AK Parti'deki Ergenekoncular

6 Mayıs 2010 09:09 tsi
8. maddeye oy vermeyenleri “iç düşman” kategorisine yerleştirip ağzına geleni söylemeye devam edenlerin aslında AK Parti’nin iyiliğini düşünmedikleri belli. Ama bu tavır sadece iktidar partisi içindeki uyuma değil, aynı zamanda demokrati

Anayasa oylamalarında 8. maddenin reddedilmesi dolayısıyla birtakım eteklerdeki taşlar da dökülme imkânı buldu. Hem siyaset dünyasında hem de medyada hadiseyi soğukkanlılıkla karşılayanların sayısı çok azdı. Yaklaşımlarda çoğunlukla heyecan hâkimdi. Dolayısıyla yorumlar hiç de rasyonel olmadı.

Bir taraf sevinçle ve büyük ümitlerle karşıladı olayı. Diğer taraf ise yine “komplo teorileri” üreterek.

Oysa objektif bir değerlendirme yapıldığında AK Parti grubundaki milletvekillerinden bir bölümünün “özel olarak” 8. maddenin muhtemel sonuçları hakkında birtakım endişeleri olduğu anlaşılabilir.

Bir diğer etken özellikle BDP çizgisindeki partiler adına bir kazanım olarak düşünülen 8. maddenin -öteki maddeler gibi- BDP grubundan destek görmemesinin AK Partililer arasında “biz oy vereceğiz, onlar faydalanacaklar” tepkisine yol açması olabilir.

Zaman zaman kamuoyuna da yansıyan bu endişeler ve tepkisellikler parti yönetimince yeterince ciddiye alınmamış olabilir; ama sonucun AK Parti grubunu tanıyanlar için sürpriz olmaması gerekirdi.

Ne var ki parti yönetiminin “fire” olayına ilk andaki tepkisi daha ziyade kendi arkadaşlarını suçlayıcı tondaydı. Neyse ki Başbakan Erdoğan kucaklayıcı ve toparlayıcı bir yaklaşım gösterdi de olay bir kırılmaya dönüşmeden kontrol altına alınabildi.

Ama gazetelerde ve televizyon kanallarında yapılan yorumlarda ölçüsüzlük çığırından çıkma raddesine geldi. Aleyhte oy kullananların parayla satın alındığından tutun da Ergenekon çetesinin parti içindeki uzantıları olduklarına kadar olmadık suçlamalar yapıldı.

Zaten öteden beri bu tür suçlamalar “paranoyak” bir kesim tarafından dillendirilmekteydi. Bunlara bakarsanız parti grubunda Ergenekon’la bağlantılı kişiler vardı, bunlar statüko değişmesin diye anayasa paketinin geçmesini engelleyeceklerdi vs.

8. maddenin reddedildiği duyulunca paranoya yeniden kabardı. Parti içinden bazı milletvekillerinin belirli bir konuda ana eğilimin dışında tutum alması demokrasi bağlamında değil komplo teorileri bağlamında açıklanmaya girişildi.

AK Parti’nin “merkez sağ” eğilimli bir kitle partisi olduğunu unutan ve parti tabanının hassasiyetlerini umursamayan bazı yorumcuların “kraldan fazla kralcı” bir tavırla yangına körükle gitmeleri az kalsın parti içinde de güvensizlik krizine ve çatlağa yol açacaktı. Başbakan’ın müdahalesi bu tehlikeyi önledi.

8. maddeye oy vermeyenleri “iç düşman” kategorisine yerleştirip ağzına geleni söylemeye devam edenlerin aslında AK Parti’nin iyiliğini düşünmedikleri belli. Ama bu tavır sadece iktidar partisi içindeki uyuma değil, aynı zamanda demokratik kültüre de zarar veriyor. Bir taraftan “demokrasiyi savunuyoruz” diyenlerin öbür taraftan herkesin meselelere tıpatıp kendileri gibi bakmasını beklemeleri doğru değil. Herhangi bir konuda kendilerinden farklı bir yaklaşım gösterenleri derhal suçlu, hatta düşman ilan etmeleri hoş değil. Demokrasi bu değil.

Açıklamak gerekir mi bilmiyorum, bütün bunları söylemek de “fireci vekiller doğru yaptı” demek değil.

...

İbrahim Kiras / Star'daki köşesinden ilgili kısım

Bu haber 769 defa okundu.