Tam da bunun üzerine asker olmayan bir Cumhurbaşkanı'nın bu meseleye el atması, 'mütareke basını' şeklinde hedef alınan kesime destek olarak algılanabilir mi?

Birebir karşıtlık haline sokmamak lazım. Sonuçta Cumhurbaşkanı bir gazeteci değil, medyanın organı değil. Farklı bir yerde duruyor. Ama bu en azından şunu söylemiş oluyor: Türkiye'deki demokratik hayatın çoğulcu bir yapısı olduğunu. Cumhurbaşkanı ayrı bir aktör, onun da ayrı bir hareket alanı var, o da bunu kullanacak. Bundan sonra daha olumlu olacaktır.

Org. Başbuğ'un konuşması çok fazla üzerinde durulacak bir konuşma değil. Bunlar artık bitmiş, Türkiye için geçmiş şeylerdir.  

Peki genel olarak asker açısından yorumlandığı zaman, kendi yaptıkları bir çıkışa karşı Cumhurbaşkanı'nın talebini karşıt bir hamle olarak algılayabilirler mi?

Böyle algılayabilecek askerler olabilir. O da modern ve demokratik bir devlet yapısına uygun olmaz. Askerin içersinde de çeşitli insanlar var. Bundan rahatsız olabilecekler gibi, bunu çok doğal karşılayacak askerlerin olduğunu düşünüyorum.

www.iyibilgi.com özel