Erdoğan: CHP kutuplaştırdı...

12 Nisan 2010 08:10 tsi
Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılmak için Washington’a giden Başbakan, uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Yüksek yargıdaki kutuplaşmanın tohumunu CHP'nin attığını kaydeden Erdoğan, “Yargıyı çaycıya kadar değiştireceğini söyl

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Nükleer Güvenlik Zirvesi"ne katılmak için Washinton'a giderken uçakta gazetecilerin Anayasa değişikliği ve dış politika konularındaki sorularını yanıtladı. CHP'nin "Cumhurbaşkanı yargı ile ilgili 3 maddeyi referanduma götürme garantisi versin, pakete destek olalım" teklifini, yasalara uygunsa görüşmeye hazır olduklarını belirterek cevaplayan Başbakan, Baykal'ın tavrını "Cumhurbaşkanı'nı siyaset minderine çekmek" olarak niteledi.

Yüksek yargıya da sert mesajlar gönderen Erdoğan, ana muhalefet ile aynı cümleleri kullandıklarını, hepsini tespit ettiklerini söyledi. Erdoğan, yargının siyasal tavır aldığını kaydetti. Erdoğan, Yüksek Yargı'da bugünkü kutuplaşma ve gerginliğin tohumunun CHP tarafından atıldığını da dile getirerek, "Yargıyı çaycıya kadar değiştireceğini söyleyen parti varsa, aranıyorsa bu CHP'dir. O günleri TV programlarında anlatacağız" dedi.

CHP'NİN 3 MADDE TEKLİFİ

Başbakan, CHP'nin tartışılan "Yargı ile ilgili 3 maddeyi ayıralım" teklifiyle ilgili şunları söyledi: "Yasalara uygunsa her türlü kolaylaştırıcı yaklaşımda davranırız. Ancak şu an ana muhalefet, Cumhurbaşkanı'nı siyaset minderine çekme gayretinde. 367'yi aşarsa paket zaten yasalaşır. 330-367 aralığında olan maddeler olabilir. Cumhurbaşkanı burada nasıl bir takdir kullanır bilmiyorum. Bu çağrının muhatabı kim derseniz? Meclis Başkanı'dır. Partilerin meclis başkanvekilleriyle teklif değerlendirilir. Yasal zemin varsa çözüm üretilir. Ancak oylamalar gizli. Paketi ayrılırsa nasıl güveneceğiz. 367 garantisini kim verecek? Biz milletten çekinmiyoruz. Ben arkadaşlarıma, yetkili kurullarıma danışıp kara vereceğim. Ama kişisel olarak karşı değilim. Milletime güveniyorum, milletimin kanaatini biliyorum."

HALKIN KANAATİNİ BİLİYORUZ

Reform paketi konusunda halkın tepkilerini ölçtüklerini de kaydeden Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Halk, mademki egemenlik hakkı bendendir, yüksek yargıyı belirleme gücüm olmalı diye düşünüyor. 'Var mıyım?' Yok. 'Benim seçtiklerim var mı?' O da yok. Sadece atanmışların seçtikleri yüksek yargıya vatandaş olumlu bakmıyor. Orada da 1982 Anayasası'na geliyoruz. Danıştay, adı üstünde devletin uygulamalarıyla ilgili bir 'şura-yı devlet.' Ancak yürütmenin bütün adımlarını kesiyor. Yürütmenin yerindelik hakkını kullanmasına izin vermiyor. Yürütmenin temsilcisi valilerin atamaları bile dönüyor...

Yüksek yargının oluşmasında şu an kürsü hakimlerinin de bir yetkisi yok. Oysa Batıda’ki örnekler çok farklı. Mesela İtalya'da tamamının belirlenmesinde kürsüdeki hakim ve savcılar söz sahibi. Almanya'da tamamını Federal ve Yerel Meclis'ler atıyor. Biz Sayıştay ve Barolar Birliği'nin adayları arasında elemeyi Meclis yapsın diyoruz. İlk derece kürsü hakimlerini de yüksek yargının oluşmasına dahil ediyoruz. Ancak bunlara bile tepki var."

YARGI, ANA MUHALEFET İLE AYNI DİLİ KONUŞUYOR

Yüksek yargının reform paketine yönelttiği eleştirileri de doğru bulmadığını dile getiren Erdoğan, zamanlamasına dikkat çekerek şöyle konuştu: "Diyorlar ki Anayasa Mahkemesi'ne hukukçu olmayan üyeler atanacak. Mevcut başkan da 'hukukçu' değil. İyi de 20- 25 yıldır bu sistem işliyor. Oraya atanmış büyükelçiler de var. Onları neden söylemiyorsunuz. Emeklisi, onursalı vesaire şimdiye kadar neredeydiniz?

HSYK ve YARSAV şimdi reform paketi ile ilgili kürsü hakim ve savcılarına brifing verecekmiş. Şu ana kadar neredeydiler? Benim bakanım hepsini tek tek ziyaret etti. Reform paketi ile ilgili görüşlerini istedi. Hiçbiri görüş vermedi. Çalışmalara destek vermedi. Şimdi paketin yarısı Meclis Komisyonu'ndan geçti. Süreç ilerliyor. Kafa karıştırmaya çalışıyorlar. Bu samimi değil. Yargıyı siyasallaştırma çabası var. Bunu ne yazık ki yüksek yargı mensupları yapıyor. Siyasi mesaj veriyorlar. Ana muhalefet ne diyorsa, aynısını söylüyorlar. Aynı dili kullanıyorlar. Hepsinin sözleri ve karşılaştırması elimizde mevcut... Siyaseti bu kadar seviyorlarsa cübbeyi çıkarıp ya bir siyasi partiye katılacaklar ya da siyasi parti kuracaklar."

YARGIDA KUTUPLAŞMA CHP'NİN ESERİ

Anayasa değişiklik paketinin "yargıyı AK Partilileştirme girişimi" olduğu şeklindeki eleştirilere de cevap veren Başbakan, bugünkü gerginliğin mimarı olarak CHP'yi gösterdi. İşte çok tartışılacak o sözler: "Bu sözlerinde samimiyseler, dürüstçe göstersinler. Maddeler ortada, muhalefet somut konuşsun. Şu şu AK Partileştirme hareketi desinler. Ama tek bir örneği yok. Tersine örnekler var. 'Kendi mensubum olmayanı atamayacağım da kimi atayacağım' demişlerdir. Yargıyı çaycıya kadar değiştireceğini söyleyen parti varsa, aranıyorsa bu CHP'dir. Bugünkü kamplaşma tohumları o zaman atılmıştır. Gerginlik varsa, kökleri o günlerde yatıyor. O günleri TV programlarında anlatacağız."

 

MOĞULTAY'AN KADROLAŞMA İTİRAFI

DYP-SHP Koalisyonunda Adalet Bakanı olarak görev yapan Mehmet Moğultay, partisinin İstanbul İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada kadrolaşma itirafında bulunmuştu. "Hükümetten 5 bin kişilik kadro çıkardım" diyen Moğultay şöyle konuşmuştu:

"Bu kadroları örgütüme vermeyip de MHP'ye mi verseydim? Seyfi Oktay ve benim dönemimde 2 bin hakim aldık. Bu kadrolar ileride yeşerecek demokrat insanlardır. Yaptığım suçsa ben bu suçu işlemeye devam edeceğim. Bu makamı da terk etmeyeceğim. Eskiden kadro açıldığında tabanın hiç haberi olmaz ve taban bundan faydalanamazdı. Sadece gazetede bir ilan olarak yayınlanırdı. Ama bizim zamanımızda açılan bütün kadrolardan CHP tabanımız haberdar edilmiş ve partililerimizin bu kadrolara girmeleri sağlanmıştır."

SARKOZY'YE SINIRI BİRLİKTE GEÇELİM TEKLİFİ

Erdoğan, son döneme damgasını vuran dış politika konularında da açıklamalarda bulundu. nİran'a yaptırımların BM Güvenlik Konseyi'nden oybirliği ile geçmesi için size baskı yapılacağı yorumları var. Yapılırsa size dönüşte anlatırım, dönüşe de malzeme kalsın. (Gülüyor)

Sözde soykırım tasarısıyla ilgili olarak Obama görüşmesinde gerginlik yaşanır mı?

Obama ile görüşmelerimiz gerginlikle başlamaz. Sarkisyan'a mektup gönderdik. Hafıza kayıtlarımızı dayatmayız. Kimse de bize dayatmasın dedik. İsviçre'de atılan imza neyi gerektiriyorsa, onu yapmaya devam edeceğimizi ifade ettik. Burada önemli olan Minsk Üçlüsü'nün yürüttüğü süreçte yaşanacak gelişmeler. Neticeye gidilsin diye Medvedev'le de Sarkozy ile de Obama ile de onların dışişleri bakanlarıyla da görüştük. Sarkozy'ye sınırı açmak bir şey değil. Minsk Üçlüsü görevini yapar, araba ya da trene binip, sınırı seninle birlikte geçeriz teklifinde bulundum.

Türkiye'deki NATO üslerindeki nükleer başlıklar ne olacak?

Nükleer başlıklar var ama bunlar ABD'ye değil NATO'ya aitler. İncirlik ile ilgili bazı yeni gelişmeler olabilir. Ancak ABD ziyareti gündemimizde böyle bir şey yok. Onların gündeminde varsa bilmiyorum. İncirlik ile ilgili çok ciddi adımlar atıldı zaten. Bizim göreve geldiğimiz zaman ile şu an ki İncirlik'in konumu arasında büyük farklar var zaten.

KKTC'deki seçimler barış görüşmelerini etkiler mi?

Kıbrıs'ta müzakerelere ara verildi. Seçimden sonra devam edecek. Sayın Talat, garantör sıfatı nedeniyle Türkiye'ye de sorarak, bu süreci yürüttü. Seçimin neticesinde bu takvimin engellenmesi söz konusu olmaz umarım.

İsrail'in nükleer silahlarını gündeme getirecek misiniz?

Bizim konuşmamızın içeriğini sadece biz biliriz. Onlarınkini de biz bilmeyiz. Bu konuda yorum yapmam.

Erhan Başyurt - Bugün

 

Bu haber 357 defa okundu.