'Organize ihanet' gerçek mi?

6 Mayıs 2010 09:30 tsi
AK Parti'de yanıltıcı sükûnet

Dün Meclis’te, özellikle AK Parti grubunda en çok tartışılan konular arasında İhsan Dağı’nın
Zaman gazetesinde 4 Mayıs’ta yayımlanan ‘AK Parti’deki Ergenekon şebekesi’ yazısı idi.
Dağı bu yazısında parti kapatmayı zorlaştıran Anayasa maddesinin 327 oyda kalarak paketten düşmesinin arkasında ne olduğunu soruyor, sonra da yanıtını veriyordu: “Bence olanlar açık; AK Parti içindeki Ergenekon şebekesi harekete geçti.”

Bu temayı aslında Sabah’ta Emre Aköz, Yeni Şafak’ta Ali Bayramoğlu başta olmak üzere başka yazarlar da bir şekilde işlemişlerdi, ama dün Kulis’te gördüğüm, diğer yazıların AK Partili vekilleri Dağı’nın yazısı kadar etkilemediği ve incitmediği oldu.

Daha önce Yeni Şafak’ta Fehmi Koru’nun daha üstü kapalı, dün de çok daha köşeli şekilde Star’da Şamil Tayyar’ın (‘Koalisyonun yeni üyesi Abdullah Öcalan’ başlıklı yazısında) işlediği tema şu: Ergenekon örgütü, AK Parti içine milletvekilleri yerleştirmişti. Bunlar yıllardır uykudaydılar, sessizce günü geldiğinde verilecek işareti bekliyorlardı. İşaret Anayasa değişiklik paketinin  parti kapatmayı zorlaştıran maddesinde verildi, uyuyan Ergenekoncular harekete geçti ve paketi deldi.
Neden olmasın? Casusluk ve entrika romanlarında yazılı komplo teorilerinin çoğunun gerçek hayatta mümkün olabileceğini tahmin ediyorum.

Peki o zaman Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 4 Mayıs’taki AK Parti grubunun basına kapalı bölümünde iktidarına karşı hem de AK Parti içinde bir ‘organize ihanet’ olup olmadığını sorguladığı ve çoğu vekilin vücut kimyasını bozan konuşma sonrası, Ergenekon yeniden uykuya mı daldı da AK Parti tam kadro destek verdi Anayasa Mahkemesi yapısı maddesine?

Eğer AK Parti içinde böylesi bir organize ihanet olsaydı, beklenen CHP lideri Deniz Baykal hazır işareti çakmışken Anayasa Mahkemesi değişikliğinde de darbeyi vurup paketten düşürmeyi denemezler miydi?

Nitekim Dağı, AK Parti grubunda derinlemesine rahatsızlığa yol açan yazısında Anayasa Mahkemesi ve HSYK yapılarını değiştiren maddelerin de AK Parti Ergenekoncuları tarafından sabote edileceğini düşünüyordu. O olmadı.

Tayyar dünkü yazısında Öcalan’ı (BDP’nin destek vermemiş olması münasebetiyle) ortağı olduğu iddiasına yol açan koalisyonun diğer üyelerini CHP lideri Deniz Baykal, MHP lideri Devlet Bahçeli ve AK Parti içinde gruptan ayrı oy kullananlar olarak sıralıyordu. Dünkü Yeni Şafak’ın birinci sayfasında ise ‘ABD’de yaşayan Kürt aydını’ olduğu duyurulan Cevdet Akbay isimli kişiye atfen ‘Ergekeon’un Kürt ayağı BDP’ başlığı vardı.

Neyse ki bir önceki oylamada BDP grubuyla hareket ettiği halde sonra AK Parti teklifine oy vererek demokrasi saflarına dönmüş sayılan Ufuk Uras, böylece Ergenekonculuk suçlamasından kurtardı kendisini.

Bunları şu nedenle anlatıyorum. Erdoğan işi çavuşlara bırakmayıp eline aldığı sıkıyönetimi altında tulum çıkan oylara bakıp, AK Parti’de işlerin sütliman olduğunu sanmamalı. Erzurum’da çift iddianameli dava skandalından, tek tip düşünmeyen herkesin Ergenekoncu yaftası yediği cadı avı atmosferine dek her şey AK Parti kulisinde, hatta CHP ve MHP kulislerinde olduğundan daha açık ifadelerle konuşuluyor.

AK Parti grubunda, o maddeyi paket dışı bırakanların kimliği dahil, hiçbir şey göründüğü gibi değil gibi geliyor bana.

Murat Yetkin / Radikal

Bu haber 899 defa okundu.