CERN, bilim ve dinin arasını açtı mı?

6 Nisan 2010 13:09 tsi
NTV'de dün yayınlanan olaylı CERN tartışmasından, kamuoyunun gözünden kaçan ilginç kısımlar...

Programa katılan kişiler: Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Anabilim Dalı Başkanı Profesör Doktor Hayrani Altıntaş, Sabancı Üniversitesi Fizik Mühendisliği ve Doğa Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Profesör Doktor Cihan Saçlıoğlu, Big Bang teorisinin felsefe ve teoloji ile bağlantısı üzerine yaptığı teziyle tanınan aynı zamanda Big Bang ve Tanrı Kitabının Yazarı Doçent Doktor Caner Taslaman, Cumhuriyet Gazetesi Bilim Eki Yöneticisi Orhan Bursalı ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Metin Arık

Celal Pir: Orhan bey gerçekten bu parçacıklar bulunursa tanrı parçacığı bulunursa ne değişecek?

Orhan Bursalı: Burada bir şey test ediliyor Avrupa ülkeleri bu deneyi yıllardır finanse ediyorlar sadece bu yapılacak çarpışmanın sonuçlarını görebilmek için. Bu parçacığın bulunması atomun yapısı maddenin yapısı ile ilgili bilmediklerimiz konusunda daha ileri bir adım atılacak. Atomun parçalanması parçalanınca atom bombası ortaya çıktı iyi mi oldu kötü mü bilmiyoruz ama giderek atom enerji santralleri ortaya çıktı.

Celal Pir: Büyük patlama dediğimiz bir başlangıç noktası değil mi?

Orhan Bursalı: Standart model onu öngörüyor. Evren büyük patlama ile başladı bu bir görüştür. Standart modelde büyük patlamayı simüle etmiyor orada. Büyük patlamadan hemen sonra ortaya çıkan fiziki durumu anlamaya çalışıyor. Patlamadan hemen sonra ne oldu hangi parçacıklar ortaya çıktı? Orada ilk çıkan bu aranan x parçacığı bu parçacıklar arasında ise standart model büyük ölçüde doğrulanmış olacak.

Caner Taslaman: İşin makro ile ilgili kısmına geçersek şu fizikteki söylenenler üzerine bir çok kimse kompartmantalizasyoncu bir bilim din ilişkisi kuruyor. Bilimle din ayrı alanlardır din daha çok insana hayatın amaçları ahlak hakkında bir şey söyler. Şu andaki diyanetin tefsirini alalım kurandaki ayetlerin bir çoğunun o bilimle kurulan ilişkilere daha evvel ciddi bir referans olmadığını görürsünüz. Evrenin ilk patlamasına baktığımız zaman çok ayarlanmış bir patlama olduğunu görüyoruz. Bu patlama biraz daha hızlı olsa madde bütün uzaya dağılır bu patlama çok az daha yavaş olsa bütün evren üst üste çöker. Bunun tesadüfen olma ihtimali bir kalemi havaya attığınızda kendi ucu üzerinde durup beklemesi kadardır. Evrenin başlangıcı aslında rastgele bir patlama değil çok düzenli bir ortam.

Celal Pir: Sade vatandaşlar bu deneylerden ne sonuç edeceğiz?

Caner Taslaman: Şu anda Cern'de deney yapan fizikçilerin içinde eminim ki çok ataistte vardır çok dindar olanlarda vardır bunların büyük bir kesimi evren hakkında ve tanrı hakkındaki görüşlerinin bu deneyle ne temellendirileceğini ne de yıkılacağını düşünüyordur. Tasarımla ilgili tartışma  çok daha geniş.

Celal Pir: Tesadüf değildir dediniz nedenlerini anlatabilir misiniz?

Hayrani Altıntaş: Einstein diyor ki; tanrı zar atmaz diyor tanrı boşu boşuna bir şey yapmaz. Tesadüf bir failin olmadığı bir düzene göre bir akli veya bir başka ölçüye göre  yapılmayan kendiliğinden oluveren bir şey demektir. Biz ilahiyatçılar bu tür deneylerden faydalanıyoruz. Kuran'daki Tevrat'taki veya İncil'deki bir takım ayeti kerimelerin nasıl anlaşılması gerektiğini bu fizik deneylerinde kimyacıların biyologların diğer insanların söyledikleri ile açıklamaya çalışıyoruz.

Celal Pir: Diyorlar ki iki okyanusun ucundan iki balığı havada çarpıştırmak kadar önemli bir aşamayı geçtik. Bunun daha ötesinde neler olabilir bu konuda bir araştırma bir yön var mı?

Orhan Bursalı: Bir sürü bu konuda çalışmalar yapıldı bu çarpışma ilk kez olmuyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde çeşitli çarpıştırıcılar yapıldı bu en büyüğü. Daha büyük enerjilerle siz ilk patlamanın zamanına hemen yaklaşmaya çalışıyorsunuz. Buradan çok büyük şeyler beklememek lazım hayatımızı yarın değiştirecek hiçbir şey olmayacak burada. Orada onlarca yeni teknoloji üretildi bunlar bir şekilde insan hayatına dönüşecek.

Celal Pir:  Hayrani bey siz bu deneyi ve bunun yansımalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hayrani Altıntaş: Bilimler gizli olanı ve bilinmeyeni arıyorlar ve onu ortaya çıkarıyorlar. Şimdi din veya kural kitaplar bizim kitabımız bir takı bilgiler verirken bu bilgilerin açıklanmasını araştırılmasını incelenmesini insana bırakıyor. Alemin sonu ile ilgili olarak Kuran'da bir ayeti kerime vardır meali diyor ki; güneş dürüldüğü zaman. Güneşin dürülmesi meselesini astronomi veya astrofizik ilmi aynen söylüyor. Güneş dürülecek 4 buçuk veya 5 milyar yıl sonra. Kutsal kitapların söylediğini ilim böylece açıklıyor.

Celal Pir: Kutsal kitaplarda eğer bunlar yazıyorsa zaten araştırmaya gerek yok mu demek istiyorsunuz?

Hayrani Altıntaş: Kutsal kitap diyor ki güneş dürüldüğü zaman bunun nasıl dürüleceğini söylemiyor. Bunun nasıl dürüleceğini söylemek astronomi ve astrofizik ilmidir. Kutsal kitaplar her şeyi söyleseydi bunların binlerce ciltler fizik kitabı kimya kitabı hukuk kitabı olması gerekirdi.

Celal Pir: Bilimin böyle bir derdi var mı?

Orhan Bursalı: Bilimi ilk başlatanlar gayet inançlı insanlardı. Kimse bugün kutsal kitaplarda ne yazmıştı gel bunu test edelim şeklinde yapmıyor zaten yapılmazda.

NTV

Bu haber 2,487 defa okundu.