Erdoğan başkanlık sistemini neden istiyor?

22 Nisan 2010 09:11 tsi
Partisini kurduğu 2001 yılından bu yana yargının önüne her fırsatta engeller çıkarttığı bir partinin lideri olmasaydı, ya da demokrasimiz Batılı standartlarda çalışsaydı, acaba Tayyip Erdoğan Türkiye için 'başkanlık sistemi' ister miydi? Fehmi Koru yazı

Fehmi Koru / Yeni Şafak

Danıştay'ın YÖK tarafından belirlenmiş son katsayıyı onayladığı haberi ajanslara düştüğünde, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın gönlünde 'başkanlık sistemi' yattığının öğrenilmesinden sonra çıkan yazılar üzerine zihnime üşüşen bir fikri yoğurma derdindeydim.

O fikir şu: Partisini kurduğu 2001 yılından bu yana yargının önüne her fırsatta engeller çıkarttığı bir partinin lideri olmasaydı, ya da demokrasimiz Batılı standartlarda çalışsaydı, acaba Tayyip Erdoğan Türkiye için 'başkanlık sistemi' ister miydi?

Fikrin kafamı kurcalamasının sebebi, Başbakan Erdoğan'ın 'başkanlık sistemi' arzusunu, Meclis'ten 411 oyla çıkan anayasa değişikliği ve Cumhurbaşkanı seçimi sırasında önüne çıkartılan 367 engeliyle açıklaması...

Ak Parti iktidarına kadar Anayasa Mahkemesi'nin Meclis'ten geçen anayasa değişikliklerini esastan görüştüğü ve iptal ettiği görülmemişti. Ak Parti'nin Meclis çoğunluğuyla pekâlâ seçilebilecek olan Cumhurbaşkanı adayı için oturumlara en az 367 milletvekilinin katılması şartı, daha önceki hiçbir Cumhurbaşkanı seçiminde söz konusu edilmemişti.

411 milletvekilinin oyuyla geçen 'üniversitelerdeki başörtüsü yasağı'nı sona erdiren anayasa değişikliğini yetkisini aşarak iptal etti Anayasa Mahkemesi... 367 şartı sebebiyle kilitlenen Cumhurbaşkanı seçimi ancak erken seçim sonrası MHP'nin oturumlara katılmasıyla aşılabildi.

YÖK genelgesiyle bile ortadan kaldırılabilecek bir yasak bugün hâlâ sürüyorsa, sebebi, yürütmenin (hükümet) elinin kolunun bağlı olmasıdır. Anayasaya göre üçüncü turda salt çoğunlukla seçilebilen Cumhurbaşkanının 367 şartıyla seçilemez hale getirilmesi de yasama organının (Meclis'in) işlevsiz bırakılması sonucunu doğuruyor.

Bu tabloya YÖK tarafından getirilmiş katsayı uygulamasına YÖK tarafından son verilmek istenmesinin engellenmesini de ekleyebilirsiniz...

Düşünün: Meclis'te üçte iki çoğunluğunuz var, ama Cumhurbaşkanı seçemiyorsunuz... Bir başka partiyi yanınıza alıp beşte dört çoğunluğa ulaştığınız halde anayasayı değiştirmenize izin verilmiyor... Kendi başlattığı uygulamadan YÖK'ün vazgeçmesi de kabul edilmiyor...

Nasıl ve hangi yolla? Anayasa ile yasalar kullanılarak ve yargı yoluyla...

Siz böylesine ayak oyunlarına mâruz bırakılan bir siyasi partinin lideri olun da Tayyip Erdoğan gibi bu durumdan çıkış yolu aramayın bakalım?

Daha önce başka partilerin liderleri de Tayyip Erdoğan'ın durumuna düşürülmüş, kendilerine teslim olmaktan başka çıkış yolu bırakılmamıştı. Tayyip Erdoğan'ın önceki liderlerden en önemli farkı, köşeye sıkıştırıldığında başvuracağı adres konusunda tereddüt duymamasıdır: Millet...

Görüyoruz, daha önce seçim tarihini erkene çekerek yükselttiği oyla sistemi zorlayan Tayyip Erdoğan, şimdi de önündeki engelleri halkoyuyla aşmaya çalışıyor; bunu yaparken de gözünü daha az sorunlu olacağını düşündüğü 'başkanlık sistemi'ne dikiyor...

Danıştay'dan gelen haber doğru yolda olduğunu gösteriyor bence... Ya sizce?

 

Bu haber 511 defa okundu.